Paylaş
Her şey bir tokatla başlıyor. Bir adam, sırf karşısındaki kadın olduğu için ona şiddet uygulamaktan kaçınmıyor. Onu hem maddi hem de manevi anlamda incitebiliyor. Hayatını altüst edebiliyor.
Yasalar ise ne yazık ki bu tür olaylarda pek de caydırıcı görünmüyor...
Bir ailenin çöküşünü izliyoruz
O, 40 yaşlarında bir hanım. Benim komşum, arkadaşım. Onu çok seviyorum. Tanısanız, siz de seversiniz.
İçi dışı birdir.
Hep gülümsetir beni. Haksızlığa gelemez.
Döndürüp dolaştırmadan içinden geçeni hemen söyler.
Aynı zamanda o bir anne. Bir oğlu var kanı deli akan yaşlarda. Yakışıklı mı yakışıklı. Belki de sizin oğlunuzun arkadaşı ya da arkadaş olabilirler ileride.
Belki de bir gün bir yerlerde aynı topa vurmuşlukları bile vardır. Annesi, onun kıymetlisi.
Bir de kızı var bu hanımın. Daha 11 yaşında, güzeller güzeli bir kız. Belki de sizin kızınızın arkadaşı, çocuk kalpleriyle belki de kaç kere birlikte kaymışlardır aynı kaydıraktan...
Ve bir adam. 50’li yaşlarda. O kadına... Sizin çocuklarınızın arkadaşının annesine... Benim yanımda... Hele hele o 11 yaşındaki güzeller güzeli yavrusunun yanında... Son derece kaba bir şekilde bağırıyor, yüzüne yumruğunu indiriyor...
Kadın güçsüz.
Aldığı darbeyle, burnundan kan geliyor. Dudağı da patlıyor, yere düşüyor.
Düşerken kafasını kalorifer peteklerine çarpıyor ve kendinden geçiyor...
Ayıltma, ambulans, hastane, karakol, ifade süreci... Tüm bunları birebir yaşamanın yükü çok zordu benim için...
Şimdi mi? Kadın evinde.
Çok üzgün. Üç günden beri uyuyamıyor.
Aç, yemek yiyemiyor.
Çünkü sadece yüzü değil tokatlanan, onuru tokatlanmış, gururu kırılmış, içi acıyor.
Küçük kızı bitmiş, uykusundan ağlayarak uyanıyor... O kadını şimdi aradım. Ağlıyordu...
O adam mı? Akşam kahveye gidip oyununa geri dönüyor. Bu iğrençliği o kadına hiç yaşatmamış gibi hayatına devam ediyor.
Ve diyor ki; “Bu olayı daha fazla uzatmasınlar, eğer eşi de karışırsa bu işin sonu kötü olur.”
Kim mi bu adam?
Maalesef o da benim komşum.
Belki bundan sonraki hedefi benim. Belki de sizsiniz...
Sebep mi? ‘su’dan bir sebep. Bu iğrençliğin sebebi gerçekten ‘su’.
Şaşırmayın, gerçekten de sebep iki damla su.
Kadına şiddeti şiddetle reddediyor, bu adam ve onun gibilerini şiddetle kınıyorum.
Bu olay, İkitelli’de lüks bir sitede gerçekleşti.
Beş kişiden oluşan yönetim kadrosu, daire sakinlerinden oy çokluğu ile seçilerek, hiçbir maddi beklentisi olmayan üyelerden oluşuyor.
Bu müessif olay, yönetim binasında “Bir karış yeri neden iki kere sulatıyorsun?” meselesinden çıkıyor, ki bu da doğru değil.
Tabii ki olay yargıda, savcılıkta.
Olayı görüntüleyen kamera kayıtları ve şahitler de var.
Ama kanunlar karşısında darp mağduru komşumuz o kadar çaresiz ki, onun yarası adamın alacağı cezayla kapanacak gibi değil.
Avukat, “Dava iki sene sürer, 6 ay ceza alır, o da para cezasına çevrilir” diyor.
Adam da bunu biliyor.
Karakolda bir ifade vermiş ki, insanı insanlığından utandırıyor.
Belli ki “Ne kadar tahrik edici kelime varsa kullan” demiş bir avukat ona.
“Kadın senin erkekliğine laf etmiş olursa, hafifletici nedenin olur” demiş besbelli.
Ama şahit var, kamera görüntüleri varken bile bu kadar yalan savunma “Pes!” dedirtiyor insana.
O kadının bir kere aile hayatı bitti, kocasıyla beraberliği yara aldı. “Senin ne işin vardı yönetimde? Otursaydın ya evinde!” diyen ve o olaydan sonra karısıyla konuşmayan bir koca...
Çocuklarsa babalarına “Neden sen de o adamı dövmüyorsun? Sen ne biçim babasın!” diye sitem ediyor.
Olaya şahit olan 11 yaşındaki kız çocuğu, tuvalete bile yalnız gidemiyor. Sık sık ağlama nöbetleri geçiriyor. Babaya o kadar düşkün olan kız, şu an ona düşman.
16 yaşında ergenlik çağında erkek çocuğu “O adamı ben öldüreceğim” diyor, zorlukla kontrol edilebiliyor.
Sonuçta o tokat sadece kadının onurunu yaralamadı, bir ailenin çöküşünü izlemekteyiz hep birlikte. Psikolojik yardım almaya karar verdiler.
Herkes korkuyor bu adamdan.
Bense o iğrenç, insanlık dışı o adamdan korkmayan bir kadınım... Sadece sizinle paylaşmak istedim...
Rumuz: Güneş ışığı
Paylaş