Paylaş
Dünya üzerinde kutlanan ve farkındalık yaratmak için birçok faaliyetin yapıldığı 4 Ekim’de amaç hayvan haklarına dikkat çekmek ve hayvanların maddi kazanç ve eğlence aracı olarak görülmesini önlemek.
Eski zamanlardan beri iyi insanlar hayvanlara kötü muamele edildiğinin, aç bırakılıp şiddet gördüklerinin farkındaydı.
Vakıflar genel müdürlüğünün kayıtlarında Osmanlı’da, hayvanları korumak için vakıf kurulduğu görülüyor. Adı Sokak Hayvanlarına Bakmak ve Besleme Vakfı’ydı.
1822’de İngiltere’de ilk hayvanları koruma birliği kuruldu. Bir sonraki dönemde Hollanda’da oluşturulan hayvanları koruma federasyonunca 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü olarak kabul edildi.
Yayınlanan deklarasyonda genel olarak bütün hayvanların ister evcil isterse besi hayvanı olsun hepsinin yaşama hakkı olduğunu, eziyet edilmemesi gerektiğine dair karar alınmıştır.
Bu bilinç yaygınlaşarak hayvanat bahçelerine, yunus parklarına karşı olunması gerekliliğini, farkındalığını arttırmıştır. Dünya genelinde yıllardır hayvansever aktivistler hükümetler desteğiyle bu konuda çalışmalar yapmaktadır.
Ülkemizde ise zorda kalınca sahiplerince sokağa, belediyelerce ormanlara atılan ve ölüme terk edilen kedi ve köpekler var. Düşünsenize “el kadar kedi acaba orada yaşayabilir mi” demeden, ormana atmaktan kaçınmayan, hiç vicdan azabı duymayan insanlar var.
İşte bu canlar ormanlarda genellikle açlıktan ölmekte. Ya da yaban hayvanları tarafından parçalanmakta.
Gönüllülerin çabalarıyla bir şekilde kurtulanlar ise sayısız hastalıkla mücadele etmekte. Çünkü orman hayvanlar için yeşil bir tabut gibidir. Ormanlarda tehlike yalnızca vahşi hayvanlar değildir, burada onları tehdit eden çeşitli hastalıklar bulunmaktadır.
Tabii her dönemde olduğu gibi isimsiz kahramanlar yıllardır ormanları, otoyolları, dağları arşınlayıp, besleme yapıyorlar.
Bu sessiz kahramanlardan tanıdığım koca yürekli koruyucu meleklerden birkaçı Deniz İzgi, Atalay İskenderoğlu, Zuhal Ardahanlı, Zuhal Uçar, Casper Barış Karagöz...
Bu fedakâr insanlar, gecesi gündüzü olmadan sürekli can dostlarımızın izinde, kar kış kıyamet demeden onları hayatta tutmak için mücadele veriyor. Bu arada ormanda 400’den fazla köpek ve yüzlerce kedi ile yaşayan Barış kardeşimizden söz etmek istedim.
Orman hastalıkları konusunda deneyimli bir aktivisttir.
İngiltere’de kanlı ishali ve korona tedavilerinde uygulanan yeni tıbbi tedavi protokollerini birkaç barınakta ve veteriner hekimliklerinde uygulatarak köpeklerin yaşama şansını yüzde 80’e çıkarmıştır.
Barış, neden orman canlarıyla ilgilendiğini şöyle anlattı:
“Ormana girdiğinizde oradaki canlıların hasta ve açlıktan bir deri, bir kemik halini gördüğünüzde acıdan nefessiz kalır, diz çökersiniz. İlk ormandan geçtiğimde, anneleri ölen yavruların soğuktan üzerine çıkıp ısınmaya şahit olduğum an, benim için kırılma noktası oldu.”
Can dostu ölünce onun anısına Casper Barınak’ı kurmuş.
O günden sonra Kuzey Ormanları’nın derinliklerinde kurduğu barınakta ve çevresinde, 500’e yakın köpeği ve bir o kadar da kediyi besliyor.
Barış, bu vazifesini son nefesine kadar sürdüreceğini söylüyor. Bu koca yürekli adama destek olmalıyız. Umutcan ve arkadaşlarını Casper Barınak, Facebook ve Instagram’dan takip etmek mümkün.
Barış, hayvanların tedavilerini, Eyüp ilçesi Ağaçlı Köyü’ndeki Kurtarma Çiftliği’nde ve anlaşmalı veteriner kliniklerinde gerçekleştiriyor.
Ancak onlar da biz hayvan dostlarının destekleriyle bu görevi sürdürebilir, onları unutmamalıyız.
Rumuz: Barınak gönüllülerinden Ayşenur B.
Paylaş