Genç bir erkeğin aşk acısı!

Rumuz: Gönül Yarası

Sevgili Güzin Abla, sizin tek taraflı düşünmeyeceğinizi biliyorum.

Yalnız genç kızların aşk acıları olmadığını, zaman zaman da aşkı uğruna ölebilecekken, sevip de ortada kalan genç erkeklerin de bulunabileceğini görmenizi ve bunları okurlarınıza aktarmanızı istedim.

Ben özel bir şirkette müdür pozisyonunda bir gençtim. O dönemlerde yeni evli olmama rağmen, eşimle çok büyük sorunlar yaşıyorduk. Kültür farkı ve yetişme tarzımız, bu evliliğin iyi gitmeyeceği sinyallerini vermişti. Nikáhtan bir gün önce onu terk etmeyi düşündüğüm halde yapamamıştım. Evliliğimiz boyunca hep kırılan ben oldum. Evliliğimizin iyi gitmediğini hiç kimse anlamamıştı. Herkes bizi örnek çift olarak görürken, ben içten içe acı çekiyordum. Çünkü eşim beni çok ihmal ediyor, her an kırıyor, çok üzüyordu. Çektiğim acıları anneme bile anlatamadım. Babasız büyüdüğüm için annemin tek dikili ağacı bendim. Çoğu geceler eşim beni yatağa almadığı için koltuk tepelerinde, mutfakta uyuduğumu bilsin istemedim.

Böylesine bir mutsuzluk içindeyken, işyerimde bir genç kızla arkadaş olduk. O platonik bir aşk içindeydi. Ona bir ağabey, bir dost gibi yol göstermeye çalıştım. Bu arada eşimin üç aylık hamile olduğunu öğrendim. Hamilelik günlerinde ona sanki ilk tanıştığımız günlerdeki ilgi ve sevgiyle yaklaştım. Fakat zamanla yine hakaret, bencillik, dırdır başladı. Doğum yaparken bile beni istemedi, yanında anne ve babasının elini aradı.

Yalnızlığımla mücadele ederken o genç kızın sevgilisinden ayrıldığını öğrendim. Her zamanki gibi ona teselli verirken, daha evvel hiç eşimi aldatmamama rağmen, duygusal olarak bir aldatma ve aşk başladı. Onun için yapmayacağım şey yoktu. Ölümüne seviyordum. Işık hızıyla aşkımı yaşıyordum. Ama ona hiç dokunmadan, elini bile tutmadan. Bendeki değişiklik, eve geç gelmelerim, hafta sonları evde kalmamak için uydurduğum bahaneler derken, büyük bir kavgayla her şey koptu ve eşimle ayrılmaya karar verdik. Tek celsede boşandık. Artık aşkımı istediğim gibi yaşayabilecektim. Ona o kadar değer verdim ki, ismini cep telefonum ve arabam dahil her yere kazıdım, yazdım. Ailesinin içine girdim, herkese ona olan aşkımı anlattım. Alyans taktık, imam nikáhı yaptık. O benim oldu, ben de onun. Fakat benim bir çocuğum vardı. Başlangıçta bunu hiç sorun yapmıyordu. Çocuğumu eve alıp bana destek oluyor, ona bakıyordu. Zamanla kıskançlık krizleri başladı. Tüm hayallerini yerine getirdim. Bu aşk giderek bana çok pahalıya mal olmaya başlamıştı. İki arabam vardı. İkisini de sattım, ailesiyle birlikte yediler. Kariyerimi ve işimi bu yüzden kaybettim. Kıskançlık yaptı, dört ay evde oturdum. Beni köreltti. Daha da ileri gitti, çocuğunu görmeyeceksin, bu evde benim dediğim olacak diye tutturdu. Sonunda cinnet geçirdim ve ayrıldık.

Öylesine çılgın bir haldeydim ki, ailem bile beni istemedi. Arkadaşlarımda da uzun süre kalamazdım. Taksim’de sokaklarda kaldım, tinercilerle sabahladım. Ama onu unutamadım. Kim bilir kaç kez karşısına çıktım, ama o paranoya halindeki düşüncesinden vazgeçmedi. Eşimle barışmak istediğimi düşünüyordu. Onun için çocuğumu hiçe saydığımı, anacığımı bile gölgede bırakan aşkımı anlamamıştı. Hayatına yeni bir sayfa açtığını, geçmişe çizgi çektiğini anlattı. Günde beş vakit namaz kılan sevdiğim kadın, o bana ait insan, açılıp saçıldı. Babasından ödü kopan o kız, yalanlarla dolanlarla bir işe girdi. Bense sekiz ay boyunca işsiz güçsüz sokaklarda sürünüp, sonunda intihara kalkıştım. Tamamen tesadüf eseri, bir arkadaşım beni hastaneye yetiştirmeseydi, ölmüştüm. O, yakınlarım haber verdiği halde, gelip beni görmek bile istemedi. Ben onun için tüm hayatımı, işimi gücümü, ailemi paramı pulumu yok ettim. O ise beni aramadı bile. Arkadaşlarım, ‘Seni sevmemiş, yalnızca paran için istemiş, seninle gönül eğlendirmiş, para bitince aşk da bitmiş’ dediler. Oysa ben onun için ölüyordum.

İçimdeki aşk acısı sönmedi ama şimdi oğlumla arama hiç kimseyi sokmuyorum. Onunla daha çok beraber oluyorum. Yeniden işe başladım. Hayatımda da kimse yok şu anda. Çünkü geceleri hálá beni uyutmayan bu sevgi yüzünden çektiklerim bana ders oldu. Görüyorsun Güzin Abla, hayatta hep genç kız ve kadınlar acı çekmiyor. Bu aşk acısı neredeyse ölümüme neden olacaktı. Yine de bana bir akıl ver, buna çok ihtiyacım var. Herkes öğüt veriyor ama sizinki her şeyden önemli. Ne dersiniz, ben deli miyim? Ne olur yardım edin.


Yok sevgili oğlum, elbette deli değilsin. Aşk delisi olmuşsun belki, ama artık giderek akıllanıyorsun. Ölümün sıcaklığını yaşamak aklını başına getirmiş. Bundan böyle, biraz zamana ihtiyacın var yalnızca. Aşka, sevgiye ara vermen iyi olmuş. Senin gibi aşırı duygusal bir erkeğin, eğer karşısına böyle bilmiş ve para canlısı bir kadın çıkarsa, neler olabileceğini görüyoruz işte. Ama herkes aynı olamaz. Günün birinde yüreğine uygun birini bulacaksın mutlaka. Elbette erkekler de acı çeker, onlar da sever, onlar da aşık olurlar ve zaman zaman da senin gibi yanlış insanlarla karşılaşabilirler. Ama dediğim gibi zaman her şeyin ilacıdır. Hem madem inançlı bir insansın, yine de Allah’ın sevgili kulu olduğunu, onun gerçek yüzünü sana gösterdiği ve seni ölümden döndürdüğü için de O’na şükretmen gerektiğini unutmamalısın. Umudunu yitirme, ruhun zamanla hafifleyecektir. Nasıl bir karlı kış günlerinden sonra bizi güzel ve güneşli bahar ayları bekliyorsa, senin de kışın bitecek oğlum, inan bana.
Yazarın Tüm Yazıları