Sevgili Güzin Abla, ben o "hap yutarak intihar etmek isteyen" kızım.
İnanın ki bu kelimeleri utanarak yazıyorum. Köşenizde benimle ilgili yazınızı gördüm. Yaptığım işin ciddiyetini tabii ki biliyorum, hata olduğunun da farkındayım, ama o günkü psikolojik durumumu size anlatamam.
Psikoloğumun bana aylardır bahsettiği o "kara tünelin" içinde kendimi buldum bir anda. Etrafınızdaki, sizi hayata bağlayan her şeyin yok olduğunu farz edin, inanılmaz bir acı, suçluluk ve yalnızlık hissi ile içinizin yandığını düşünün. Uyanacağımı hiç ama hiç tahmin etmiyordum. Ama uyandım ve bunun da bir anlamı ve nedeni olduğunu kabullendim. O neden ise; hikayemi ve yaşadıklarımı benim gibi psikolojik sorunları olanlarla paylaşmak ve onların hayatlarını kurtarmaya çalışmak. Allah’ın beni bundan dolayı hayatta tuttuğuna inanıyorum.
Ben eğitimli, Allah’a inancı sonsuz, insan ve hayvan sevgisini dolu dolu yaşayan biriydim, ama bunların hayatımdaki önemi depresyon sırasında tamamen yok oldu. Şimdi her gün Allah’ın benim o büyük hatamı affetmesi için yalvarıyorum. Bunun yanında ağır geçirdiğim depresyon nedeniyle hayatta kalmak için verdiğim mücadelede, yenilmemek için bana güç vermesini de diliyorum.
Tabii ki kaybedilen bir aşk, bir üzüntü nedeniyle intihar etmeyi düşünenler vardır. Nedeni ne olursa olsun, özellikle de benim gibi ciddi psikolojik sorunları olanların yaşadıklarını, lütfen "saçma takıntılardan dolayı" diyerekten küçümsemeyin. Terapim sırasında öğrendiğim en önemli derslerden biri, kimsenin diğer bir insanın acısını ve hissettiklerini bilemeyeceğidir. Size saçma gelen bir şey, başka birinin hayatını mahvedebilir.
Bu ciddi bir hastalıktır, ama kimsenin anlayamadığı, göremeyeceği türden olduğundan birçok insan tarafından ciddiye alınmaz. Bu bizim yaşadığımız en büyük haksızlıklardan biri. Ben de bu yaşadıklarımdan sonra genç, yaşlı herkese, yardım isteyin duyurusunda bulunuyorum. Hissettiklerinizi güvendiğiniz birine anlatın ve hemen profesyonel yardım alın. Hayatta kalmak size savaş gibi gelebilir, ama gelin bu savaşı hep birlikte kazanalım.
RUMUZ: DİDE
Yaşadığın intihar girişiminden sonra gerçeği görmüş olman, insanlara yardım duygusunu kazanman, hatanı kabullenmen gerçekten çok önemli. Asla seni ve yaşadıklarını küçümsemiyorum kızım. Ama intihar düşüncesinin çok saçma, bir o kadar da günah olduğunu sen de kabul ediyorsun işte.
Dünya hayvan hakları gününde sizi bekliyoruz
Sevgili Feyza Hanım; 4 Ekim 2006 Dünya Hayvan Hakları Günü ile ilgili 1 Ekim’de toplanıyoruz. Sahipsiz, terk edilmiş, bakıma muhtaç hayvanlar için faydalı bir şeyler yapmak ve yeni gönüllülerle tanışmak istiyorsanız ve "Ben de varım" diyorsanız, işte size bir fırsat. 1 Ekim günü 12.00-15.00 saatleri arasında 2000 dostumuzla, tüm hayvanseverleri Dünya Hayvan Hakları Günü için, Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı’nda bekliyoruz.
Ben de sevgili dört ayaklı dostlarım için bir şeyler yapabilirim diyorsanız işte size en doğru adreslerden biri: www.yedikulehayvanbarinagi.com
"Artan yünleri değerlendirme" kampanyamız için ürünleri de yanınızda getirirseniz onlar da sizlere sıcacık sevgilerini vereceklerdir.
n Tolga ÖZTORUN / Mimar Meral OLCAY
Yedikule Hayvan Barınağı Tel: (0212) 633 58 57
e-posta: olcay.meral@gmail.com
Garip kompleksler içinde bocalıyorum
Merhaba ablacığım, ben 23 yaşında evli ve bir çocuk sahibi bir kadınım. Beni çok seven bir eşim var. Severek ve kaçarak evlendim, tabii mecbur kaldığım için. Çünkü ailem çok baskı uyguluyordu. Eşimle beş yıldır evliyim. Çok anlayışlı ve kibar biri. Ben ise her gün kendime bir takıntı bulmadan edemiyorum. En büyük takıntım ise kendimle ilgili. Aslında hoş, kibar bir bayanım ama nedense sürekli kendimi herkesten daha çirkin görüyorum.
Eşime bu konuyu açtığımda benim çok güzel, çok sevimli ve kibar biri olduğumu söylüyor. Ama ben eşimden daha çok, yabancı kişilerin beni beğenmelerini bekliyorum. Eşimi tam olarak seviyor muyum? Bu hayatı onunla sonuna kadar sürdürebilir miyim; bilmiyorum.
RUMUZ: GÜZEL YAŞAMAK
Nedense, sen kendinle ilgili birtakım vehimlere kapılmışsın. Ve en önemlisi de aşağılık kompleksleri içinde yuvarlanıyorsun. Bu yüzden önce bu komplekslerinin nedenini, kaynağını araştırmalısın. Mesela annen mi seni sürekli tenkit eder, beğenmezdi. Baban mı sende sürekli kusur bulurdu? Ya da bir arkadaşın mı? Bir düşün ve hatırlamaya çalış.
Çocukluk dönemine kadar uzan, hatıralarını canlandırmaya bak... Bu yanlış saplantılardan kurtulmak için nedenini bulmalısın. O zaman "İşte bu yüzden böyle düşünüyorum, çok saçma, ben her yönden sevilen, beğenilen biriyim" diyebilirsin. Eşinle ilgili kuşkuların ayrı bir konu... Yoksa eşin seni mutlu edemiyor mu? Sorun bu mu?