Paylaş
Lise yıllarımda, aklı bir karış havada genç bir delikanlıydım. Okula giderken benimle aynı otobüse binen genç bir kız vardı. O da liseye gidiyordu. Uzaktan uzağa bakışıyorduk.
Sonra bir gün arkadaşlarımın ısrarı üzerine onunla tanışmak istedim. Bir şekilde bir bahaneyle yanına gittim ve tanıştık. Bizimle aynı mahallede oturuyormuş. Arkadaş olduk, okula birlikte gidip gelmeye başladık.
O benim okulumdan birkaç sokak ileride bir kız kolejine gidiyordu. Yakınlığımız giderek vazgeçilmez bir tutkuya dönüştü. Onu görmeden bir gün bile geçiremez oldum.
Okul çıkışında artık otobüse binmiyor, yürüyerek evlerimize dönüyorduk. O ailesinden çok çekiniyordu. Babası sert bir adamdı. Bu yüzden görünmemeye dikkat ediyorduk.
O üniversiteye gitmek istiyordu.
Öğretmen olma hayali vardı. Ancak bir gün ağlayarak geldi. Ailesi onu akrabalarından zengin bir ailenin çocuğuyla evlendirmeye karar vermişti. Beynimden vurulmuşa döndüm.
Bizim çocuklarla o oğlanın yolunu kestik, onu bir temiz dövdük. Yüzünü gözünü morarttık. Ama hiçbir işe yaramadığı gibi, daha beter oldu. Sevdiğim kızı artık okula göndermekten vazgeçtiler.
Onu hiç göremez oldum. Zaman zaman bir başka kız arkadaşımız aracılığıyla, birbirimize mektuplar gönderiyorduk, hepsi bu.
Ama ne yazık ki aşkımız onun o zengin delikanlıyla evlenmesini engelleyemedi. Ve ben çaresiz sevdiğimin başka bir şehre taşınmasını gözyaşlarımla izlemekle yetindim.
Yıllar geçti. Ben de evlendim. İki çocuğum oldu. Ama onu hiç unutamadım. Yaşlandım, işimden emekli oldum, eşimi kanserden kaybettim. Sonra bir gün, internetten bir siteden bir çağrı aldım. Beni arayan bir genç kadındı. Bana mesaj atmış, görüşmek istiyordu.
Aradım, görüştük ve hayatımın şokunu yaşadım. Bu genç kadın, çocukluk aşkımın kızıydı.
Beni aramış, sonunda da bulmuştu. Annesinin beni hiç unutmadığını, hep benden söz ettiğini, birkaç yıl önce babasının başka bir genç kadın için annesini terk ettiğini, kendisinin de beni yıllardır araştırıp sonunda bulabildiğini anlattı.
Eğer istersem beni annesiyle buluşturacağını da ekledi.
Ben tabii sevinçten ne yapacağımı bilemedim. Ve sonunda çocukluk aşkıma kavuşabilmiştim. 40 yıl sonra birbirimizi bulmuştuk. Yaşlanmıştık, ikimizin de saçlarına ak düşmüştü ama sonunda kavuşmuştuk. Böylece beraberce yeni bir yuva kurmanın mutluluğunu yaşadık.
Geçen onca yıl içinde birbirimize anlatacak o kadar çok şeyimiz vardı ki...
Böylece birkaç yıl geçti. Çok mutluyduk, o bana sevdiğim yemekleri yapıyordu, ben ona bir an önce işlerini bitirip yanıma gelebilmesi için tüm ev işlerinde yardımcı oluyordum.
Ama ne yazık ki bu mutluluğumuz çok uzun sürmedi. Bir gün canım eşim, biricik aşkım bir beyin kanaması sonunda felç geçirdi. Yatağa bağımlı oldu...
Ama ben ona tüm sevgimle ve şefkatimle bir bebek gibi bakıyorum.
Her şeye rağmen beraberiz.
Ve o benim yanımda ya... Başka ne isteyebilirim...
◊ Rumuz: Gerçek aşk unutulmaz
Paylaş