Paylaş
Tiyatronun bir ihtiyaç olduğunu da vurgulayan başarılı oyuncu, “Tiyatrolar, daha fazla insana ulaşabilmek için İstanbul’daki fiyatların daha altına Anadolu turnelerinde oynuyorlar, bu özveri tiyatrolar ve oyuncular tarafından sağlanırken seyircinin de bir adım atması gerekiyor” dedi.
Tiyatro Lotus’un ‘Bir Alzheimer’ın Anıları’ adlı tiyatro oyunu, Lemur Company işbirliği ile Podyum Sanat Mahal’de Bursalılarla buluştu. Başarılı tiyatrocu Mustafa Kırantepe’nin tek kişilik oyunu, dünyamızın gerçekliğini önümüze serdi. Bir tiyatro oyuncusunun, oyuna çıkmadan önce aldığı şok haberin de etkisiyle kendi hikayesini seyirciyle paylaşmasını konu edinen oyun, büyük beğeni topladı. Oyun sonunda Kırantepe uzun süre ayakta ayakta alkışlandı.
İNSANIN KENDİ GERÇEĞİ
Tiyatronun yanı sıra televizyon dünyasının da usta isimlerinden biri olan Mustafa Kırantepe, oyunu aktarırken, günümüz tiyatrosuna dair de düşüncelerini paylaştı. David People Podyum Park’da sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Mustafa Kırantepe, oyuna ve günümüz tiyatrosuna dair önemli tespitlerde bulundu. Kırantepe, oyunun, seyircinin kendi gerçeklerine de işaret ettiğine vurgu yaparak, “Oyun, 40 yaşındaki bir oyuncunun, sahne üzerinde seyirciyle karşılaşmadan bir saat önce kendi hayatını alt üst edecek aldığı bir haberi paylaşması üzerine kurulu. Aslında 40 sene boyunca yaşadığı hayatın kendi hayatı olmadığı gerçekliğiyle yüzleşmesi. Kendine anlatılan başka bir kurmaca hayatla yüzleşmesini anlatıyor” dedi.
‘SEYİRCİ ÖZDEŞLİK KURUYOR’
Oyundaki karakterin sürekli olarak çocukluğundaki hikayelere döndüğüne işaret eden başarılı oyuncu, “Oyun seyirciyi kendi içinde de bir yolculuğa çıkarıyor. Birçok yaftalamamız, etiket yapıştırmamız vardır, çocukluğumuzdan beri gelir ötekileştirme durumu, karşıdaki insana bizim gibi değil deme hali. Seyirci seyrettiğinde ‘evet bunu ben de yaşamıştım, ben de çevremdeki büyükler tarafından karşımdaki insanı ötekileştirmişim’ gerçekliğiyle yüz yüze kalıyor. Finalinde de çocukken ne kadar safmışız diye düşünürken, esasında saf olmadığımız bir hayatı yaşadığımızı, o saflığımızın elimizden büyüklerin tarafından alındığı gerçekliğiyle yüzleşiyoruz. Seyirci de tamamen bununla özdeşlik kuruyor” diye konuştu.
ETKİLEYİ OYUN
3 Eylül’de Bozcaada Tiyatro Festivali’nde ilk olarak sergilenen ve daha sonrasında İstanbul’da gösterimi yapılan oyun, turne ayağının da ilk heyecanını Bursa’da yaşadı. Turne kapsamında 5 ayrı noktada oynanacak olan oyun, üçüncü gösteriminde Bursalılarla buluştu. Oyun turne kapsamında İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Akdeniz ve Almanya’da da sahnelenecek.
Bu kapsamda seyirci ile olan etkileşime de değinen Kırantepe, “Oyunu seyrederken izleyici hiç çıt çıkarmadan seyrediyor, komik anlarda bile kendisini salıp kahkaha atamıyor çünkü her seferinde başka bir tokat yiyor yüzüne. İzledikten sonra da seyirci donuk kaldı, bitti mi oyun, nasıl bitti gerçekliğine maruz kalıyor. Sonrasında konuştuğumuzda nasıl bir şey seyrettik şokuyla karşılaşıyorum seyirciler tarafından. Bir anlatının esasında omuzlarında ağır bir yük bırakması gerçekliğiyle karşılaşıyor” ifadelerini kullandı.
‘TİYATRO ÖZVERİ İSTİYOR’
Günümüz tiyatrosunun özverilerde bulunduğunun altını çizen Kırantepe, tiyatronun bir ihtiyaç halini alması gerektiğini söyledi.
“İnsanların, tiyatronun bir ihtiyaç olduğunun farkına varması gerekiyor” ifadelerini kullanan Kırantepe, şöyle devam etti; “Almanya’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk olarak opera ve tiyatro salonları onarıldı. Çünkü sanat insanların sosyalleşmeleri için bir ihtiyaç. Tabii ki yaşam koşullarından dolayı insanların ihtiyaç öncelikleri de değişti. Ama şöyle bir durum var, dışarıda yemek için çıktığımızda bir tiyatro biletinin zaman zaman üç katını fazlasıyla ödüyoruz. Oturalım, içelim dediğimizde, orada ödediğimiz hesapla 5 oyun seyredebiliriz. Yani, biraz sıralamada sanatı yukarılara taşımak gerekiyor. İhtiyaç olduğunun fark edilmesi gerekiyor. Yaşam koşulları elbette zorluyor ama şunu da göz ardı etmemek lazım ki stanbul’da 10 birim karşılığında oynadığımız oyunu, Anadolu’da 8 birim karşılığında oynuyoruz. Önceden bu İstanbul’da 10 birimken, Anadolu’da 13, 14 birim karşılığında oynanırdı çünkü bunun fazladan masrafı olurdu. Yol, oyuncunun kalacağı yer vs. bunu İstanbul biletinin üzerine tiyatrolar eklerdi ama şimdi tiyatrolar, daha fazla insana ulaşabilmek için İstanbul’daki fiyatların daha altına oynuyorlar, mümkünse oynayıp hemen İstanbul’a geri dönüyorlar, çünkü kalacak yere para vermek istemiyorlar. Bu özveri tiyatrolar ve oyuncular tarafından sağlanırken seyircinin de bu konuda bir adım atması gerekiyor.”
Paylaş