Paylaş
Köşenizde yayımlanan bazı mektuplarda genç erkeklerin, “evlenilecek kız” ve “eğlenilecek kız” şeklinde ayrım yaptıkları dikkatimi çekiyor. Bu tavırları sizce de çok çelişkili değil mi?
Sevgilileriyle evlenmeden önce ilişkiye girip daha sonra kendilerine göre “evlenilecek bir kız” bulduklarında “tamam buraya kadar” diyebilmek, ne kadar zalimce...
Oysa bana göre, evlenmeyi düşünen çiftler bir süreliğine aynı evi paylaşmasalar bile (ki o gerekli aslında) bir süre beraber olmalıdır.
Bu oldukça hassas bir konu ama en başta siz olmak üzere, hepimiz biliyoruz ki çiftler birçok konuda iyi anlaştıkları halde evlendiklerinde birbirleriyle cinsel uyum sağlayamayabiliyor.
Üstelik ilişki sırasında genelde inisiyatif de erkekte olduğu için onların sorumlulukları daha da fazladır. Cinsel uyumsuzluk da yine erkeklerden kaynaklanır...
Çünkü erkek ilişki sırasında kadını yönlendirmeyi ve onu ilişkiye hazırlamayı başaramazsa, o beraberlik yürümez.
Hem kadın hem erkekte cinsel sorunlar olabilir. Çiftler birbirleriyle cinselliği yaşamadan bunu nasıl anlayabilirler ki?
Nikâh defterine imzayı attıktan sonra cinsel açıdan uyumlu olup olmadığını anlamak, ne kadar gerçekçi acaba?
Ama bizde illa nikâhtan sonraya kalır ilk cinsel deneyim.
Eğlenilecek kızla, her şeyi yaşamakta sakınca yoktur ama evlenilecek kıza dokunulmaz.
Bu haksızlık değil mi?
◊ Rumuz: İkilem
YANIT
Sevgili okurum, gerçekten bütün bu dile getirdiğiniz konuları yakinen izliyorum. Bu konu gerçekten çok hassas... Ama gerçek...
Hatta daha birkaç gün önce genç ve yeni evli bir hanım okurum, eşinin kendisiyle ilişkiye girmek yerine porno seyretmeyi tercih ettiğini söylüyor bundan büyük bir üzüntü duyduğunu yazmıştı.
Burada da sorun büyük ihtimalle adamın gençlik yıllarına uzanan bir cinsel alışkanlıktı.
Evlendiği halde eşiyle normal bir ilişki yaşamaya alışamamıştı. Evliliğe uyum sağlayamamıştı. O da bir kadınla normal beraberlik yaşamayı bilmiyordu.
Günümüzde gençlerin kitap okuma alışkanlıkları o kadar az ki hayatlarını ilgilendiren bu konuda bile okumaktan kaçınıyorlar.
Büyük bir çoğunluk cinsel deneyimden de korkuyor, uzak duruyor, karşı cinsten birine yaklaşmak istemiyor.
Buna karşılık üniversiteli gençler ve meslek sahibi olanlar arasında ön evlilik yaşayanlar da görülüyor.
Sizin de dediğiniz gibi, bazıları evlilik öncesi bir süre birlikte yaşamayı seçiyor ya da en azından birbirlerini tanımak için bazı deneyimler yaşıyorlar.
Ne yazık ki ülkemizde evlilik alanında bu açıdan bir istatistik bilgi edinmek çok zor... En azından ön evlilik yapanların mı yoksa birbirlerine evlendikleri ilk gece yaklaşanların mı, evliliklerini daha mutlu ve uzun sürdürebildikleri araştırılmamış...
Sadece İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2019 yılı istatistiklerine göre Türkiye’de boşananların sayısındaki artış ve evlenenlerin sayısındaki azalma eğilimi sürüyor.
Türkiye’de evlilik sayısında yani evlenme hızında son 10 yılda büyük bir gerileme görülüyor.
Evlenme yaşı ise yükseliyor. Ortalama evlenme yaşı erkeklerde 27, kadınlarda ise 25 olmuş.
Paylaş