Sevgili Güzin Ablacığım, günümüzün bence en büyük sorunu gençlerle ilgili.
Kendime göre iyi bir gözlemciyim, çevremi ve insanları iyi analiz ederim. Yetişkinlerimizin bildiği gibi günümüz gençlerinde bir sorumsuzluk, bir saygısızlık, bir ukalalık aldı başını gidiyor. Herkes gençleri sorguluyor, suçluyor, eleştiriyor ama kimse sorunun köküne inmiyor. Bence bu büyük sorunun kaynağı ebeveynler ve bazı öğretmenlerimiz. Aileler "Benim çocuğum en iyisidir, benim çocuğum her şeyi bilir, benim çocuğum her şeyi doğru yapar" havalarında. Bazen bunları açık açık da söylüyorlar. Çocuklarını haddinden fazla şımartıyorlar. Ve sonuç bugünkü gençlerimiz. Aşırı, hastalık derecesinde bir özgüvene sahipler ve bu sağlıksız bireyler, bencil, sömürücü, saygısız, terbiyesiz oluyorlar. Tabii ki toplumumuz bozuluyor. Öğretmenler ise bana dokunmayan bin yaşasın mantığında (tabii hepsini kastetmiyorum). Öğrencinin yanlışını söyleyemiyorlar, "Orada dur, bunu yapamazsın, şöyle davranmalısın" diyemiyorlar.
İsteğim şu ki, ebeveynler çocuklarına "hayır" sözcüğünü kullanabilsin; gevşek değil, disiplinli olsunlar ve çocuklarına her şeyden önce ahlakın ne demek olduğunu göstersinler. Ve öğretmenler de öğrencilere derslerden önce doğruyu ve yanlışı göstermeliler; her şeyden önce vatan sevgisini aşılamalılar. Kendimce gençliğimiz bu hızda bozulmaya devam ederse, gelecek yıllarda ne uğruna öleceğimiz bir vatan, ne de toplum ahlakı diye bir kavram kalacak. Çünkü gençlerimiz için önce kendileri, kendi çıkarları önemli. Lütfen hep birlikte buna bir dur diyelim.
RUMUZ: BİR GENÇTEN
Şu son günlerdeki cinnet denebilecek olayları hiç olmamış farzetsek bile, gençliğin endişe verdiği bir gerçek. Bu gözlemlerinde genelde haklısın ama bazı noktalara değinmek istiyorum. Bizim dönemimizde aileler çocuklarına söz geçirirdi. Çocuklar ise büyüklerini sayar, sever ve çekinirlerdi. Ayrıca anne ve babalarının hastalanmasından, ölmesinden, bir gün hayatta yapayalnız kalmaktan korkarlardı. Bugün ise anne ve baba göze batıyor, hani neredeyse "Ölseler de rahat etsek" durumu söz konusu olabiliyor (tabii tüm ailesini sevgilisine yok ettiren kızın durumu bambaşka bir konu).
Ayrıca bugünkü durumda evlatlar anne ve babalarından çekineceklerine, neredeyse anne ve baba evlatlarından çekinir gibi görünüyor. Onlara daha küçük yaştan itibaren söz dinlemeyi, disiplini öğretemedikleri için, ilerki yaşlarda tabii ki söz dinlemelerini beklemek abes. Bugünkü ailelerde, özellikle de varlıklı ailelerde sıkça görülen o ki, aile çocuğuna hakim değil. 16-17 yaşındaki gençlerin altında en son model arabalar var. Üstelik, bu arabaları Bu arabaları onlara kim veriyor?
12 yaşındaki bir ilköğretim öğrencisinin 1000-1500 YTL’lik son model bir cep telefonu kullanması çok mu doğal? Öğretmenleri suçlamamalısın, çünkü öğretmen çocuğa en ufak bir uyarıda bulunsa, diyelim ki öfkelenip sesini biraz yükseltse, hemen şikayet edilebiliyor, okuldan uzaklaştırılma tehdidi alabiliyor. Sanırım okulda öğretmenlerin değil, çocukların, gençlerin hükmü geçiyor artık. Asıl mesele aileleri uyarmak, eğitmek olmalı.
Lütfen hayatın gerçekleriyle ilgilenelim
Biliyorum, benim yazımı yayınlamayacaksınız; çünkü sırada aldatılan kadınlar, sevgilisinden ayrılanlar var ama en azından belki yazıma bir göz atarsınız. Ben 16 yaşında lise sona giden bir kızım. Benim sorunum öyle sevgili falan değil. Benim sorunum bu gece acaba kaç kişi aç yatacak? Ya da okula gidemeyen ve benim yerimde olmak için her şeyini verebilecek kaç çocuk var? Ve acaba bunları benden başka düşünen var mı?
Bırakın boş işlerle uğraşmayı ve hayatın gerçeklerin farkına varın. Bugün sizin çöpe döktüğünüz yemeği yemek için kaç kişinin sırada beklediğini unutmayın. Bir de büyüklerime bir sorum var. Neden aç olduğu için ekmek çalan çocuğa yıllarca hapis veriyorlar da, neden küfeyle para götüren hortumculara dokunulmuyor? Aç çocuğun karnını doyurmazsan yine çalar, siz önce açları doyurun da...
RUMUZ: B.D.A
Sevgili kızım, işte yukarıdaki mektuba karşılık; "Şükür böyle gençler de var" dedirtecek bir yazı. Gördüğün gibi yayınlıyorum. Bu gencecik yaşta, bu tür toplumsal sorunlara ilgi duyman ne güzel. Keşke ilerde siyasete atılabilsen. Sağ ol sen.
İşçi Emeklileri Derneği Kadıköy Şubesi sizi bekliyor
Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Kadıköy Şubesi’nin 6. Olağan Genel Kurulu, büyük bir katılımla Aden Otel’de yapıldı. Bu toplantıda bana da, derneğin tanıtımı ve üye sayısının artmasındaki katkılarım nedeniyle bir plaket verildi.
İşçi emeklilerinin zor günler yaşadığı, intibak yasalarının henüz çıkmadığı, emeklinin 300-400 milyon maaşla, açlık sınırının altında inim inim inlediği gerçekleri dile getirilen önemli konulardı. Dernek yöneticilerinin hizmetlerinden memnun olan emekliler, böyle bir derneğin kendilerine sahip çıkmasının tek tesellileri olduğunu söylediler.
Dernek, 20 üniversite öğrencisine burs vermiş, kömür yardımı yapmış; 3000 üyesinin sağlık karnesini yenilemiş. Başta Sayın Şube Başkanı Nahit İmamoğulları olmak üzere, tüm yönetim kurulu üyeleri ve sekreterlerine teşekkürü bir borç bilirim.
Kadıköy rıhtımdaki binalarında İşçi Emeklileri Derneği, üyelerinin, bilhassa çok sıkıntı çektiği sağlık karnesi çıkarılması, maaş bağlanması ve S.S.K’da karşılaştıkları her türlü sorunlarını çözümlemede yardımcı olmaya devam ediyor. Bir kez daha bilginize sunmak istedim.