Paylaş
Bursaspor, son 2 sezondan bu yana süre gelen düşüşünü bu yıl da devam ettirirken, bir kez daha ligin bitimine son 1 ay kala kağıt, kalemi eline aldı ligde kalma hesapları yapıyor.
Tepkiler son olarak Akhisarspor maçında tamamen doruğa ulaşırken, artık taraftarın da sabrı kalmadı ki; nasıl kalsın?
TİMSAH BASKIYI SAHAYA YANSITAMIYOR
KÖTÜ geçen 2 sezonun ardından yeniden umutlarla girilen yeni sezonda, 20 binin üzerinde taraftara oynuyor Bursaspor. Bu rakam, ligde üst sıralara oynayan pek çok kulübün de üzerinde.
Söz konusu destekse; sezon başından beridir tribünlerin çok az sürede suskunluğunu görmüşüzdür.
Ancak bir durum var ki, Bursasporlu oyuncular artık iç sahada tribünlerin yarattığı baskıyı sahaya yansıtamıyor, yansıtmış gibi yapıyor.
İçeride son oynanan Akhisarspor maçı da buna iyi bir örnek.
‘BU NASIL KAÇAR’ DEDİĞİMİZ POZİSYON YOK!
BAKTIĞIMIZDA futbolun tüm parametrelerinde ev sahibinin üstünlüğünü görüyoruz; daha fazla şut, daha fazla topla oyun, pas, neredeyse rakibin 4 katına denk gelen orta sayısı, korner…
Aklınıza ne gelirse…
Peki maçın sonunda akılda kalan, ‘nasıl kaçar?’ dediğimiz bir pozisyon?
Maalesef yok…
Akılda kalan ise kaleci Okan Kocuk’un harika performansı.
MAÇA BİR TEK OKAN KONSANTRE OLMUŞ
DİREKTEN dönen bir kafa vuruşu sonrası Sissoko’ya, 5 Bursasporluyu ekarte eden Elvis Manu’ya, devrenin uzatmalarında savunmanın arkasına sarkan iki Akhisarsporlu oyuncuya, Miguel Lopes’in duran top sonrası dokunuşuna geçit vermeyen Okan, bu kurtarışların tamamını doğru zamanlama ile gerçekleştirdi.
Bu, maça ne kadar konsantre olduğunun ve takımını ne denli ayakta tutmak istediğinin göstergesiydi.
Aynı şeyi diğer oyuncular içinse düşünemiyoruz.
GALİBİYET SAYISI YALNIZCA 5’TE KALDI
PEKİ sorun ne?
Mesut Bakkal, takımın başına ilk geldiği günden itibaren oyuncuların atletizmine vurgu yaparak ligde bu anlamda en iyi ekiplerden biri olduklarını belirtse de Bursaspor bir türlü bu özelliğini gösteremiyor.
Akhisarspor’a karşı son 15 dakikaya girildiğinde tempoyu artırdığını gördüğümüz Bursaspor, daha önce de Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Atiker Konyaspor’a karşı harika devreler çıkarmıştı.
Sezonun genelinde de bu tarz pek çok maçı sayabilecekken, kazanılan maç sayısının yalnızca 5’te kalması biraz tuhaf geliyor ilk başta…
Ancak, futbolun süresinin 90 artı uzatmalar olduğunu hatırlayınca cevap çok da uzakta kalmıyor.
OYUNU MAÇIN TAMAMINA YAYAMIYOR
BURSASPOR, ne yazık ki sezon başından itibaren oyununu, maçın tamamına yaymakta zorluk çekiyor.
Kondisyon mu deriz, konsantrasyon kaybı mı, yoksa takım içi iletişimin düşüklüğü mü, ne dersek diyelim bu gerçeği değiştiremeyiz.
Ligin en az gol atan ve en fazla berabere kalan takımı olması da biraz bununla ilgili…
Bursaspor geriye düşüyor, özellikle ikinci yarının son bölümlerine doğru rakibin de skoru koruma dürtüsü sonucu fırsat yakalıyor, baskı yaratıyor, gününde bir kahramanı varsa genellikle bireysel becerisiyle golü buluyor ve maç eşitlikle sona eriyor.
Ya da…
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ EN BÜYÜK SORUNU
ÖNE geçiyor, ancak kazanma alışkanlığına sahip bir ekip olmadığından baskı yediğinde bireysel hataların da fazlalığıyla (savunma tandeminin formsuzluğunu düşünebiliriz) golü kalesinde görüyor, özgüven eksikliğiyle birlikte panik başlarken de sonuç daha da olumsuz bir biçimde kaçınılmaz oluyor.
Bunun için en güzel örneği ise Galatasaray maçı için verebiliriz; devreye 2-0 önde girmiş, seyirci desteğini tamamen arkasına almış, rakip faul sayısını giderek artırırken son anlarda gelen gol ve 2-1’den sonra ikinci yarıda tamamen skoru koruma içgüdüsü, peşinden devre sonrası 6 dakikada da yenilen iki gol (2-3).
GOL ATAMAYINCA SKOR ALAMIYOR
BİR seçenek daha var…
Bursaspor gol de atamıyor.
Yemediği ya da kalecisinin ön plana çıktığı Akhisarspor maçı gibi mücadelelerde de skora teslim görüntü çiziyor.
Hal böyle olunca Bursaspor’un puan cetvelindeki yerine rakamları baz aldığımızda bir an şaşırsak da maçları düşününce gayet olağan geliyor.
Çünkü Bursaspor, sahaya bir kimlik, bir karakter koymuyor.
En azından şimdilik…
NEDEN BU KADAR FORMSUZ?
DIAFRA Sakho’nun mevcut performansına şaşmamak için, oyuncuyu iyi tanımak gerekmiyor, biraz şöyle geçmişine bakmak yeterli.
Sakho yalnızca bu sezon değil daha önce de sakatlıklarla boğuşan bir oyuncuydu. West Ham’da sakatlıklar nedeniyle ligin neredeyse yarılarını kaçırdığı iki sezonun ardından, 2016/17 sezonunda tüm kulvarlarda yalnızca 4 maçta forma giyebildi. Devam etti, ancak geçen sezon da West Ham’ın hamle oyuncusu olarak 14 maçta yalnızca 2 gol kaydedebilince yolu Fransa’ya uzandı. Rennes’deki 13 maçının 12’sini boş geçmesine karşın yeteneğine güvenilerek sezon başı da Bursaspor’a kiralandı.
Sakho’nun yeteneği sakatlılarından ötürü pek çok kez sekteye uğradı ve o dönemlerden birini de Bursaspor’da yaşadı. 30 hafta geride kalırken sadece 17 maçta görev aldığını hatırlatmakta fayda var. Para konusuna daha değinmedik dahi…
Sakho kariyerindeki geçmiş dönemlere benzer bir görüntü çiziyor, ‘deja-vu’ yaşıyorken biz ise ilk kez izlediğimizden oldukça şaşırıyoruz; anlaşılan şaşırmamak gerekiyor.
TÜNELDEKİ TEK IŞIK
BURSASPOR adına futbola dair ‘iyi’ şeylerden bahsedebileceğimiz tek konuyu zannederim kaleci performansı oluşturuyor.
Muhammed Şengezer’in sakatlığı öncesinde formayı sahiplenişi ve ilk kaleci olması Okan Kocuk’u bir hayli ateşledi.
Akhisarspor maçının yanı sıra Trabzonspor karşısında da iyi bir performans ortaya koydu.
Görünen o ki; son 4 haftalık dilimde de kalede olacak.
Kaleyi Muhammed’e devretmeden önceki formsuzluğunu geride bırakmış gibi.
Takımı ayakta tutan isimlerin başında geliyor.
Bu rekabet forvet mevkisinde de yaşansaydı, daha iyi bir grafiğe belki sahip olabilirdi Bursaspor.
Dileriz iki kalecinin de yükselen grafiği devam eder ve Bursaspor, önümüzdeki yıllarda kalesinde sağlam ellere güven duyar.
Paylaş