Gelinin şikayet ettiği o kayınvalide benim

Geçen cumartesi günkü sayfanızda bir öykü okudum.

Kayınvalidesinin yarattığı gerginlik nedeniyle yıllarca mutsuz olan, sonra bir aile terapistine başvurarak kendi kusurlarını görmeye başlayan ve yaşam biçimini değiştiren gelin hanımın öyküsüydü bu... Ve anladım ki orada sözü edilen kayınvalide benim! Çevremden gelen uyarılarla, bahsedilen ailenin bizim ailemiz olduğuna iyice inandım.

Ama gelin hanımın, yıllardır eşiyle ve benimle yaşadığı gerginliklere hep ben sebep oluyormuşum da kendisinin bir suçu yokmuş gibi düşünmesine, olayları böyle aktarmasına çok üzüldüm. Ben kendisinin de belirttiği gibi emekli bir mali müşavirim. Eşimle yıllar boyu çalışıp çabalayıp, sonunda rahata erebildik. Oğlumuza ve gelinimize de her türlü maddi imkanı sunup, onları rahat ettirmeye çalıştık.

Ancak bütün bu yıllarda, gelinim alışverişlerde boş yere zaman harcadı, kendisini geliştirmeye hiç uğraşmadı. Üniversite mezunu olmasına rağmen kendini geliştiremediği için, kocasının çevresine de ayak uyduramadı. Araları giderek açıldı. Oğlum işini geliştirip ciddi bir maddi güce, aynı zamanda da geniş bir çevreye erişti. O ise aynı yerde takılıp kaldı.

Kaldı ki, gelinimin bu davranışları 16 yaşındaki torunuma da yansıdı. Torunum, anne-baba arasındaki iletişim kopukluğunun farkında olduğundan, okul ve ev dışında abartılı bir sosyal hayata yöneldi. Baktım da gelinim size bundan hiç söz etmemiş!

Prof. Dr. İlkay Kasatura’ya ulaşıp da aile terapisi görmeye başladıktan sonra gelinimin davranışları gerçekten değişti. Hatalarını gördü ve kendini geliştirmeye başladı. Üstelik yalnız onda değil, torunumda da büyük bir gelişme fark ettim.

Şimdi gelinim hem bana, hem de eşine ve çocuğuna karşı çok daha sıcak davranıyor. Ben de ona elimden geldiğinde destek oluyorum tabii. Artık oğlum daha huzurlu, ben de bunca yıl sonra bir kız evlada kavuştum.

Size hem bazı açıklamalar getirmek, hem de aile ortamımızda olumlu bir değişiklik yaşadığımızı müjdelemek için yazıyorum. Sütununuzda sağlıklı bir toplum için çok gerekli olan aile terapistlerinden söz edip, konunun en iyi uzmanlarını yazdığınız için de size teşekkür borçluyuz.

RUMUZ: KAYINVALİDE

İşte buna bayılıyorum! Yani insanların köşemi okuduktan sonra, olayı bir de kendi açılarından anlatmaya çalışmalarını... Eski sevgilisinin köşeme yazan o kız olduğunu anlayan gencin hemen bana geri dönmesini... Bu tarz mektupları okuyunca öyle seviniyorum ki... Birilerini barıştırmak, birilerini mutlu etmek, birilerini kavuşturmak ne büyük bir mutluluk benim için, tahmin bile edemezsiniz...

Sevgili kayınvalide, son sözüm de size: Bir yuvayı kurtardığım ve insanlara aile terapistinin önemini hatırlattığım için en az sizin kadar huzurlu ve mutluyum ben de...

Kadınlar iş hayatında yükselemezler mi

Sevgili Güzin Abla, ben 37 yaşında, yüksek tahsilli, lisan bilen, çok genç yaşta iş hayatına atılmış bir kadınım. Yıllar süren çalışmalarımın ve verdiğim mücadelenin sonunda, çalıştığım o tanınmış işyerinde müdür seviyesine yükseldim. Bulunduğum mevki nedeniyle başka işyerlerinden üst düzey yöneticilerle görüşmem gerekebiliyor. İlk başta şaşkınlıklarını gizleyemiyor ve ardından da "Biz sizi erkek sanıyorduk" diyorlar. Bu zaman zaman telefonda da başıma geliyor, hatta bana "Müdür bey" diye hitap ediyorlar. Bu da benim canımı sıkıyor. Sanki benim mesleğimde, benim pozisyonumda bir kadın olamazmış, böyle bir görev için mutlaka erkek olmak gerekirmiş gibi... Neden hálá bir kadının iş hayatında, erkekler kadar başarılı olacağına inanmakta zorlanıyorlar?

RUMUZ: HANIM MÜDÜR

Aslına bakarsan senin kuşağındaki gençler bizlerden çok daha şanslılar. Artık kadınlar iş hayatında çok büyük mesafe kaydettiler. Günümüzde pek çok iş yerinde müdür düzeyinde genç hanımlar çalışıyor. İnsanlar buna hemen hemen alıştı... Ya bizim zamanımıza ne demeli? Kadına gereken değer verilir miydi sanıyorsun? Çalışan kadın, hem erkekten daha çok çalışır, hem de ondan çok daha az ücret alırdı.

Yıllar önce, annemi erkek sanan pek çok okur vardı! Verdiği bilgi ve öneriler doğrultusunda onu değerlendirirlerken, böyle bilgili ve akıllı bir kadın olabileceğine ihtimal vermemişlerdi. Ve yıllarca "Bay Güzin Abla" diye başlayan ilginç mektuplar aldı annem... Oturup birlikte gülüyorduk bu işe...

Sen de öyle yap; yani aldırma. Zamanla alışırlar, merak etme. Sen yeter ki bir kadın olarak neler yapabileceğini herkese kanıtla.

Mecnun "Ah onu bir de benim gözümle görebilseniz" demiş

Sevgili Güzin Abla, kim bilir senin sayende kimler birbirine kavuştu, kimler ölümden döndü.

İnan ben de çok zor durumdayım; ölümü düşünecek hale geldim. Çalıştığım yerde sevdiğim biri var. Ben yıldırım aşkı neymiş, onun sayesinde öğrendim. Hayatımda sadece o var. Mecnun’a sormuşlar "Çok sevdiğin uğruna dağları deldiğin Leyla bu mu?" diye (Leyla da kara kuru, zayıf biriymiş). Mecnun "Siz bir de onu benim gözümle görebilseydiniz" demiş.

O, çalıştığım şirkette göreve başlayalı neredeyse bir yıl oldu. Ama hálá kendisine açılamadım. Bana her sabah "Günaydın" demesi, bir küçücük gülümseyişi bile benim için büyük mutluluk. Ama artık dayanamıyorum, ona açılmak istiyorum.

Bir yandan da korkuyorum; ya bana kızarsa! O zaman ben nasıl yaşarım? Ne olur bana yardım et. Bu yazımı yayınlarsan belki de görür; belki bana karşılık verir ve aramızda bir şeyler başlayabilir.

RUMUZ: ÖZKAN’IN DİLE GELMEYEN AŞKI

Her zaman şunu merak ederim; sevginizi dile getirmeden neyi beklersiniz böyle aylarca, yıllarca! Açılmaktan kaçınmak niye? Bu arada bir başkası gelip onu kapıverirse ne olacak?

Benim köşemi okuyup da aşkını anlamasını beklemektense, masasına bir çiçek bırakıp, küçük bir de not iliştirsen... Belki sonra da mail atıp "O çiçeği ben koydum" desen...
Yazarın Tüm Yazıları