Büyük resmi görmek

FUTBOLUN matematiği şunu der; rakibinden fazla atarsan kazanır, yersen kaybedersin.

Haberin Devamı

Bu basit denklemin elbette yeşil sahalardaki karşılığı göründüğü kadar kolay olmasa da, Bursaspor için işler daha da karmaşık bir hal almış durumda.
Travmatik geçen 2 sezonun ardından yeni bir oluşum ve ilk haftaların umut veren futbolu pek çok insanın sonuçları göz ardı etmesini sağladı.
Şansızlık, VAR sistemi, bitirici eksikliği gibi bir çok nedeni sıralayabileceğimiz bu durum içerisinde detaylara aslında öylesine takılı kaldık ki, büyük resmi göremedik.
Hal böyleyken, o resim kendisini Sivas’ta gösterdi.
İlk etapta dikkat çeken nokta iletişimsizlik oldu.
Yeşil beyazlılar topa en fazla hükmettiği maçı Sivas’ta oynamasına karşın en az şut attığı maçı da geride bıraktı.
Hücumda organize olamaması ve topu üçüncü bölgede tutmakta zorlanması daha önceki maçlardan sinyallerini verirken, bu durum Sivas’ta net bir şekilde ortaya çıktı.
Şöyle bir hücum aksiyonlarına bakacak olursak...
Kaleye gönderilen 7 şutun 5’i ceza sahası dışından denendi. Buna karşın DG Sivasspor 9 şutunun 7’sini ceza sahası içerisinden gerçekleştirdi.
Ev sahibi kaleye daha yakın oynadı, rakibinden daha az orta yapmasına karşın isabet sayısında da Bursaspor’u ikiye katladı.
Sivas ekibi de bir resital sunmadı aslında ama daha üretken ve daha kaliteli ayakları sayesinde sonuca gitti; Robinho’nun da eski günlerine geri dönmesiyle birlikte...
Peki hangimiz bu görüntünün yalnızca bir maça özgü olduğunu söyleyebilir? Zannederim çok zor.
Çünkü Bursaspor, önceki 6 maçta da aynı sorunları yaşadı.
Hücumda çoğalamadığı için forvetler yalnız kaldı, organize ataklar geliştirilemediği için savunma arasına atılacak toplarla tehlike arandı, bir de kanatlardan sonu gelmeyen isabetsiz ortaları gördük.
Tüm bunlar bir soruna işaret etti; üretken olamama...
Gerek gole çevrilen, gerekse çevrilemeyen net fırsatlara bakalım; her şey son vuruşunu yapanın becerisine göre şekillendi.
Sakho, Beşiktaş ve Çaykur Rizespor karşısında fırsatçılığıyla aklını birleştirip skoru yaptı; Yusuf Erdoğan, Bogdan Stancu, Furkan Soyalp ise yakaladığı fırsatlarda bunu sergileyemedi.
Oysa ki hücum opsiyonlarının daha fazla olduğu, üçüncü bölgede çoğalabilen ve özellikle rakibi hataya sürükleyen baskıyı yaratan bir takım göremedik sahada.
Frank Rijkaard’ın Türk futbolunu tanımladığı sözler hemen akla geliyor.
‘Her şeyden azar azar bir şeylerin olduğu ama hiçbir şeyin de tam olmadığı’ bir Bursaspor resmi oluştu ilk 7 haftada.
Oyundan çıkalım, saha dışında da işler yolunda gitmiyor.
Halen daha kadro dışı bırakmaların çözüm olarak görüldüğü bir futbol iklimindeyiz maalesef.
Şayet bir saygısızlık veya disiplinsiz bir tavır olmadıysa; Yusuf Erdoğan ve Furkan Soyalp’in kadro dışı bırakılmalarını anlamak güç.
Öyle ya da böyle, kötü başladıkları sezonda performansları eleştirilebilir ancak formayı terleten isimlerdendi iki oyuncu da.
Bakınız gitti gidecek denilen Jires Kembo halen daha kadroda... Üstelik 7 maçta da..!
Şimdi MKE Ankaragücü var. Jires’in kadroda yer aldığı ve bu iki oyuncunun tribünden takip ettiği bir yapıda adaleti sorgulamak yanlış mı olur?
Bir şeyler değişmeli Bursaspor’da ama o da neşter doğru yere vurulduğunda.

Yazarın Tüm Yazıları