Ben de bir Asu’yum, ama bir fark ile... Ben ölümden kıl payı döndüm, hayatımı geri aldım; belki de şimdilik. Şu anda tam 3 yaşındayım (yeni hayatım ve yeni yaşım tabii)... Eski Seco muyum? Olmamaya öyle gayret ediyorum ki anlatamam.
Bal dök yala olan evimi, bazen "Aman benden, canımdan daha kıymetli değil ya" diyerek temizlik şirketlerine teslim edebiliyorum çok şükür. Yemek yapamadığım zaman köşedeki sebze lokantasında eşimle yemek yiyebiliyorum (sigarada içilmesi yasak orada)...
Mesleğime gelince... Rahatsızlığımdan hayatımı geri alınca emekli oldum. Yerimi benden daha mükemmel çalışacak olanlara bıraktım. Arkama bir daha hiç bakmadım. Eşim, kızım, annem, babam, kim olursa olsun dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kimse beni kırmaya kalkarsa veya kurallara uygunsuz hareket ederse derhal cevabını benden zarif bir şekilde alıyor. Kuralım artık şu: Onlar beni üzmeye cesaret ediyor, ben neden onlara beni üzdüklerini, kırdıklarını söylemeye cesaret edemeyeceğim?
Artık eşimin gömleklerini ütücü ütülüyor. Eski öğrencilerimle kafelerde, restoranlarda buluşup kimya değil, sanat, edebiyat, spor konuşup kahkahalar atıyoruz. Şimdi tango ve yürüyüşe daha çok zaman ayırıyorum. Tabii kızımın yanına ABD’ye her 45 günde bir yolculuk yapıyorum. Onunla koyun koyuna yatıyoruz (tıpkı bebekliğindeki gibi)... Onu doya doya yaşıyorum. Eşimle yeniden aşkımızı yaşıyoruz, ilk 10 yılımızı sanki kasete koyduk da geri sarıyoruz. Annemin, babamın 3 yaşındaki kızıyım. Bazen nazlanan, bazen hırçınlaşan ama her zamanki gibi onları her şeyden çok seven kızları oluyorum; açılan kollarına paytak paytak koşuyorum, ikisinin arasına girip yatıyorum. Evet Güzin ablacığım; ben şimdilik Asu’dan şanslı bir kadınım ve bunun tadını olabildiğince çıkarmaya -ailemin ve dostlarımın desteğiyle- çalışıyorum. Bu hayat benim, yani bizim... Kimse bizimle beraber toprak altına giremez.
O halde yaşarken bu mükemmel olma çabası niye? Sizin aracılığınızla iletebilirsem ne mutlu. Asu’nun yeri cennet ve meleklerin arasında; eminim ki beni onaylıyor ve "aferin sana" diyor.
n RUMUZ: İKİNCİ HAYAT
Cumartesi günü, can arkadaşım Asu’nun ölümü üzerine yazdığım yazı nedeniyle benimle bu acımı paylaşmak üzere onlarca e-mail atan sevgili okurlarıma yürekten teşekkür ederim. İyi ki varsınız... Ve bu yukarıdaki yazıda, hayatın bir boş koşuşturma olduğunu anlamış okuruma da bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluklar dilerim. Ona da yine bir okurumdan gelen şu dörtlükle cevap vermek istedim. Hepiniz sağ olun, var olun canım okurlarım...
"Yaşamdan ölüme bir soluk yolda/ Bu isyanlar kime / Bu feryat kime/ Kuşların bile yuvası dalda/ Bu endişe niye/ Bu telaş niye/ Eğer ki gelmeler topraktan ise/ Demek ki gitmeler aynı yeredir/ İhanet kahpelik zulme göreyse/ Sadakat ve sevmek dosta göredir"
Her çıktığıma evleneceğim gözüyle bakıyorum
Güzin Abla umarım derdimle sıkmam sizi... İnanın kimseyle hiçbir şeyimi paylaşamıyorum; artık kimseye güvenilmiyor. İyi ki sizi buldum, çok mutluyum.
Ablacığım ben şanslı mı yoksa şanssız mıyım, bilemiyorum. Ne iş alanında yüzüm gülüyor ne de aşkta... İş alanında hep problem yaşıyorum, bir sene dolmadan çıkıyorum işten. Oysa herkesle elimden geldiğince iyi anlaşıyorum, ama neden bilmiyorum hep bir şeyler buluyor beni. Şimdiki çalıştığım yerde de müdür kafasını taktı bana. Ben 27 yaşındayım, nasıl konuşacağıma bile müdahale ediyor. Beni dinlemeden bağırıp çağırıyor. Artık bıktım iş değiştirmekten, ne yapayım bilmiyorum.
Evliliği de düşünüyorum. Sanki her şey evlenince düzelecek, daha mutlu olacağım düşüncesi var bende. Yani 19 yaşından beri her çıktığım insana evleneceğim gözüyle bakıyorum. Olmayınca da hayalkırıklığı yaşıyorum. Ne yapmalıyım?
n RUMUZ: HÜZÜN
İş hayatını bilemem tabii kızım... Neler oluyor, neden insanlar sana takıyorlar, anlamam mümkün değil. Ama iş bulmak çok zor, bunu biliyorum. Biraz daha dayan diye düşünüyorum.
Aşk hayatına gelince, flört ettiğin her erkeğe hemen "evleneceğim" gözüyle bakman elbette ki yanlış... Önce anlaşıp anlaşamadığını görmen, anlaman lazım. Evlilik kolay iş değil sevgili kızım, sırf evlenmiş olmak için de evlenmeyi sakın düşünme... Evleneceksen mutlaka kafaca, ruhen ve aile yapısı olarak anlaşabildiğin biriyle evlenmelisin.
Sakın kızım sakın, pek çoklarının yaptığı gibi "evde kalıyorum, aman bir an önce evleneyim" zihniyetine kapılma. Umarım beklediğin insan çıkar karşına...
Otobüsteki Melek umarım bana ulaşır
Sevgili ablacığım... Böyle bir arzuyu köşenizde yayınlar mısınız bilmiyorum, ama gönül gözünüzün yüceliğine sığınarak yazıyorum.
17 Aralık 2006 Pazar günü İzmir’den Kırşehir’e giden otobüste, 4 no’lu koltukta seyahat edip, Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde inen bir melek vardı. Kendisini İzmir’den bir kız arkadaşı yolcu etti. Asla kötü bir niyetim olmadan ve hiç hakkım olmadığını bilerek bu melekle telefonda konuşmak dahi beni sonsuz mutlu edecektir. Köşenizde yer verirseniz çok sevinirim. Belki kendisi veya yolcu eden arkadaşı okur da bana geri dönerler... n kocaras@mynet.com