Baba dayağı ve terk edilmek beni yıktı

Sevgili ablacığım, ben 18 yaşında bir genç kızım. Ailem oldukça kalabalıktır. Pek çok da arkadaşım, dostum var.

Ama ben nedense son zamanlarda hiç kimseye tahammül edemez oldum. Küçük yaştan beri baba dayağı ile büyüdüm. Bilmem bu mu beni etkiledi; yoksa 1.5 yıl boyunca arkadaşlık ettiğim genç bana hiçbir şey söylemeden, haber bile vermeden bir başkasıyla evleniverdi, ondan mı?

Şu anda bir bunalım geçiriyorum. Çünkü hiç kimseyle konuşmak istemiyor, kimseyle görüşmüyorum. Hayattan hiç zevk almıyorum. Arkadaşlarımla dertleşmekten bile kaçıyorum. Onları rahatlıkla kırabiliyorum. Güzin Abla, lütfen bana yardım et. Kendimi çok kötü hissediyorum. İntihar etmekten korkuyorum. Bir tek sana derdimi açmak istedim; biliyorum beni dinleyeceksin...

RUMUZ: BUNALIMLI KIZ


Canım kızım, tabii ki baba dayağıyla büyümek sende inanılmaz etkiler bırakmıştır. Şu anda babanla ilişkilerin ne durumda anlatmamışsın, ama umarım artık bu dayak faslı bitmiştir. Yine de bir genç kız için, dünyada her şeyden çok güven duyması gereken kişiden, yani babasından sürekli dayak yemek; ruhsal travma yaratır. Üstelik 1.5 yıl boyunca birliktelik yaşadığın gencin ani evliliği seni bir o kadar sarsmış olmalı.

Bu genç yaşta böylesine bir bunalıma girmen, nedensiz değil tabii ki... Bu iki olay da senin dünyaya, insanlara karşı güvenini sarsmıştır. Ancak güçlü olmalısın kızım, hayatta önce kendine güvenmelisin. Hem insanlarla, hem de hayatla ömür boyu mücadele edebilmek için bu güce ihtiyacın var.

Asla ölümü düşünmemelisin. Ölüm bir kaçış gibi görünse de, düşün ki Allah intihar eden kullarını asla affetmez. Çünkü Yaratanın insanlara en büyük emaneti "bu candır". Bu bedene en iyi şekilde bakmak zorundasın. Hayat yolunda her ayağın tökezlediğinde, her zorlukta, her ihanette ölümü düşünse insan, bu dünyada kimse kalmazdı.

Baban, kendini güçsüz hissettikçe, sayılmadığını, sevilmediğini, işinde başarısız olduğunu gördükçe, kaba kuvvete başvurup, kendini ispata kalkışmış. Bunu böyle kabul etmelisin. O erkek arkadaşın ise, zayıf karakterli biriymiş. Belli ki, sana "Ben bir başkasını seviyorum, onunla evleneceğim" diyebilecek yürekliliği gösterememiş. Onu unut gitsin. Büyük ihtimalle aile baskısıyla evlendi. Onun gibi zorla evlendirilen pek çokları gibi mutsuz olacaktır. Ama onunla evlenseydin, sanırım sen de mutlu olamayacaktın.

İnsanları olduğu gibi kabul et, herkesin zayıflıkları ve kötü davranmak için acı nedenleri olduğunu düşün. Gerçek dostlarını kırmaktan kaçın. Eğer gerekiyorsa bir psikoloğun yardımını iste. Ama, asıl sen kendi kendini telkin ederek bu durumdan sıyrılacaksın. Gençliğin senin en büyük ilacındır, unutma.

Beni dinleyen yok

Sevgili Güzin Abla, öncelikle küçüğünden büyüğüne hepimize zaman ayırdığın için çok teşekkürler.

Ben Belçika’dan yazıyorum, 19 yaşındayım ve gerçekten bu günüme hep şükrediyorum. Her insan gibi ben de mutlu olmak için zor yollardan geçtim ve hálá da geçiyorum.

Her zaman pozitif düşündüm ve hep şükrettim. Mutluluğa giden yol hep zorluklardan geçer! Ama Allah öyle bir güç veriyor ki, önce isyan etsek, çaresiz kaldığımızı düşünsek de, zamanla bu zorlukları atlatabiliyoruz. Çevremdeki insanlar beni onlara hep pozitif enerji verdiğim, onları dinlediğim için seviyorlar, ama içimdekileri anlatayım, siz de beni dinleyin diyemiyorum onlara!

Ben mutluyken sevdiklerimin mutsuz olduğunu görmek bana da acı veriyor. İçim acıyor geçmişi düşününce; belki o kadar kötü değildi, ama normal bir çocuğun çocukluğu gibi geçmedi benimki. Zorluklarla büyümek; şu gurbet elde dünyaya gelip yaşamaya çalışmak, ölmek istediğin zaman ölememek gibi bir şey... Eğer mektubumu okursan, ne mutlu bana ki sesimi ablama duyurabilmişim.

RUMUZ: ŞİİRCİ KIZ


Sevgili kızım, gün geçmiyor ki, şu gurbetten bana acıklı bir mektup gelmesin. Belki aileleriniz biraz daha iyi koşullarda yaşayabilmek uğruna gurbete göçtüler; ama sanırım senin gibi pek çok genç insan, bu kültür çatışması içinde mutsuz ve karamsar oldu. Sen yine de pozitif düşünmeyi, benim gibi insanların dertlerini dinlemeyi, yardımcı olmayı, şükretmeyi öğrenmişsin. Ne mutlu sana. Zaten yaşamın amacı bu değil mi?

Dişlerim yüzünden gülmek bile istemiyorum

Sevgili ablacığım, benim sorunum dişlerimin çok bozuk olması. Ben 20 yaşındayım ve Yozgat’ta oturuyorum; buradaki diş doktorları hep kanca takmayı öneriyorlar. Bu öneriye hiç hoş bakmadığımdan dişlerimi bir türlü düzeltemiyorum.

Özellikle güldüğüm zaman insanların dişlerime bir garip bakmasından nefret ediyorum. Bu yüzden gülmek bile istemiyorum. Acaba bana önerebileceğiniz bir şey var mı? Çok zor durumdayım ve bu genç yaşta hayata küstüm.

RUMUZ: DİŞLERİM


Sevgili kızım, senin gibi gencecik bir insanın sırf dişleri biraz çarpık ya da bozuk diye hayata küsmesi çok acı. Hele tüm okurlarına hep gülücükler öneren biri için, "Gülmek bile istemiyorum" demen beni çok üzdü. Çünkü bir insana asıl güzellik katan onun gülüşüdür. Tatlı tebessümüdür, yüzünde güller açtıran gülücükleridir.

Böylesine bir aşağılık kompleksi edinmek için ne gibi bir ağız bozukluğun olabilir ki? Belki de biraz abartıyorsun... Ama sonuçta ortodonti, yani senin deyiminle dişlere kanca takmak da elbette bir çözüm. Üstelik bugün artık dişleri öyle güzel kaplıyorlar ki, mucizeler yaratılıyor. Ortodonti de çok ilerledi, artık şeffaf plastik teller takılıyor ve hiç belli olmuyor. Sana daha yakın olan Ankara’daki hastanelere başvurmalısın. Ya da bir süre için İstanbul’a gelebilirsin.
Yazarın Tüm Yazıları