Diyanet İşleri Başkanlığını gönülden kutlarım. Bugüne kadar ben de aynı konuda çırpınıp durdum; ailelere söz geçiremedim.
Bir yandan "Kızlarınızı, oğullarınızı zorla istemedikleri insanlarla evlendirmeyin; mutsuz olur, mutsuz ederler" diye uyarmaya çalıştım, bir yandan da "Sakın akraba evlilikleri yaptırmayın çocuklarınıza" diye yazdım durdum. Genellikle bu zorlama evlilikler zaten yakın akraba arasında gerçekleştiriliyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı çok yerinde bir kararla, bu tür zorlama evliliklerin dinimizce de kabul görmediği, bir insanı zorla istemediği biriyle evlendirmenin günah sayıldığı, nikáhın mutlaka karşılıklı istek ve rızayla gerçekleşebileceği yönünde bir fetva yayınlamaya hazırlanıyor. Ayrıca, bu şekilde yapılan evliliklerin insan haklarına aykırı olduğu da belirtiliyor.
Şükürler olsun; bu karar, belki de bundan sonra ailelerin aklını başına getirir. Ben bu konuda yıllardır, annemle birlikte çok çağrıda bulunmuştuk. Şu günlerde bile, birkaç okurum, "Neden akraba evliliklerine bu kadar karşı çıkıyorsunuz" diye sitemde bulunuyorlar. İşte, akraba evlilikleri de genellikle ailelerin zorlamasıyla, kızların ya da oğulların rızası olmadan yaptırılıyor. Sizlere bugün, neden akraba evliliklerine karşı olduğumu, LÖSEV’in başkanı Sayın Dr. Üstün Ezer’in önemli uyarılarını aktararak, göstermek istiyorum. Ve sözü değerli doktora bırakıyorum:
KABUS GÖRMEKTENSE UYANIK YAT
Evlenen eşler arasında kan bağı bulunmasına yani aynı yakın atadan gelmelerine akraba evliliği denir. Akraba evliliği tanımına, kardeş çocukları, kuzen, yeğen çocukları, dedelerinin ya da büyükannelerinin kardeş çocuklarının evlenmeleri girmektedir. Bebeklerin tüm özellikleri hem annesinden hem de babasından gelen ve adına gen denilen kalıtım taşıyıcısı ile geçerler çocuklara genlerle kalıtsal özelliklerin geçişleri ya, baskın dominant olabilirler. Örneğin; siyah saç rengi,sarı saça göre baskındır. Ya da çekinik resesiv olabilirler. Örneğin; hem annesinde hem de babasında çekinik kalmış sarı saç rengi geni çocukta ortaya çıkabilir.
DOĞUŞTAN KALITSAL HASTALIK
Anne ve babasının hastalığı taşıması halinde çocuğuna daha anne karnında iken geçen hastalıklar, demektir. Doğuştan gelen hastalıklar çocuklara çocuğun, saçının siyah ya da sarı; gözünün kahve veya yeşil olması gibi; anne ve babasından çocuklarına doğrudan geçebilir.
Hastalık Taşıyıcısı kendisi hasta olmadığı halde gizli olarak o hastalık genini taşıyan ve çocuğuna da ileten kişidir. İki taşıyıcının evlenmesi durumunda etkisiz iki gen yan yana gelerek anne karnındaki bebekte etkili olur ve çocuk hasta doğar. Taşıyıcı anne ve taşıyıcı babadan doğacak çocuklardan biri hastalıklı, ikisi taşıyıcı ve sadece biri sağlıklı olabilir.
Sülalesinde bir tane bile kalıtsal hastalığı olan herkes bu hastalığı taşıyabilir: Örneğin kalıtsal kan hastalıkları.
TALASEMİ HASTALIĞI (AKDENİZ HASTALIĞI)
Kemik iliği hatalı kan yaptığı için bu hastalıkta kişide ömür boyu kansızlık görülür. Hemofili hastalığında; Kan pıhtılaşma bozukluğu olur. Hastaların bir yeri kesildiğinde uzun süre kanaması durmaz. Orak hücreli anemi; Alyuvarlar orak şeklinde yapıldığı için ömür boyu kansızlık görülür.
Lösemiye yol açan down sendromu, ataxi telenjektazi, fanconi anemisi gibi hastalıklar, akraba evlilikleri sonucu görülür. Bunlarda da, doğumdan sonraki yıllarda lösemi hastalığı görülme oranı çok yüksektir. Birçok kalıtsal kan hastalığının taşıyıcısı çok basit bir kan testi ile tespit edilebilir. Bunun için önce bir doktora başvurmalı; aile soyağacınızı çıkartmalısınız. Taşıyıcı iseniz korkmanız gerekmez ama evleneceğiniz kişinin taşıyıcı olup olmadığını bilmek zorundasınız.
Dr.Üstün Ezer
LÖSEV ( Lösemili Çocuklar Vakfı )
1Tel : +90 312 4470660
www.losev.org.tr - losev@losev.org.tr
İki taşıyıcı evlenir mi
Hem kadın hem de erkek aynı hastalığı taşıyorlarsa evlilik öncesi test yaptırmadan evlenmeleri sakıncalıdır. Akraba evliliklerinden doğan 100 bebekten dokuzu hasta veya özürlü doğmaktadır. Zeka geriliği, ortopedik özürlülük, metabolizma hastalıkları, sağır-dilsiz özürlülüğü, görme engelleri, kan hastalıkları.
Hep akraba evliliği nedeniyle doğuştan itibaren görülüyor ve ömür boyu düzelmiyor. Aile ve devlet bu işe çok fazla para harcıyor. Diyarbakır ilinde yapılan bir araştırmada, akraba evliliklerinin oranı yüzde 42 olarak bulunmuştur. Diğer illerimizde Türkiye ortalaması yüzde 14’tür.
Bu uyarılarımızdan önce akrabası ile evlenmiş olanlar hamile kalmadan ve çocuk doğurmadan önce mutlaka doktora başvurmalıdırlar. Akraba evliliği yapan ve hasta çocuğu olan anne babalar bugün pişmanlıklarını dile getiriyorlar.
"Büyüklerimiz karar verdiler bize sormadan evlendirdiler. Şimdiki aklım olsa asla evlenmezdim" diyorlar.
Sakat olarak dünyaya gelen çocuklar ise; "Doğacak çocuklarınızı neden düşünmediniz; benim ne günahım vardı?" diye anne ve babalarına üzüntülerini dile getiriyorlar...