32 yaşında ve hâlâ bakire olmak normal mi

Bu yazının fazla cüretkâr olduğunun ve bazılarınızın tepkisini çekeceğinin farkındayım.

Haberin Devamı

Ama aslında kadının cinsellik gerçeğini o kadar açık ve samimi bir şekilde anlatıyor ki... Hem de kendinden örnek vererek...
Bu hanımın mektubunda, kadınlar üzerinde yıllardır süren baskının nasıl da doğaya aykırı ve zulüm olduğunu görebiliyorsunuz...

Kadının sürekli kendini bastırması işkencedir

Merhaba Güzin Hanım, 32 yaşında ve “hâlâ bakire” olduğunu söyleyen hanım okurunuz için bir şeyler söylemek istiyorum müsaadenizle...
Bakın ben 40’lı yaşlarda, çocuk sahibi, evliliği de, sevgililiği de, “yatak arkadaşlığı”nı da tatmış biriyim. Bundan asla pişmanlık duymadım, duymuyorum.
Biz kadınları pişmanlık duygularına iten sebep, ataerkil sistem ve maalesef bu sisteme bilerek ya da bilmeyerek uyan hanımlardır.
Erkekler doğal yetiştirilir. Serbesttirler. İstekleri de çok doğaldır.
Biz kadınlar da erkeklerden farklı değiliz. Zaten farklı olsaydık, doğa düzeninde terslik olurdu. Bu da mümkün olmayacağına göre geriye ne kalıyor? Baskılar... Bekâret baskıları, tabular, “evlenmeden olmaz” zorlamaları...
Şimdi evlilik baskısı geçti, bu sefer de “sevmeden olmaz” baskısı başladı. Bu doğal değil, düpedüz şartlandırılmadır.
Kız çocukları sürekli sakınılarak yetiştirilir ve fizyolojik ihtiyaç olan seks “günah” gösterilir. Dünyanın en medeni sayılan yerlerinde bile hâkim anlayış bu.
Fizyolojik ihtiyaç olan cinsel ilişkiye yönelen kadın hemen damgayı yer, her yerde.
Öyle ki seks yaşamış kadınlara aşk da yakıştırılmaz. Ya seks yapan ahlaksız kadınsındır ya da sevgi dolu masum “kutsal bakire”.
Allah aşkına ne zaman bitirilecek bu çile? Bu anlayışın bitmesi için kadınlar ne zaman uyanacaklar?
Kadınların tek farkı, seçici olmaları. Erkek daha az kriterle sevişmeye yönelir ama kadının kriterleri, beğenme eşiği daha yüksektir.
Kadının seksi istemesi için illa ki adama yüksek bağlılık, aşk hissetmesi gerekmez.

Haberin Devamı

NİYE BU EZİYET?

Doğal güdüler erkek için “doğal”, bizim için “pişmanlık verici” diye tanımlanıyor. Ondan sonra da gelsin hüsranlar, kadınlığını tadamamış, gergin, fizyolojik açıdan aç bedenler... 
Vücudunuz iyi beslenemezse hayatı güzel görebilir misiniz? Ruhunuz rahat olabilir mi? Bu da aynı hesap. Cinsellik büyük bir içgüdüdür ve düşünülenin aksine kadınlar için de çok önemlidir.
Sevgi güzel bir duygu, ancak herkesle sevgi ilişkisi kurulamaz. Yıllar geçse de size uygun birini bulamayabilirsiniz.
Ancak sağlıklı bir beden sürekli cinsel hormonlar salgılar. Bunu tatmin etmek elzemdir.
Kadının sürekli kendini bastırması işkencedir. Bu işkenceyi ortaya çıkaran, binlerce yılın erkek egemen düzenidir. Çünkü işlerine gelir.
Bazı kadınları “yatılacak”, bazılarını da “kutsal anne” diye sınıflandırmak için. En acısı da bu düşünceyi kadınların da desteklemesi...
Bir kadın fizyolojik ihtiyacı için her önüne gelenle yatmaz zaten. Hoşuna gidenle, güvendiği kişiyle yatar.
Hep söylenir ya “Önüne gelenle mi yatacaksın yani?” diye. Parayla iş yapmıyorsa bu kadın ya da ruhen hasta değilse, zaten doğal olarak kendine bir sınır çeker. Ama bu sınır asla tabular ve baskıyla olmaz. Bunu kendi yaratır.
Erkekler doğal yaşarken kadına niye bu eziyet?
Ayrıca erkekler bu işi uzaylılarla yapmıyor. Yine kadınlarla yapıyorlar. Ama kadın gizlemek zorunda, damga yememek için!

Haberin Devamı

EVLENMEYECEKSE EVLENMESİN

Kadın, küçüklükten beri duyduğu sözlerle hayatına giren tüm erkekleri illa “sevmek” zorunda.
Zorunda kelimesini kullanıyorum, zira çoğu kadın aslında hiç de sevemeyeceği erkekleri sırf cinsellik yaşadı diye sevmek zorunda hissediyor. Bu aşılanmış bize, öğretilmiş...
Bu tip öğretileri ben de çok gençken benimsemiştim ama sorgulayarak aştım.
Bu sorgulama ve aşma, genelde 30’lardan sonra oluyor kadınlarda. Ama bu yaşa kadar sıkmışsan kendini, yazık etmişsin demektir. Basbayağı tabular yüzünden bir geç kalmışlık var bu durumda da.
Bakın Batı bunu aştı. Tabii her bölge bir değil ama oradaki kadın cinselliğinin farkında.
Seks önemli ve gereklidir. Kadın-erkek hepimiz için... Tüm canlılar için...
Bizim kadınlarımız, “Cinselliği yaşarsak, bizimle evlenmezler” çekincesindeler. Bırakın, sırf onunla cinsellik yaşadınız diye evlenmeyeceklerse evlenmesinler.
Sizi aşağılıyorlarsa, kendilerini aşağılamış oluyorlar aslında.
Her kadın bu bilince vakıf olsa, erkeklerin bu ikiyüzlü binlerce yıllık kuralları tarihe gömülür. Aşk da, sevgi de, seks beraberliği de yalansız, dürüstçe, yerli yerinde yaşanır.
Ama hâlâ dünyadaki kadın çoğunluğu bu durumu aşamadı ne yazık ki...
- Rumuz: Solmaz

Yazarın Tüm Yazıları