Geçen hafta Hürriyet’in 3’üncü sayfasında yine kanımı donduran bir haber vardı. "Görüntüleri cep telefonuna çektiler" başlıklı haberde, inanılmaz bir öykü anlatılıyordu.
Antalya’da 15 yaşındaki lise öğrencisi gençler, aralarından birine gönlünü kaptırmış ve kendisininki gibi masum bir sevgiyle sevildiğine inanan 13 yaşındaki bir kız çocuğuna şantaj yapıp, sırayla tecavüz etmişler. Kızı o gençle öpüşürken cep telefonuyla görüntüleyip, şantaj yapmışlar. Bununla da yetinmemiş, küçük kıza tecavüz ederlerken de fotoğraflarını çekmişler. Kızcağız ailesinin korkusundan bu tecavüzlere boyun eğmiş. Neyse ki sonunda annesi her şeyi öğrenip polise başvurmuş.
Gençler tutuklanmış. Ama işin en acı tarafı bu gençler adliyeye sevkedilmiş, ama tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. AB uyumu gereği değiştirilen Yeni Ceza Yasası’nın bir cilvesi olsa gerek...
Bütün bunlar bir film öyküsü bile olsa "pes artık" dersiniz eminim. Nereden tutarsanız tutun, bu akıl almaz bir komplo... Önceden planlanmış, hazırlanmış, programlanmış çünkü... Affedilecek yanı yok. Hani bir anlık heyecana kapıldılar filan diyemezsiniz. Bu kadar küçük yaştaki bu gençleri bu ahlaksızlığa iten ne olabilir? Buna da liselerde görülen şiddet olaylarının bir başka tezahürü mü demeliyiz?
Kızcağız, sahilde sevdiği delikanlı ile el ele masumane bir akşamüzeri gezintisi yapacağını hayal ederken, bir komploya kurban gitmiş. Ama yasalar gereği tecavüzcüleri tutuklanamıyor.
Belki bazılarınız hatırlarlar; bundan iki yıl kadar önce köşemde "Hatasız Kul olmaz" rumuzlu bir genç hanımın öyküsüne yer vermiştim. Buradaki genç kadın evli ve çocuklu biriydi. Eşi uzun seyahatlere çıktığı için ona bir bilgisayar almış, o da internetten biriyle tanışmış, onunla sohbet etmeye başlamıştı. Sonunda adamla buluşmayı kabul etmişti. Adam nasıl olduysa güvenini kazanmış, evine gelmeye razı etmişti. Ve kadın, o eve girdikten sonra arka odalardan çıkan 6 kişinin birden tecavüzüne uğramıştı. Üstelik bu iğrenç olayı hem fotoğraf makinesiyle hem de videoyla tespit etmişlerdi. Kadıncağız çaresiz, bu korkunç şantaja boyun eğmek zorunda kalmış, adamlar her çağırdığında o eve gidip, onların her istediklerini yapmaktan başka çare bulamamıştı. Perişan bir halde yardım istiyordu.
Yazı köşemde yayınlandıktan kısa bir süre sonra, emniyet müdürlüğünden dedektifler evime kadar gelip, kadının adresini bulmaya çalışmışlardı. Çünkü bu bir suç duyurusu sayılıyordu. O sırada, o genç emniyet mensuplarının, kadına yardımcı olmak için nasıl çırpındıklarını ve o adamları bulmayı nasıl gönülden istediklerini hatırlıyorum da... Şimdi bu gibi olaylarda suçluları salıvermekten kimbilir nasıl üzüntü duyuyorlardır diye düşünüyorum. Polisimizin elinin kolunun bağlandığının çok belirgin bir örneği bu... Bu hafta polis bayramını kutladık da...
Sevdiğim beni istemiyor kötü yola sürükleniyorum
Sevgili Güzin Abla. Herkese cevap yazıyorsun, bir kerecik de bana cevap yaz ne olursun! Köşeni her gün gazetede okuyorum, ama kendi yazımı hiç göremiyorum. Benim sorunum sevdiğim insanı unutamamak. 4 sene kadar duygusal anlamda yakınlaşmamız oldu. O kadar bağlanmışım ki acısından kurtulmak mümkün değil.
Bir ara ben gerçekten zor bir dönemden geçtim. Bu dönemde bir süreliğine ayrılmak istedim ve ayrıldık. Sonra her şey yoluna girdiği zaman onu aradığımda beni artık istemediğini söyledi. Yıkıldım, ama kendimi toplamak zorundaydım. Zorla güzellik olmayacağını bildiğim için de onu unutmaya karar verdim. Başkalarına yaklaşmaya başladım. Beni seven çok insan oldu, ama ben onları sevemedim. O benim hayatımın eşiymiş de benim haberim yokmuş. Ne yaparsam yapayım geçmişi unutmak gerçekten çok zor.
Şu an umutsuz ve mutsuz bir gencim. Kendimi fazlasıyla bıraktım. Onun sevgisi miydi beni ayakta tutan bilmiyorum, ama hayatım boyunca yapmadığım işleri yapmaya başladım. Ben, ben değilim artık! Her geçen gün kötü yola doğru ilerliyorum. Şu an yakın olduğum birisi var, ama onu da sevemiyorum. Bana yol göster lütfen! Ne yapabilirim de silebilirim geçmişimi. Yolumu gerçekten şaşırdım!
RUMUZ: HEYECAN
Demek ki sen ayrılmak istedikten sonra o da kötü günler geçirmiş. Sana çok kırılmış olabilir. Belki bu ayrılığı o da kolay kolay atlatamamıştır. Tam seni unutmuş, sensizliğe alışmışken, sen yeniden ortaya çıkıp barışmak istemişsin. Belki o da bu arada hayatına yeniden çekidüzen vermiştir. Belki yeni bir sevdiği vardır, kim bilir? Artık onu unutmak zorundasın.
İstenmeyince, onu daha çok kafana takmış olabilirsin. Böyle kendimi dağıtacağım, kötü yola sürükleniyorum gibi sözlerin şaşırtıcı... Bu kadar mı zayıf karakterli, zayıf yapılı bir insansın? Bir hayal kırıklığı senin yolunu şaşırtacaksa, hayatta karşılaşacağın birçok zorlukla nasıl başa çıkacaksın? Kendini toparlamak zorundasın. Seni sevenleri üzmeye hakkın var mı?
Anadolu yakasında da kermes mekanı var mı
Merhaba Güzin abla, ben bir yardım derneğinde gönüllü olarak çalışıyorum. Anadolu yakasında kermes yapabileceğimiz bir yer arıyoruz. Sizin belki bir mekan öneriniz olur diye düşündüm, bana köşenizde bir cevap yazarsanız sevineceğim.
RUMUZ: MERAL
Geçtiğimiz yıllarda Özgürlük Parkı’nda kermesler düzenleniyordu. Bunu Kadıköy Belediyesi’nden öğrenebilirsiniz (Tel: 0216 414 38 00). Ayrıca, Semiha Şakir İlköğretim Okulu (Tel: 0216 350 09 51) ve Kalamış İlköğretim Okulu (Tel: 0216 337 08 11 - Salı günü okul aile birliğine başvurulacak) sanırım sizlere yardımcı olabilecektir.