Merhaba Güzin abla; benim 15 senedir çok güzel bir evliliğim vardı. Ama eşim beni aldattı! Neydi günahım; ben hiçbir zaman eşime veya çocuklarıma elimi kaldırmış insan değilim.
Geçen sene pazara alış verişe çıkmış ve orada genç bir adam eşime bir kağıt parçası uzatmış. Bakmış bir telefon numarası... Tabii aramamış ama bir ay kadar sonra, o genç eşime uzaktan işaret etmiş "niye aramıyorsun" diye.
Eşim de işyerine gelince düşünmüş ve telefon açmaya karar vermiş. O genç "Maceraya var mısın" demiş. Eşim bunun ne anlama geldiğini sorunca da "Anlarsın ya" diye cevap vermiş. Eşim kızıp telefonu yüzüne kapatmış. Ancak o genç, her karşılaştıklarında sürekli işaret ediyormuş "telefon aç" diye. Başlamışlar telefonlaşmaya... Aradan birkaç ay geçmiş.
Geçen yaz eşim çocuklarla beraber annesine gitti. Bir gün kalacaklardı. O akşam da ablası ve kız kardeşiyle bir eğlenceye gideceklermiş. Onlara bu gençten bahsetmiş, eğlenceye çağırmak istemiş. Onlar da "Sen bilirsin" demişler. Telefon edip oraya çağırmış. O da bir arkadaşıyla beraber gelmiş. Bütün gece eğlenmişler, dans etmişler. O genç de sabaha doğru kalkmış. Eşim onu geçirmek istemiş. Kapıdan çıkarken eşime sarılıp öpmüş.
Birkaç gün sonra eşim ona telefon ettiğinde, genç adam "Bu böyle olmayacak. Sen evlisin, benim de yakında düğünüm var. Beni bundan sonra arama" demiş. Eşim de kabul etmiş, bir daha aramamış.
Bunları bana eşim anlattı, benim dünyamı yıktı. "Bir kere buluştuk, bir tek kez bu öpüşme oldu" diyor. Affetmem için yalvarıyor. Ben ona inanmıyorum.
Eşimi o kadar seviyorum ki, ne elimi kaldırdım ne de bağırdım. Ama bu yaptıklarına inanamıyorum. Boşanmayı düşünüyorum. İki de kız çocuğumuz var. 15 yaşındaki kızım "Ne olur baba ayrılmayın, ben ne sensiz ne de annemsiz yapabilirim" diyor. Elim kolum bağlandı.
Bunları öğreneli 3 ay oldu. Bu süre içinde 15 kilo verdim. Ayakta bile duracak gücüm kalmadı. Ölmeyi düşünüyorum. Ben böyle bir ihaneti hak edecek adam değilim. Hiçbir zaman kimseye kötülük yapmadım, hele aileme... Ben erkek olarak eşimi hiç aldatmadım. Hálá onu o kadar seviyorum ki, için için ağlıyorum. Unutmak için çok uğraştım ama unutamadım.
Şimdi soruyorum sana; ne yapayım? Çok yorgunum. Bıktım bu yaşamdan. Çocuklarım için tutuyorum kendimi.
RUMUZ: SUÇUM SEVMEK Mİ?
Sana cevap vermek o kadar zor ki oğlum... Gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum. Eşin elbette çok büyük bir hata yapmış. Bir kadın olarak bu gencin etkisinde kalıp, ona karşı zayıf davranmış. Belki bir heyecan yaşamak istemiş. Ama neyse ki çok da ciddi bir şey olmamış aralarında... Her şeye rağmen, eşin pişman olmuş görünüyor.
Bazen yaşanan kötü bir olay, bin nasihate bedeldir derler. Bana kalırsa eşin dersini almış. Hiç değilse sana karşı dürüst davranmış. Hiçbir şey anlatmayabilirdi de... Ama tabii onu affetmek, yine de sana kalmış. Kızının sözleri beni çok etkiledi. Sanırım seni de etkilemiş. Gerçekten bu tür olaylarda en büyük acıyı çocuklar çekiyor. Düşün ki onların hiç günahı yok. Hem sana hem de annelerine ihtiyaçları var.
Eşimi sadece bir arkadaş gibi seviyorum
Sevgili Güzin ablacığım, ben 30 yaşında, 5 yıllık evli, çalışan bir genç kadınım. Eşim bu dünyada tanıdığım en iyi insan. Ama onu eş olarak değil de, bir arkadaş gibi seviyorum. Sanırım duygularımız karşılıklı. O da beni eskisi gibi tutku ile sevmiyor artık. Aramızda sevgi olmayınca da bu beraberliği sürdürmek ne kadar doğru?
Eşim alışkanlıklarına bağlı biridir, beni de sırf alıştığı için bırakmak istemiyor. Onu üzmek istemem. Hayatımda başka biri de yok ve boşanırsam bir daha evlenmeyi de düşünmem. Ama eminim ki eşim bir başkasıyla evlenseydi daha mutlu olurdu. Ayrılmak istediğimi söylesem mi, yoksa oluruna mı bıraksam?
RUMUZ: ALIŞKANLIK
Kızım sen evliliklerde tutkulu bir aşk ne kadar sürer sanıyorsun? Birbirine çılgın gibi aşık olan çiftlerde bile, bir süre sonra aşkın en büyük düşmanı olan alışkanlık başlar. Belki birbirinizi sadece arkadaş, dost olarak görmek için henüz çok gençsiniz, ama genelde bu bütün evli çiftlerin sorunu...
Tutku bittiği zaman, güven, dostluk ve sevgi alıyor bu duygunun yerini. Düşünecek olursan, bunların da çok güzel yanları var. Yine de sen bilirsin ama, akıl almaz kötülüklerle dolu bu dünyada, bu kadar iyi bir insan bulmuş olman da bir şans değil mi? Hem dul bir kadın olmanın zorluklarından haberin var mı senin?
Filinta gibi bir gencim
Sevgili Güzin ablacığım, yazılarını ilgiyle okuyorum. Ben 25 yaşında genç, filinta gibi bir delikanlıyım. Problemim hiç kız arkadaşım olmayışı... Aslında kızlarla ilişkilerim gayet iyi. Birçok kız arkadaşım da var, ama hepsi sadece arkadaş.
Bunlardan birini çok beğeniyorum, ama nasıl yaklaşacağımı, nasıl açılacağımı bilemiyorum. Şimdi sen bu yazdıklarımdan dolayı benim çirkin biri olduğumu düşünebilirsin. Ama bir görsen beni, kızın olsa verirdin... Şimdi ben bu kızı kendime nasıl aşık edeyim?
RUMUZ: VAHİM
Sevgili oğlum, madem bu kadar yakışıklısın, bir bakışınla o kızların aklını başından alabilirdin... Ama tabii anlamlı bakmayı bilebilseydin... Ne kadar yakışıklı olursan ol, eğer akıllı ve esprili değilsen, bir süre sonra kızlar senden bıkmazlar mı?
Günümüz genç kızlarının biraz farklı olduğunu kabul etsek de, senden ilgi, iltifat bekleyeceklerdir. Şimdiki kızlar çok fazla romantizm aramıyorlar. Öyle şiirsel sözler, aşk mektupları, bir demet çiçekle saatlerce kapıda beklenilmek de değil aradıkları...
Yine de düşünülmek ve güvenmek istiyorlar. Karşılarındaki erkeğin dürüst ve samimi olduğunu bilmek istiyorlar. Bu güveni verebilirsen ona, abartmadan ilgini belli edebilirsen, kalbini kazanırsın. Bir de tabii günümüz kızlarının cömert erkekleri tercih ettiklerini söylememe gerek yok herhalde...