Paylaş
Sevgili Güzin abla, öncelikle sessiz kulların sesi olduğun için sana binlerce kez teşekkür ederiz. Ben, bir televizyon programında “Sokak hayvanları barınaklara kapatılmalı” tartışmasına denk geldim, bunu şiddetle kınıyorum.
Türkiye’de 2004 yılında Hayvan Haklarını Koruma Yasası çıkarıldı. Bazı eksikleri olmasına rağmen çığır açacak bir gelişmeydi.
Aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’ye tavsiye ettiği “hayvan popülasyonunu kontrol altına alacak” bir projeyi kapsıyordu: Kısırlaştırma önemliydi...
Ancak uygulamada çok büyük sorunlar yaşandı. Kısırlaştırma bahanesi ile hayvanların zulme maruz kaldıklarına, ormanların ücra köşelerine atıldıklarına şahit olduk.
Hatta o kadar ileri gidildi ki, yavrular ve emziren anneler bile buralara bırakıldı.
Konuyla ilgilenen belediye çalışanlarının çoğu hiç istemedikleri bir işi yapıyorlardı. Çoğu hayvan sevmeyen kişilerdi. Dolayısıyla hayvanlardan kurtulmak istediler, yok etmek istediler, sonunda mesele tamamen hayvan zulmüne dönüştü. Zaten bu iş gönül işidir, gönüllü işidir, ücret karşılığı yapılamaz.
Türkiye genelinde veteriner hekimlerin bağlı bulunduğu 56 oda, 22 bin üye, 5 bin klinik varken, kısırlaştırma konusu bu kadar zor olmamalıydı. Bilinçsizce yapılan uygulamaların faturasını masum canlar ödememeliydi.
Barınak hücreleri onların yaşam alanları değildir. Üst üste soğuk hücrelere kapatılarak hayvanların düzgün şekilde bakılacaklarını ümit etmek yanlıştır...
Merhamet ve doğru projelerle devletimiz bu durumun üstesinden gelecektir. El birliği ile bu konuyu gündeme getirmeliyiz.
Sizden de destek bekliyoruz.
◊ Zuhal Ardahanlı / Ankara Çayyolu Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği İstanbul Temsilcisi
YANIT
Sevgili Zuhal Hanım, ne yazık ki pek çok insan sokak hayvanlarının barınaklara kapatılmasını istiyor. İyi niyetli olanlar, hayvanların oralarda karınlarının doyacağını, hastalandıklarında tedavi edileceklerini, iyi bakılacaklarını düşünüyor.
Oysa ömürlerinde bir kez bir barınağa gitselerdi, bunu akıllarından bile geçirmezlerdi.
Ben İstanbul dışında barınağa gitmedim, ama bana gelen fotoğraflardan, gönüllülerin yakınmalarından biliyorum.
Barınaklar maalesef birer ölüm kampı olmaktan öteye gitmiyor. Orada hayvanlar yeteri kadar beslenmiyor, tedavi edilmiyor. En önemlisi sevgiden mahrum kalıyor.Yetkililere sesleniyorum: Sokak hayvanlarını barınaklara ya da son zamanlarda yapıldığı gibi ormanlara atmak çözüm değil.
Bu onları ölüme mahkum etmektir. Onları kısırlaştırıp, aşılayıp, doğal ortamlarında bırakmak, onlara bakan gönüllülere destek olmak en doğrusudur.
Bazı istisnai olaylar nedeniyle tüm hayvanları suçlamak, onların hepsini birden mahkum etmek vicdana sığmaz.
Elinde bıçakla 11 kişiye saldıran, ölümcül şekilde yaralayan bir cani yüzünden tüm insanları suçlamaktan farksızdır bu düşünce!
Paylaş