Dünkü maçı sadece 10 dakika izleyen biri rahatlıkla Malatyaspor’un ligdeki pozisyonunu tahmin edebilirdi. Süper Lig’de bu kadar oyun disiplininden uzak, dağınık, coşkusuz bir takım görmedik. Böyle bir rakip karşısında Fenerbahçe de sahaya ‘lütfen’ çıkmış gibiydi. Bu kadar düşük tempoda seyreden maçta sarı lacivertliler Filip Novak ile golü erken bulmalarına rağmen kolaylıkla farka ulaşacağı maçta kendilerini pek de sıkmadan oynamayı tercih edince ortaya yavan bir futbol çıktı.
188 MAÇIN EN KÖTÜSÜ
Geride kalan 19 haftada oynanan 188 maç içinde tartışmasız en kötü maçı izletti iki takım bizlere. Malatyaspor’da teknik direktör Mariusz Sumudica ile oyuncular arasındaki bağ tamamen kopmuş. Rumen teknik adam takım üzerindeki kontrolünü net bir şekilde kaybetmiş. Kollektif uyumdan bu kadar uzak, bireysel hareket eden Malatyalı oyuncuları kenarda seyreden Sumudica, Munir Chouiar’’ın buluştuğu her topu ezmesine, Adem Büyük’ün top kayıplarına ve orta sahanın vurdumduymaz tavrına seyirci kaldı. Malatyaspor şayet bu ligde kalıcı olmak istiyorsa acil bir kan değişikliği şart.
TEKNiK ADAM SORUNU ACiLEN ÇÖZÜLMELi
Fenerbahçe ikinci yarı yapılan oyuncu değişikliklerinin ardından biraz silkelendi ve kendini ispat etme duygusuyla oynayan Dimitris Pelkas’ın golüyle farkı 2’ye çıkartıp haftalar sonra 3 puanın sahibi oldu.
Kazanmak önemli ancak dünkü temposuz ve isteksiz futbolla Yeni Malatyaspor dışındaki bir rakip Fenerbahçe’ye saha içinde ciddi sorunlar yaratabilirdi.
Sarı lacivertlilerin ikinci yarı öncesi teknik adam sorununu ivedilik ile çözmesi şart.
Ligde 7 maçtır kazanamayan Galatasaray için kazanmak her şeyden önemliydi. Ön alan baskısıyla başlayan ancak kolektif uyumdan uzak sarı-kırmızılı ekip bir an önce golü bulma duygusuyla telaşlı bir görüntü ortaya koydu. Basit top kayıpları, başlamadan biten ataklar ve dağınık oyun 2 takımı da ilk yarıda tanımlayan ifadeler idi. Adana deplasmanında olduğu gibi sağ bek pozisyonunda Oğulcan’ı görevlendiren Galatasaray, kendi sağ kanadından tehlikeli ataklar ile karşılaşsa da final paslarında başarısız olan Antalyaspor’un girişimleri sonuçsuz kaldı.
TAKIM OLARAK BiREYSEL BECERiLERE MUHTAÇTI
Takım halinde birlikte hareket etmekte zorlanan Galatasaray’ın dünkü görüntüsü, özellikle ofansif bölgede bireysel becerilere muhtaçtı. Nitekim devrenin son dakikasında sahanın en istekli ve hareketli ismi Kerem’in ölçülü pasında Feghouli takımını öne geçirdi. 2’nci devre başladıktan sadece 7 dakika sonra sahanın yıldızı Kerem, harika bir şutla farkı ikiye çıkartıp Galatasaray’ı rahatlattı. Çabukluğu, savunma arkası koşuları ve delici driblingleriyle fark yaratan Kerem, dün attığı klas golün sayısını arttırabilirse başka bir seviye oyuncuya dönüşür.
BU BÜYÜK TAKIM FUTBOLU DEĞiL
2-0’dan sonra oyunun kontrolünü eline geçiren Antalyaspor ise hücumdaki etkisiz ve dağınık görüntüsüyle çok da tehditkar değildi.
7 maç sonra gelen 3 puan Galatasaray için belki çok değerli. Ancak şu da bir gerçek ki: Büyük takımın futbolu böyle olmamalı. Topun değerini bilmeyen, rakip yarı sahada atak devamlılığı sağlayamayan sarı kırmızılılar, oyunu da eline geçiremedi. Özellikle rakip yarı alandaki basit top kayıpları, pas kalitesinin düşüklüğü Galatasaray teknik ekibi tarafından sorgulanmalı.
ARA TRANSFERDE PLAN NE?
Dün Kerem dışında iz bırakmayan Galatasaray performansı sadece bir 3 puan olarak kayıtlara geçti. Ara transferdeki planlar nedir? Bunu bilmiyoruz ama sarı kırmızılıların şu an teknik ekipte yer alan Selçuk İnan tarzındaki bir orta saha oyuncusuna şiddetle ihtiyacı var.
Ligde ateş hattında olan Göztepe, Beşiktaş karşısında müthiş bir enerji ve ön alan baskısıyla başladı. Bu amansız pres Göztepe’ye golü erken getirdi. 3’üncü dakikada Oğuzhan’ın kaybettiği top sonrasında Ndiaye ile öne geçen sarı kırmızılı ekip skoru bulduktan sonra da aynı agresif baskıya devam etti. Öyle ki bu pres karşısında Beşiktaş, ilk 30 dakikalık bölümde rakip ceza sahasına bırakın topu taşımayı, Göztepe kalesine yüzünü dönmekte bile çok zorlandı.
HARİKA BİR GEÇİŞ HÜCUMU
Siyah beyazlılar ayağa paslarla baskıdan çıkıp harika bir geçiş hücumu sonrasında beraberlik golünü bulduğunda dakikalar 31’i gösteriyordu. Nitekim Ghezzal ile başlayan Rıdvan ile devam eden, Josef’in pası ve Oğuzhan’ın klas dokunuşuyla şekillenen; buram buram kalite kokan atağı Larin’in son vuruşu bitirdi. 1-1’den sonra Beşiktaş’ın tempoyu yükseltmesi beklenirken rakip yarı alanda prese devam eden Göztepe, kazandığı penaltıda bir kez daha öne geçme şansını tepti. Soner’in penaltı vuruşunda Ersin köşeyi tahmin ederek gole izin vermedi.
KEYİF VEREN BİR FUTBOL
İlk 45 dakikada Premier Lig takımlarını kıskandıracak kadar müthiş bir efor sarf eden, sıra dışı bir tempoyla oynayan Göztepe’nin ikinci devreyi çıkartması açıkçası pek de mümkün görünmüyordu. Nitekim ikinci yarı Beşiktaş’ın hakimiyetiyle başladı ve Ghezzal’in mükemmel golüne kadar da aynı şekilde devam etti. Orta alanda Pjanic ve Josef ile üstünlüğü ele geçiren Beşiktaş, keyif veren bir futbol sergiledi. Son ana kadar mücadeleyi bırakmayan Göztepe, Rosier’nin de atılmasının ardından yoğun bir baskı kursa da Beşiktaş 10 kişiyle kalesini iyi savundu.
PJANIC, JOSEF VE GHEZZAL
İki takım da hafta içi maçı olmasına rağmen çok yüksek bir tempo ve kıran kırana bir 90 dakika izletti. Göztepe ilk yarıdaki baskılı oyununu kendi kalibresindeki takımlara karşı devam ettirebilirse aradığı çıkışı yakalayacaktır. Dün İzmir temsilcisi her şeyini ortaya koydu, lig standartlarının üzerinde bir mücadele gücüne ulaştı. 1-0 geriye düşmesine böylesine sert bir rakip karşısında kazanan Beşiktaş; Pjanic, Josef ve Ghezzal gibi klas ayaklarıyla maçı çevirip 3 puana ulaştı.
Altay, son derece diri ve istekli başladı maça. Lider Trabzonspor da kuşkusuz bu kadar kararlı bir rakip beklemiyordu karşısında. Orta alanda dirençli bir görüntü ortaya koyan siyah beyazlı ekip topla çok daha az oynamasına rağmen ilk yarıda etkili olan taraftı. Cebrail’in füzesiyle 1-0 öne geçen Altay, devre sonuna kadar da kalesinde ciddi tehlike yaşamadan ilk yarıyı noktaladı.
BAKASETAS FARKINI GÖSTERDi
İkinci yarıya Berat’ın yerine Dorukhan; Siopis’in yerine de Bakasetas ile başlayan Trabzonspor, yoğun baskıyla Altay’ı kendi ceza alanına hapsetti. Yunan yıldız Bakasetas, kısa sürede kalitesini ortaya koyarak Cornelius’a yaptığı asistle farkını ortaya koydu. 1-1’in ardından topa sahip olma oyununu sürdüren Trabzonspor’un temposu düşse de golün şokunu üzerinden atamayan Altay özellikle savunmada dağınık ve telaşlıydı.
KOiTA iLK KEZ SAHNEYE ÇIKTI ASiSTLE 3 PUANA KATKI VERDi
Son 30 dakikalık bölümde maç öyle bir noktaya geldi ki İki takımdan biri golü atıp maçı kazanacak sinyalleri izleyenlere kadar ulaştı. Ev sahibi Altay, Bamba ile direği geçemedi ve öne geçme şansını kullanamadı.
Son bölümde beraberliği bozmak için çok da ümit vermeyen Trabzonspor’da, sezon boyunca ilk kez skor katkısı ile sahneye çıkan Koita göğsüyle Cornelius’a şık bir asist yaparak 3 puanda pay sahibi oldu.
Açıkçası ikinci yarının ilk 15 dakikası hariç hiç de iyi futbol sergilemeyen Trabzonspor’da 90 dakika boyunca 7 kurtarış yapan Uğurcan Çakır, 2 gol atan Cornelius ile birlikte bordo mavililerin yıldızıydı.
ALTAY ÇOK iYi OYNADI AMA PUANSIZLIĞIN DRAMINI YAŞADI
Derbide Vitor Perreira, Beşiktaş’a özel bir 11 sahaya sürdü. Ghezzal-Rozier ikilisinin hücum gücüne tedbir amaçlı Szalai sol bek, Novak ise sol stoper olarak başladı. Beşiktaş savunmasının geçiş hücumlarındaki zaaflarından faydalanmak da ana plandı. Bu anlayışla Fenerbahçe için anahtar öne geçmekti ve nitekim sarı lacivertliler ilk 45 dakikada pozisyon üretmeden 2 kez gol buldu. Beşiktaş’a gelince... Önder Karaveli’nin derbide sahaya sürdüğü 11 en güçlü 11 miydi? Hayır. Kenarda 3 stoper varken neden Necip? Atiba ve Oğuzhan varken neden Can tercihleri? Bir teknik adam neden en güçlü kadroyu sahaya sürmez? Üstelik bir derbide...
BU ANLAYIŞ YAKIŞMADI
İkinci yarıda Can’ın yerine Oğuzhan girince oyunun kontrolü Beşiktaş’a geçti. Josef’in kafa golüyle 2-2’yi bulan Beşiktaş karşısında Fenerbahçe kazanmaktan çok rakibini bozmayı düşünen görüntüsüne devam etti. Bu anlayış 50 bin kişi önünde oynayan ve maçı korner dahi atmadan tamamlayan Fenerbahçe’ye yakışmadı. Sahada futbol oynamaya çalışan taraf Beşiktaş idi ve siyah beyazlılar son dakikada Batshuayi ile kazanma şansını kaçırdı. Şayet Önder Kareveli’nin başlangıç 11’i daha güçlü olsa Beşiktaş’ın derbiden 3 puan ile ayrılması işten bile değildi. Fenerbahçe ise defansif bir mantaliteyle sert bir oyun sergiledi ve 90 dakikayı net gol pozisyonu bulmadan tamamladı.
AYDINUS SINIFTA KALDI
Açıkçası Vida’nın bireysel hatası ve tartışmalı penaltı olmasa Fenerbahçe’nin dünkü görüntüsüyle gol bulması pek de mümkün görünmüyordu. Puan olarak liderin bu kadar gerisindeki kaybedecek bir şeyi olmayan Fenerbahçe neden İrfan, Sosa, Gustavo gibi isimleri kullanmaz? Neden ofansif bir kurgu düşünmez? Anlamak mümkün değil. Derbide Beşiktaş adına Josef ve Pjanic; Fenerbahçe’de ise Kim MinJae takımlarının en iyi isimleriydi. Fırat Aydınus ise birçok kartlık pozisyonu es geçti ve sertliğe göz yumarak sınıfta kaldı.
Galatasaray, Başakşehir karşısında ilk 25 dakikanın ardından bitiş düdüğüne kadar son haftaların en iyi futbolunu oynadı. Ancak yine de 3 puan hasretine son veremedi. Okaka’nın şık rövaşatasına kadar saha içinde istediği oyun planını sahaya yansıtan Başakşehir, öne geçtikten sonra Galatasaray’ın baskısını kıramadı. Oyunu rakip yarı alana yıkan sarı kırmızılılar bireysel hatalarla gelen 2 net fırsat yakalasa da Diagne bu pozisyonları gole çeviremedi. Senegalli futbolcu sürekli oynama devamlılığını kaybedince özgüvenini de tamamen yitirmiş bir görüntü ortaya koydu.
ViSCA KÖTÜ GÜNÜNDEYDi
İkinci yarıya da baskılı başlayan sarı kırmızılılar oyun üstünlüğünü elinde tutmaya devam etse de Başakşehir kalesi önündeki gollük aksiyonlar yeterli değildi. 65’inci dakikada radikal bir şekilde 4 değişiklik birden yapan Galatasaray teknik ekibi, oyunda beklediği verimliliği alamadı. Savunmada dirençli bir görüntü ortaya koyan Başakşehir, zaman zaman istediği geçişleri bulsa da final paslarında başarılı olamadı.
Kötü günündeki Edin Visca ve dakikalar geçtikçe yorulan Okaka’nın yetersiz performansları konuk ekibi kendi yarı alanında boşluklar bırakan Galatasaray karşısında olası bir ikinci golden uzak tuttu. Buna karşın inatçı ve baskılı görünmeye devam eden ve sarfettiği efor ile beraberliği hak eden Galatasaray, 88’de bir köşe vuruşunda Mustafa Muhammed’in şık kafa vuruşuyla aradığı golü buldu.
iKi TAKIM DA SKORDAN MEMNUN OLMADI
1-1’lik eşitlik kuşkusuz iki takımı da memnun etmedi ancak Başakşehir, gibi güçlü bir takım karşısında Galatasaray 70 dakika baskılı ve agresif oyunuyla son haftaların en iyi görüntüsünü ortaya koydu. Emre Belözoğlu’nun takımı ise özellikle ikinci yarıdaki pasif ve silik futboluyla 1 puana razı olmak zorunda kaldı.
Bu seviyede bu kadar ciddi bireysel hatalarla maç kazanmak mümkün değil. Luiz Gustavo’nun kaybettiği 2 topun devamında Gaziantep’in ilk 2 golü geldi. Yine ev sahibinin 3’üncü golü öncesinde de Kim Min-Jae’nin ciddi hatası var. Tüm bu hatalardan faydalanan Gaziantep’in becerisini yok saymak da haksızlık olur ancak ‘güvenilir’ olarak kabul edilen Luiz Gustavo ve Kim Min-Jae’den gole sebebiyet verecek bu hataların gelmesi düşündürücü.
HEP KOVALAMAK ZORUNDA KALDI
Vitor Perreira haftaya başlarken küme düşme hattının bir basamak üzerinde olsa da, evinde hiç maç kaybetmemiş Gaziantep’ten çekinmiş olacak ki orta alanın merkezinde defansif özelliği yüksek Gustavo-Crespo ikilisiyle başladı. Figuereido’nun 45 metreden attığı sıradışı golle yenik duruma düşen sarı lacivertiler, Mesut’un ‘imza’ vuruşu ile beraberliği bulsa da maç boyunca 3 kez geriye düşüp sürekli Gaziantep’i skor olarak kovalamak zorunda kaldı.
MESUT ÖZİL VE CRESPO EN iYi MAÇLARINI OYNADI
Hücumda Mesut dışında yaratıcılık sergileyen başka bir isim çıkmayınca da dünkü gerçekleşen senaryonun sonunda maçı kazanması asla söz konusu değildi. Öyle ki dün maç 2-1 iken Figuereido; 3-2 iken de Dicko kaleci ile karşı karşıya kaldığı net fırsatları değerlendiremedi. Üstelik Mesut ve Crespo sezonun en iyi futbolunu oynadıkları maçta şayet Fenerbahçe, sahadan puansız ayrılıyorsa bu durum düşündürücü.
Skordan bağımsız olarak; iki tarafında galibiyeti düşündüğü tempolu ve seyir zevki yüksek, birbirinden şık gollerin atıldığı bir maç izledik. Ancak çok fazla bireysel hata yapan Fenerbahçe ve bunlardan faydalanan Gaziantep’in mücadelesinden galip çıkan Erol Bulut’un stratejisi oldu.
Beşiktaş, seyircisinin desteğine rağmen dağınık ve tedirgin bir görüntüyle başladı. Büyük ölçüde topa sahip olmasına olmasına rağmen siyah beyazlılar topun hızını artırıp tempoyu yükseltemeyince Kayserispor’un kalabalık savunmasını bunaltamadı. Buna karşın konuk Kayserispor ise topla çok az temas etmesine rağmen Beşiktaş alan daraltamayınca çıkış imkanı buldu.
JOSEF’i ARADILAR
Siyah beyazlılar topu kaybettikten sonra ilk baskıyı yapmakta bocaladı. Bu durumda Josef de Souza’nın eksikliğinin de fazlasıyla hissedildiğini gördük. Thiam’ın şık kafa golüne aynı güzellikte cevap veren Larin’in kritik cevabı ile soyunma odasına 1-1’lik beraberlik ile giren Beşiktaş’ın ikinci yarıda momentumu yakalamasını bekledik. Nitekim bu devreye daha hızlı, hareketli ve baskılı başlayan Beşiktaş, Larin ve Ghezzal’ın tutuk oyunları; Batshuayi’nin de kalalabalık savunma arasında boğulması ile aradığı golü bulamadı. Bir top kaybı sonrasında hızlı çıkan Kayserispor, Ersin’in de zamanlama hatasıyla thiam ile bitime 20 dakika kala tekrar öne geçti.
HER ŞEYi DEĞiŞTiREN iKiLi
Tribünler 1-2’lik skor sonrasında tam terse dönmüşken Beşiktaş’ta maçı çeviren hamleler geç de olsa 74’te geldi. Aylardır neden kulübede oturduğunu anlamadığımız Oğuzhan oyuna girdikten sonra sadece sorumluluk almakla kalmayıp maçın iplerini de eline geçirdi. Topla buluştuğu her pozisyonda ataklara şekil veren Oğuzhan son dakikalarda atılan 3 golde de hücumları başlatan isim oldu. Güven’in hareketli oyunu, Oğuzhan’ın direkt pasları Batshuayi’nin de performansını artırdı ve Kayserispor’un savunma dengesi tamamen bozuldu. 2 gol 1 asistle oynayan Belçikalı futbolcu biraz alan bulduğu ve istediği pasları aldığı zaman ne kadar etkili olduğunu gösterdi.
Haftalardır 3 puana hasret olan Beşiktaş, dün büyük bir felaket ile daha burun buruna geldi ancak taraftarının desteği ile son dakikalarda pes etmeyerek müthiş reaksiyon göstererek 4 gollü galibiyet ile kazanmayı hatırladı. Beşiktaş, dün sadece 3 puan almadı, Oğuzhan’ı, Batshuayi’yi ve çok ihtiyacı olan özgüvenini de geri kazandı.