Merhaba Güzin Abla, ben 18 yaşında bir genç kızım. Sevgilim ise benden 15 yaş büyük ve maalesef evli. Evli olduğunu en başından biliyordum, buna rağmen kopamadım, uzak duramadım kendisinden.
Onu çok seviyorum, o da beni seviyor, bundan eminim. Zaten daha önce bir kez boşanmaya kalkmış, fakat sonra davayı geri çekmiş.
İki çocuğu var. Çocukları olduğu için evliliğini bitiremediğini söylüyor.
Geçenlerde eşi de beni öğrendi.
Mesajlarımızı görmüş. Onları okuduktan sonra bana mesajlar attı, ailemi bulup beni rezil edeceğini söyledi.
Yaptığımın yanlış olduğunu da, sevgilimle bir geleceğimizin olmadığını da biliyorum.
Ama onu çok seviyorum, ayrılmak istemiyorum. Görüşmediğimizde inan çok özlüyorum.
Ne yapmam gerekiyor ablacım? Büyük bir çıkmazdayım...
Merhaba Güzin Abla, derdimi kimseye anlatamıyorum, çok çaresizim... Ben sevgisiz büyüyen bir kızım.
Genç kızlık dönemini çoktan geçtim. 32 yaşındayım, birini sevdim, hem de canımdan çok, hâlâ da seviyorum ama beraber olmamız imkansız.
Çünkü o evli...
Bu konuya tepkinizin ne olduğunu biliyorum, okuyan herkes de kötü düşünecek ama asla ona “eşinden ayrıl” demedim, ki ayrılması imkansız bunu da biliyorum...
Ben ailemden hiç sevgi görmedim. Babam tarafından hep şiddet gördüm. Bunlar yaptığım hatanın mazereti mi? Tabii ki değil ama sevgiye aç büyüdüm.
Azıcık sevgi ve ilgi görünce hata yaptım. İlk defa bir erkek saçımı okşadı, bana değerli olduğumu hissettirdi.
Biri tarafından sevilmek çok güzel bir duygu.
Merhaba Güzin Abla, ben işinde gücünde, 37 yaşında, 10 yıllık evli biriyim. Benim sana danışmak istediğim soru şu: Günümüzün koşullarında evli olup da huzuru bulan kimse var mı acaba? Varsa da nasıl mutlu ve huzurlu oluyorlar? Ben şahsen bunu beceremiyorum. Burada eşimi şikâyet etmek istemiyorum. Çünkü hata bende mi onda mı anlayamıyorum. Onunla da konuşamıyorum.
Konuşamam da çünkü kafa yapılarımız çok farklı olduğu için birbirimizi anlamıyoruz. Boş yere birbirimizi kırıyoruz. Sorunların üstü örtülü kala kala gidiyor ama bu arada olan da benim ruh sağlığıma oluyor.
İnsanların kafa yapısı uymuyor diye illa ki ayrılsınlar mı? Evlenmeden önce iyi anlaşan insanlar evlendikten sonra neden bu hallere geliyor? Toplumumuzda genel bir sorun bu galiba.
Dertleşebilecek birini bulsam, içimdekileri döksem yazsam, o zaman anlayacağım her şeyi. Ama kime? Eş, dost, akraba, çevre, statü vs gereği insan açılamıyor herkese. Ben rahatlamak için ne yapacağım?
◊ Rumuz: Kim var
YANIT
Sevgili oğlum kim derdimi dinler diyorsun da, işte ben varım... Yıllardır sizin dertleriniz için buradayım. Bazen çözüm bulamayıp da çok üzüldüğüm sorunlar oluyor elbette. Ama genellikle insanlara yardım etmek için çırpınıyorum.
Merhaba Güzin Abla. Ben 19 yaşında bir kadınım.
Eşimse 30 yaşında ve benden önce bir evlilik yapıp ayrılmış, bir de çocuğu var. Beni evlenmeye ikna etmek için çok uğraşmıştı. Ailem yaşım nedeniyle başta karşı çıksa da sonunda ikna oldu.
2 yıla yakındır evliyiz. Bugüne kadar eşimin bana hiçbir yanlışını görmedim.
Fakat birkaç gece önce erken uyumak istediğimi söyleyip yatak odasına gittim. Uykum kaçıp da yeniden salona döndüğümde eşim tedirgin oldu, “Sen yatmayacak mıydın?” diye sordu.
“Yok” dedim, yanına oturdum. Telefonu elindeydi ama açmadı, elinden de bırakmadı.
Sonra benden bir şeyler istedi, mutfağa gittim. Döndüğüm sırada telefonu çaldı. Bir bahaneyle beni tekrar mutfağa gönderdi.
Aniden arkamı döndüğümde telefonunu karıştırdığını fark ettim. Telefonu çekip aldığımda, sosyal video paylaşımlı bir uygulama indirdiğini, sonra da sildiğini gördüm.
Nedenini sordum, erkek arkadaşlarının bir video attığını, ona bakmak istediğini söyledi.
Sevgili Güzin Abla, 32 yaşında muhasebecilik yapan bir gencim... Üniversite yıllarımda flört ettiğim kız arkadaşım vardı. Okulum bittikten sonra sevdiğim kızı almak niyetindeydim. Ancak bir yaz tatilinde sevdiğim kızdan haber alamadım.
Sonunda nişanlandığını ardından apar topar evlendi. Bu olaydan yaklaşık 6 ay sonra yabancı bir numaradan arandım, karşımdaki sesin sevdiğim kız olduğunu anladım. İşyerime gelip beni ziyaret etmek istiyordu. Sadece 3 ay evli kaldığını çok pişman olduğunu söyledi.
Olay yeni olduğu için hazmedemedim, bir erkek olarak çok ağrıma gitmişti terk edilmek... 1 ay kadar görüştükten sonra, bir daha beni aramamasını söyledim.
Yaklaşık 6 ay sonra başkasıyla evlendiğini duydum. Sevdiğim kadın hiç zaman kaybetmeden ikinci kez evlenmişti... Bu olaydan sonra yurtdışına yerleşmeye karar verdim.
Onu görmeyince unutacağımı düşündüm ama olmadı. Dayanamayıp 8 ay sonra geri döndüm ama ona çok kızgındım. Yeniden dostça görüşmeye başladık. O, ikinci evliliğinde de mutsuzdu. Evliliklerinde aldatma ve şiddet de vardı...
Evliliğinin 5’inci yılında 1 çocuğu oldu. Bu süre içinde onunla ara ara görüşüyorduk. Bu arada onun elini dahi tutmadım. 10 yıl geçti ve ben hiç evlenmedim, hep umutla bekledim.
Bir arkadaşımın düğününde onu yine gördüm. Yüz yüze görüşmeye karar verdik. Artık dayanamadığını, boşanacağını söyledi. “Nasılsa artık sen de yoksun, beni bu halimle kabullenemezsin, bu da benim kaderim” diyerek ağladı. Ben de meşru bir şekilde ayrılırsa onu kabulleneceğimi söyledim. Çok sevindi... Ben de “evet, ama bu iş bitmeden görüşmeyelim” dedim.
Sevgili Güzin Abla, ben 36 yaşında, eğitimli ve çalışan bir kadınım.
Eşim çalışmıyor.
Ailem bir süre önce kardeşler arasında miras paylaşımı yaptı. Mirasın neredeyse tamamını da erkek kardeşimize bırakmak istediler. Biz iki kız kardeş olarak, biraz gönül kırıklığıyla da olsa “Miras istemiyoruz, erkek kardeşimize kalsın” diye imza attık. İkimize paylaşmamız için sadece ufak bir arsa bırakıldı.
Eşim bunu kabul ettiğimi, imza attığımı bilmiyordu, yeni öğrendi. O andan itibaren aramızda sorunlar başladı. İşin içine kayınpederim de girdi ve “Senin ailen sana ne veriyorsa, ben de size o kadar vereceğim” dedi.
Biz eşimle kayınpederimin evinde oturuyoruz. Ama bu olaylar üzerine evimizi satılığa çıkardı, “Siz de kiraya çıkarsınız artık” diyor. Oysa şu ana kadar ne kadar iyi bir gelindim, saygılı, onları çok seven, hep destek olan...
Şimdi sana soruyorum ablacım, kendi ailemle aramdaki miras olayına eşimin ve ailesinin karışması ne kadar doğru?
Ben 4 yıllık evliyim, bir çocuğumuz var. Evi ben geçindiriyorum, eşimin düzenli bir işi bile yok.
Sevgili Güzin abla, öncelikle sessiz kulların sesi olduğun için sana binlerce kez teşekkür ederiz. Ben, bir televizyon programında “Sokak hayvanları barınaklara kapatılmalı” tartışmasına denk geldim, bunu şiddetle kınıyorum.
Türkiye’de 2004 yılında Hayvan Haklarını Koruma Yasası çıkarıldı. Bazı eksikleri olmasına rağmen çığır açacak bir gelişmeydi.
Aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’ye tavsiye ettiği “hayvan popülasyonunu kontrol altına alacak” bir projeyi kapsıyordu: Kısırlaştırma önemliydi...
Ancak uygulamada çok büyük sorunlar yaşandı. Kısırlaştırma bahanesi ile hayvanların zulme maruz kaldıklarına, ormanların ücra köşelerine atıldıklarına şahit olduk.
Hatta o kadar ileri gidildi ki, yavrular ve emziren anneler bile buralara bırakıldı.
Konuyla ilgilenen belediye çalışanlarının çoğu hiç istemedikleri bir işi yapıyorlardı. Çoğu hayvan sevmeyen kişilerdi. Dolayısıyla hayvanlardan kurtulmak istediler, yok etmek istediler, sonunda mesele tamamen hayvan zulmüne dönüştü. Zaten bu iş gönül işidir, gönüllü işidir, ücret karşılığı yapılamaz.
Türkiye genelinde veteriner hekimlerin bağlı bulunduğu 56 oda, 22 bin üye, 5 bin klinik varken, kısırlaştırma konusu bu kadar zor olmamalıydı. Bilinçsizce yapılan uygulamaların faturasını masum canlar ödememeliydi.
Merhaba Güzin Abla, 26 yaşında genç bir delikanlıyım. Benim hikayem 15 yaşındayken başladı.
Çok yakın arkadaşım babasının tayini nedeniyle, ailesiyle farklı bir şehre taşınmak zorunda kaldı. Arkadaşımla görüşmeye devam ediyorduk. Orada farklı bir okula gitti. Ben de arkadaşımın sınıfından bir kıza âşık oldum.
Sosyal medya aracılığı ile tanıştık ve sevgili olduk. İlişkimiz 3 yıl sürdü. Yüz yüze hiç görüşmedik ama birbirimizi çok sevdik. Hayat işte, bir şekilde ayrıldık. Kız arkadaşım zor dönemler geçirmişti, yanında olamadım hiçbir zaman. Uzaktan beraberlik olmuyordu.
Ben onu hâlâ internetten takip ediyorum. Nişanlanmıştı ve 1.5 yıl önce evlendi. Mutlu bir evliliği de var ama benim aklımdan hiç çıkmıyor. Bahsettiğim yakın arkadaşım iş için tekrar benim bulunduğum şehre taşındı.
2 ay önce de sevdiğim kadın, eşi ile birlikte bulunduğumuz şehre tatile geldi.
Arkadaşımın da aralarında olduğu, bulundukları sahile gittim, orada gördüm onları.
Kalabalık bir ortam içinde muhabbet ediyor, eğleniyorlardı.