Paylaş
Ve Barutum da gitti... Koskoca bir 15 yıl... Hangi birini anlatayım... Perişan halde kimsenin ona elini bile sürmeye yanaşmadığı, sonra onu evlat haneme alıp bir aslan parçası yapışımı mı?
Benimle olabilmek için her sabah aracımın arkasından koşturup bana kalp krizi yaşatır gibi heyecan ve korkular yaşattığını mı?
Bir aslan parçası gibi görünüp gök gürültüsünden korkup ağlayarak bana sarılışını mı? En cesur yürekli görünüp bir yavru kedi kadar masum oluşunu mu?
En heybetli durduğun için sürekli iftiralara uğrayışını mı?
Hangi bir günümüzü yazayım ki... En yakışıklım, en takığım, en melek kalplim...
O biliyor bizimki bir aşktı... Ve o biliyor ilk gününden son gününe kadar hep yanındaydım ve son yolculuğuna onu öpücüklerle yolladım. Bizim aşk hikâyemiz ölümle bitmez sol yanımda her zaman... Barutcuğum diye her zaman ona seslendiğimde, sesimi nerede olsa duyacak çünkü onu bu dünyada benim kadar seven kimse olmadı.
8’dik, ağustosta Umut’un kalp krizinden gidişiyle 7 kalmıştık, bugün de 6...
Yaklaşık 5 aydır koca bir yaz önce arka bacakların tutmaması sonra tüm vücudunun felç olmasıyla sabahladığımız dualarla dolu geceler hepsi sana helal olsun oğlum, hakkını helal et...
Benimki zaten ilk göz göze geldiğimiz andan beri helaldi...
Benim Barutum öyle yakışıklı, cazibeli bir çapkındı ki, âşık oldukları benim kadar üzgün.
Evladım iyi yaşadı, hızlı yaşadı ondan adı Barut’tu, fırtınaydı, efsaneydi...
Allah’ın köpeklere verdiği ömür kadar yaşadı ve çok sevildi.
Şimdi biliyorum ki, Barut, Umut ve Gribaby öte alemde kavuşacaklar...
Işıklarda uyu canım evladım...
◊ Berra Özbey / Sahipsiz sokak hayvanları dostu
YANIT
Berra Hanım’ın yıllardır sokak hayvanları için mücadelesini çok yakından takip etmişimdir. O gerçekten bir cesur yürektir...
Belediyelere, bakanlıklara verdiği dilekçelerle, yazılarıyla, gece gündüz demeden sokak sokak dolaşıp yardım ettiği canları koruyabilmek için çırpınmasıyla tanıdım ben onu.
Birkaç yıl önce onun “Sokağa bırakacaksanız hayvan sahiplenmeyin” başlıklı çok güzel bir yazısını köşemde paylaşmıştım.
“Canları sahiplenirken özverili olup en azından sabır gösterin, sahiplendiğiniz günün ertesinde, yok bu çiş yaptı, kakasını salona yaptı, havlıyor, kusuyor, rahat durmuyor, diye hemen ondan vazgeçmeyin.Vazgeçecekseniz de sakın hayvan sahiplenmeyin, çünkü böyle bir dost edinecekseniz, bir canı sokaktan ya da barınaktan kurtaracaksanız, fedakârlık gerektiğini bilmelisiniz. Bizler bir can kurtarıyoruz. Bunun çok büyük sabır gerektirdiğini bilmelisiniz. Çünkü o zaten çok acılar çekmiştir. Ona daha fazla acı vermemelisiniz. Sahiplenmek istiyorsanız da, onu sevgi, ilgi, şefkat sadakat ve iyi bir bakımla sarıp sarmalayacağınızı bilmelisiniz” diye yazmıştı...
Şimdi de çok sevdiği, yıllardır birlikte yaşadığı, hayatını paylaştığı canı gibi sevdiği dört ayaklı dostlarından birini kaybetmenin acısını paylaşıyor bu satırlarıyla.
Pek çoğumuz gibi, o kısacık ömürleriyle, hayatımızdan geçip giden ve bize dostluk eden hayvancıklarımızın ardından yaşadığımız acıyı ve özlemi çok güzel anlatmış bu yazısında.
Ne yazık ki bizim gibi hayvan dostlarının sık sık yaşadığı bir acı bu...
Paylaş