Bazen kısmet denk düşmez

Her kadın evlenip yuva kurmak, anne olmak ister. Ama bu hayal bazen gerçekleşemez.

Haberin Devamı

Bu her zaman onların yetersiz, yeteneksiz, çirkin, itici olmalarından kaynaklanmaz elbette.
Bazen büyüklerimizin dediği gibi “kısmeti denk düşmez.”
Bazen yaşadıkları sorunlar onları evlilikten uzaklaştırır, bazen de saçma mezhep ayrılığı. Her neyse; yaşları ilerlese de mutluluğu bulamazlar bir türlü. Bugün ‘evlenme yaşı’ diye bir mevhum kalmadı. Kadın veya erkek hangi yaşta olursa olsun evlenebiliyor.
“Kız kurusu olmak” diye bir şey söz konusu değil artık. Bu çoktan geçmişte kalmış bir tanımlama. Yine de biraz yaşı geçtiği için çevresindekiler tarafından ancak babası olacak yaşta erkeklere uygun görülen bu hanım ve benzerleri, isyan ediyorlar...

Yaşlı adamlar ‘evlilik’ adı altında kendilerine baktırmak istiyor

Güzin Abla, köşenizi rahmetli annenizin zamanından beri okur, dertlerini yazan okurlara şaşırırdım “Bu da sorun mu” diye. Anneniz ise hepsine sabırla ve sevgiyle cevap verirdi. Şimdi de ben sorunumu size yazıyorum.
Ben de kendi dertlerimle bunalmış durumdayım. İşin doğrusu bunları nasıl yazacağımı da bilmiyorum. Eğer sizi sıkarsam, şimdiden özür diliyorum...
Ben 46 yaşında, hiç evlenmemiş biriyim. İyi bir üniversiteden mezunum.
Anadolu’da küçük bir kasabada yaşıyorum. Güzel de sayılırım.
Kalabalık ve sorunlu bir aileden geliyorum. Babam alkol bağımlısıydı, annem ise okur-yazar olmayan bir gündelikçi. Tahmin ettiniz gibi ailede tek üniversiteye giden bendim.
Biz tutucu bir çevrede oturuyoruz. Ailem, baştan beri komşulardan mezhebimizi gizledi. Bu nedenle gençlik dönemimde benimle evlenmek isteyenleri bana sormaya bile gerek görmeden geri çevirdiler. Zaten ben de evde yaşanan sorunlardan dolayı evliliğe sıcak bakmıyordum.
Ama zamanla evliliğin ne demek olduğunu anladım. Şimdi en azından yaşlılık günlerimde yanımda bir nefes olsun istiyorum ama nasıl?

SANKİ EVLENMEK İÇİN YOLLARA DÜŞMÜŞÜM!

Bana talip olanlar, doğal olarak ikinci ya da üçüncü evliliğini yapmak isteyenler.
Çoğunun yaşı 60’ın üstünde. Aralarında 76 yaşında olan bile var!
Çoğunun şeker, kolesterol, kalp gibi kronik hastalıkları var ama bunlara rağmen evlenmekte ısrarlılar.
Bana göre her birinin davranışı ayrı bir hakaret, ayrı bir aşağılama ama onlar bu hareketleri doğalmış gibi yapıyor. Sanki ben evlenmek için yollara düşmüşüm, hiç isteyenim olmamış da beni bir tek onlar istiyormuş gibi!
İşyerime öğle arasında gelen mi dersiniz, “Bundan sonra ne bekliyorsun, beni kabul et gitsin” diyen mi... Tatlı sözler, iltifatlar hak getire. Elinde çiçek, çikolata ile geleni de görsem inanın kendimi camdan atacağım!
Ayrıca işin maddi boyutu da var. Son gelen üç kişide de aynı şeyi yaşadım. Mallarını çocuklarına dağıtmışlar. Ölünce sorun çıkmayacakmış!
Yaşlı, hastalıklı, belki de ölüme yakın olan bu adamlar, evlatlarına yük olmamak için evde kalmış ‘kız kurusu’ (!) birine ‘evlilik’ adı altında kendilerine baktırmak istiyorlar.

BİZ EVLENMEMİŞ KIZLAR HASTABAKICI DEĞİLİZ

Oysa ben kendimi hâlâ genç hissediyorum. Yaşamak istediğim çok şey var. İnanın, geçen hafta gelen 76 yaşında saçı-kaşı ağarmış, obez sayılacak kadar kilolu, şekeri, kolesterolü olan ve bütün malını mülkünü çocuklarına dağıtıp benimle evlenmeye karar veren adam bana “Seninle ölümü yaşamak istiyorum” dedikten sonra iki gün hasta yattım.
İnsanlarımıza, erkeklerimize ne oldu böyle? Biz yaşı ilermiş hasbelkader evlenmemiş kızlar hastabakıcı değiliz, hizmetçi değiliz, ek gelir kapısı değiliz.
Yanlış anlaşılmak istemem; bir evlilikte gerektiğinde eşinin sabahlara kadar başını da beklersin, paranı da verirsin, yemeğini de yaparsın, temizliğini de...
Ama bunlar bir başka; zaten yaşayacaklarını yaşamışlar, istedikleri sevgi değil, hayat arkadaşlığı değil.
Kendilerine yük olmadan ölünceye kadar bakacak biri.
Bazen “Ben nerede hata yapıyorum, bu kadarını hak edecek ne yaptım” diye düşünüyorum. Zaten çocukluğum ve gençliğim sıkıntı içinde geçti, artık mutlu olmak istiyorum ama nasıl?
Lütfen bana akıl verin; tüm kapıları kapatıp kendi kendime yaşamaya devam mı etsem? Bu sefer de ya gün gelir, evimde yapayalnız ölürsem, komşular fark edinceye kadar da cesedim kokarsa diye korkuyorum.
Belki de, abartıyorum. Belki de çoğunluk benim gibi yaşıyor ama seslerini çıkarmıyorlar...
Rumuz: S.S.

Yazarın Tüm Yazıları