Göztepe, Süper Lig’deki son iç saha maçında kalabalık bir taraftar topluluğu önünde oynadı ve karşılaşmaya yüksek bir motivasyon ile çıktı. Henüz 19’uncu dakikada Rosier’in atılmasıyla 10 kişi kalan Beşiktaş’ta teknik direktör Valerien İsmael, N’Koudou’yu çıkartıp Kenan’ı sahaya sürerek oyuna hemen müdahale etti. 1 kişi eksik oynamasına rağmen oyunun kontrolünü eline alan Beşiktaş, Larin ve Josef’in golleriyle skoru 2-0’a getirmeyi başardı. Josef’in de 37’de direkt kırmızı kart görmesinin ardından 9 kişi kalan siyah beyazlılar, bu dakikadan sonra skoru korumak için mücadele etti.
iSMAEL’iN ATiBA HAMLESi TAM iSABET
Emirhan’ın yerine ikinci yarıya Atiba değişikliği ile başlayan İsmael’in bu hamlesi Beşiktaş’ın skoru korumasında önemli bir etken oldu. Atiba, savunmada yaptığı kritik müdahalelerle karşılaşmanın 2. yarısında sahanın en başarılı ismi oldu.
İlk 11’de şans bulan genç file bekçisi Emre ve stoper Serdar hatasız bir maç çıkarttılar. Umut Meraş ve Montero da günün iyilerindendi. Beşiktaş, belki lige veda etmiş bir takımı yendi ama önce 10 kişiyle, ardından da 9 kişiyle ortaya koyduğu kazanma arzusu memnuniyet verici.
ROSiER’iN 2. SARISINA ANLAM VEREMEDiK
Valerien İsmael’in talep ettiği sert ve agresif oyun ise kart olarak siyah beyazlı futbolculara geri dönüyor. Ancak hakem Ümit Öztürk’ün Rosier’e göstermiş olduğu 2. sarı kartı anlayamadık. Çünkü kurallar gereği 2. sarı kartın tartışmasız ve çok açık olması gerekiyor.
Yeni sezon planlaması dahilinde şans bulan altyapıdan yetişen Emre, Emirhan ve Serdar’ın iyi performansları kuşkusuz Valerien İsmael’i memnun etmiştir.
İlk yarıda tam tabiriyle kıran kıran bir derbi izledik. Telaşlı başlayan Beşiktaş savunması karşısında Fenerbahçe, ilk 6 dakikada 1 pozisyon 1 de gol buldu. Beşiktaş yenik duruma düştükten 2 dakika sonra beraberlik şansını Batshuayi’nin kaçırdığı penaltıyla değerlendiremedi. Belçikalı santrfor aynı Trabzonspor maçında olduğu gibi penaltıyı direğe nişanladı.
EV SAHİBİNİN YÜREKLİ OYUNU FENERBAHÇE’Yİ SİNDİRDİ
Çok da derli toplu görünmeyen Beşiktaş, yürekli ve agresif bir oyunla Fenerbahçe’yi sindirdi. Sahanın her bölgesinde yoğun bir baskı uygulayan siyah beyazlılar, Fenerbahçe’nin pas yapmasına ve çıkmasına izin vermedi. Basit top kayıpları, sert oyun kaliteyi düşürürken yüksek mücadele gücü izleyenleri heyecanlandırdı. Orta alanın merkezinde Josef ile birlikte forma giyen genç Emirhan, top ayağında iken başarılıydı, sert orta saha mücadelesinde de kesinlikle sinmedi.
2’nci yarının başında Larin’in kaçırdığı net gol pozisyonu maçın kırılma anıydı. Emirhan’ın harika pasında Altay ile karşı karşıya kalan Kanadalı cılız bir vuruşla fırsatı değerlendiremedi.
DERBİNİN İKİNCİ YARISINDA OYUNUN TEMPOSU DÜŞTÜ
Pozisyon üretmekte ve rakip ceza alanında etkili olmakta zorlanan Fenerbahçe’de ise teknik direktör İsmail Kartal, maçta hiç etkili olamayan ve çok top kaybı yapan Serdar Dursun’u çok geç oyundan çıkardı. Diğer tarafta Beşiktaş’ta ise özellikle Ghezzal’ın çıkmasından sonra siyah beyazlılar topu rakip yarı alanda tutmakta zorlandı.
İlk yarısında çok fazla aksiyon olan maçın özellikle son yarım saatlik bölümünde tempo iyice düştü. İki teknik adamın da yaptığı değişiklikler beklentileri karşılamadı.
NOVAK KARŞILAŞMAYA NET OLARAK DAMGASINI VURDU
Başakşehir-Galatasaray maçı, ev sahibinin form durumu ve sarı kırmızılıların ligde herhangi bir iddiası bulunmaması nedeniyle 2 ekibin de açık futbol oynayacağı ve beklentilerin yüksek olduğu bir karşılaşmaydı. Ancak ilk yarıda kale önü zenginliğinden uzak, pozisyonların az olduğu bir 45 dakika izledik.
EKSiKLiĞi YARATICILIK
Sezon boyunca Galatasaray’ın kronikleşen orta alandaki yaratıcılık eksikliği dün de fazlasıyla göze çarptı. Berkan ve Taylan işin savunma tarafını yerine gertirdiler. Cicaldau’yu ise bir kez daha sahada göremedik. Durum böyle iken hücumda tüm yük öndeki 3 oyuncunun üzerindeydi. Kerem aldığı tüm topları ezdi. Mustafa Muhammed sahada yoktu ve sadece Ryan Babel tek başına adeta havanda su döven bir görüntüdeydi.
MUSLERA’YI GEÇEMEDiLER
İlk yarıda kadro gücünün altında pasif bir oyun sergileyen Başakşehir, 2’nci yarıda tempoyu yükseltti ve oyunun tüm kontrolünü ele geçirdi. Özellikle Trezeguet ile etkili olan ev sahibi, bulduğu fırsatlarda Muslera’yı geçemedi. Uruguaylı file bekçisinin yanı sıra Galatasaray’da Nelson ve Alparslan da skorun 0-0 da kalmasını sağlayan diğer aktörlerdi.
Maçın 2’nci yarısında hemen hiç hücum yapamayan Galatasaray’da teknik direktör Domenec Torrent, Bafetimbi Gomis, Halil, Olimpiu Morutan ve Erick Pulgar’ı sahaya sürerek yolunda gitmeyen işleri yoluna sokmak istedi. Son dakikaya kadar Muslera ile ayakta kalan Galatasaray, Pulgar ve Barış Alper ile yakaladığı net fırsatları değerlendirebilmiş olsa sahadan 3 puanla ayrılacaktı.
BAŞAKŞEHiR AGRESiF OLMALI
Dün 2 takımın da oynadığı futbol tatmin etmedi, Başakşehir, daha tehditkâr ve agresif oynamalı. Bunu sadece 2’nci yarının belli bir bölümünde yaptılar. Galatasaray ise hücumda etkisiz kaldığı bir maçı Muslera, Nelson ve Alparslan’ın iyi oyunlarıyla 0-0 bitirdi. Ancak özetle 2 takımın da oynadığı futbol izleyenleri memnun etmedi ve hayal kırıklığı yarattı.
Beşiktaş, dün ikinci yarıdaki etkili oyunuyla 3 gol buldu ve geriye düştüğü maçı kazanmayı bildi. Aslında siyah beyazlılar, ilk devreyi de 1-0 geride kapatmasına rağmen Kayserispor’a oranla daha baskın olan taraftı. Siyah beyazlılar, ilk yarıda Larin, Rıdvan ve Montero ile net fırsatları değerlendiremezken; Emirhan’ın gollük şutunda da kaleci Lung soluna gelen topu iyi çıkardı.
ATiBA ORTAYI ELE GEÇiRDi
Tartışmalı bir penaltı golüyle öne geçen ev sahibi Kayserispor, gömülü savunmayı kesinlikle iyi yapamıyor ve öne geçtiği maçlarda toplam 36 puan kaybettiler. Dün de oyunu kendi yarı sahasında kabullendikleri bölümlerde kalelerinde 3 gol gördüler. Hikmet Karaman ne yapsa bu soruna çare bulamadı. Öne geçmekte sorunları yok ama skoru koruyamıyorlar. Maç boyunca Atiba, orta sahada hem defansif hem de ofansif anlamda harika bir performans ortaya koyarken, maçın kahramanı 71’de oyuna girip 75 ve 78’inci dakikalarda 2 gole imza atan N’Koudou oldu.
ÇOK DEĞERLi GALiBiYET
Larin ve Batshuayi’nin yine silik bir görüntü ortaya koyduğu 70 dakikanın ardından İsmael, hücum hattında 3 değişikliğe birden giderek takımının ritmini ve enerjisini yükseltti. Dün Beşiktaş, Fransız teknik adamın istediği şekilde “direkt” oyunu tercih etti ve maç boyunca tempo-baskı-mücadele ile Kayserispor’a üstünlük kurdu. Orta alanda özellikle Josef gibi önemli bir maestronun yokluğunda Kayseri’de alınan 3 puan Fenerbahçe derbisi öncesinde değerli. Ancak siyah beyazlılar kart cezalısı durumuna düşen Rosier ve Montero’dan derbide faydalanamayacak. Beşiktaş’ta dün 11’de şans bulan genç Emirhan, zaman zaman iyi işlere imza attı. Serdar Saatçı da siyah beyazlıların yediği ikinci gol dışında hatasız bir futbol ortaya koydu.
İlk haftadan itibaren zirveye yerleşip en tepede ligi domine eden Trabzonspor. Bileği kolay kolay bükülmeyen, sahada ne yaptığını bilen ve hemen her maçta %100’ünü veren futbolcular. Uğurcan’ın’dan Cornelius’una, Siopis’ten Dorukhan’a, Marek Hamsik’ten, Visca’ya, Nwakaeme’den Abdülkadir’ine, Vitor Hugo’dan Denswil’ine, Bruno Peres’den Djanniny’sine herkesin katkı verdiği hak edilmiş bir şampiyonluk.
HER TÜRLÜ OLUMSUZLUĞA GÖĞÜS GERDİ
Gervinho, Edgar, Hamsik ve Vitor Hugo’nun uzun süreli sakatlıkları olmadı mı? Her türlü olumsuzluğa göğüs gerdi Abdullah Avcı. Şehri, taraftarı hep hedefe inandırdı. Kazanırken de, işler istediği gibi gitmediğinde de sakin ve sportmen tavrını korudu. Oyuncu grubunu çok iyi yönetti. Güçlü ve doğru oyunla, iyi takım savunmasıyla dengeyi hiç kaybetmedi. Sahanın dışına çıkmadı, işine baktı. Tarif edilebilir, saha içi organizasyonu yüksek bir takım inşaa etti. Tebrikler Abdullah Avcı ve ekibine...
AĞAOĞLU, HARİKA BİR TAKIM KURDU
Bir alkış da başkan Ahmet Ağaoğlu’na... Borç içinde aldığı kulübün, mali disiplinini sağladı. Doğru kararlar ile, nokta transferlerle astronomik paralar harcamadan harika bir takım kurdu. Bu şampiyonlukta başkan Ağaoğlu’nu da emeklerinden dolayı kutluyorum. Türk futbolunun değeri, lokomotif kulüplerinden Trabzonspor’a bu şampiyonluk çok yakıştı. Alkışlar hak edilmiş şampiyonluk için.
Beşiktaş, Valerien İsmael yönetimindeki en kötü maçını dün akşam Kasımpaşa’ya karşı oynadı. Siyah beyazlıların dünkü temel sorunu 3-4-3 sisteminde orta alanın merkezinde oynayan Josef ve Pjanic’e diğer futbolcuların gereken yardımı vermemesiydi. Rıdvan ve Rosier’in çizgide çok fazla kalmaları, kalabalık ve organize Kasımpaşa orta sahası karşısında sayısal olarak ciddi eksiklik yarattı. Dün bunun dışında bireysel olarak da biraz Ghezzal, biraz da ikinci yarıda oyuna giren Emirhan dışında herkes gereken performansdan uzaktı. İlk yarıda sol kanadı kullanan Rıdvan ve Güven, bu bölümde toplam 29 top kaybı yaptılar (Rıdvan 28’de 12, Güven 21’de 17 top kaybı).
ViDA’NIN EN KÖTÜ MAÇIYDI
Takımın en deneyimli isimlerinden Vida, son dönemlerin en olumsuz maçını oynadı. Ersin, kalesine gelen 5 isabetli topun 3’ünde gole engel olamadı. Tüm bunların üzerine dağınık ve uyumsuz görünen Beşiktaş, çabuk oyunla telaşlı oyunu da birbirine karıştırıp hücumda etkili olamadı.
Yapılan değişiklikler de gereken etkiyi yaratmadı. Umut, iyi başladı ancak 3’üncü golde yaptığı top kaybı golü getirdi. Kenan çok çalıştı ama üretemedi.
Valerien İsmael, bu maçtan gereken dersleri çıkartmalı. Beşiktaş’ın 8+3 kuralıyla da ciddi sorunu sahaya yansımaya devam ediyor. Ne yazık ki siyah beyazlıların hiçbir Türk oyuncusu sahada fark yaratacak seviyede değil.
KASIMPAŞA KEYiF VERiYOR
Kasımpaşa, akılcı bir taktikle oynadı. Ligin ikinci yarısında gerçekten iyi futbol oynayan lacivert beyazlılar, başta Hajradinovic, Muleka, Ben Ounnes ve Doğucan gibi çok kaliteli isimlere sahip. Ancak hepsinden önemlisi birlikte hareket eden bir ekip haline geldiler. Teknik direktör Sami Uğurlu ve ekibi dışında transferde nokta atışlar yapan sportif direktör Serkan Reçber’i de kutlamak gerekiyor. Kasımpaşa, izlemesi keyif veren bir takım ve dün Beşiktaş deplasmanında net ve haklı bir galibiyet elde ettiler.
Ev sahibi Çaykur Rizespor açısından final niteliği taşıyan maç aslında henüz 1’inci dakikada bitti. Fabricio Baiano’nun sorumsuzca ve şuursuzca kendini oyundan attırıp takımını 10 kişi bırakması maçın da havasını kaçırdı. Son 2 ayın Antalyaspor ile birlikte en formda takımı olan Fenerbahçe, 9’uncu dakikada Rossi ile öne geçtikten sonra güle oynaya farka koştu. Kağıt üzerinde, maç öncesinde zor geçmesi beklenen 90 dakika sezonun en kolay maçına dönüştü.
DiSiPLiNLi OYUN VE iSTiKRAR·
İsmail Kartal yakaladığı kadro istikrarını Rize’de de sürdürdü ve koşullar ne olursa olsun Fenerbahçe takımı disiplinli oyununu bir kez daha sahaya yansıttı. Dün akşam Rize’de bireylerin çok da fazla öne çıktığı bir maçtan ziyade takım oyunu ve paylaşımla fark yaratan bir Fenerbahçe gördük. Harika oynayan var mıydı? Bence yoktu. Ancak görevini yapmayan Fenerbahçeli tek oyuncu dahi göremedik.
17 yaşındaki Arda Güler oyuna girdikten sonra yetenekleri ve futbol zekasıyla hemen fark yaratırken ev sahibi Rizesporlu taraftarın da alkışlarını aldı.
ALKIŞLAR iSMAiL KARTAL’A
Fenerbahçe, İsmail Kartal ile önlenemez yükselişini dün de Rize’de çok farklı kazanarak sürdürdü. Böylece son maçta 9’uncu galibiyetine ulaşan sarı lacivertliler; üst üste 6’ncı 3 puanını hanesine yazdırarak 2’ncilik iddiasını pekiştirdi ve lideri takibine de devam etti.
Üzerine fazla konuşulacak bir maç olmadı. Tek taraflı ve Fenerbahçe’nin hiç zorlanmadan farka koştuğu bir karşılaşma izledik. İsmail Kartal ve inşa ettiği takım bir kez daha alkışı ve övgüyü hak etti. Dünkü sonucun ardından Çaykur Rizespor için ise artık ligde kalma iddiası Kaf dağının bile ardında.
Beşiktaş'ta Cyle Larin’in sözleşmesi sezon sonunda bitiyor ve Kanadalı oyuncu serbest kalıyor. 3 kupalı sezonun ardından siyah beyazlı kulüp golcü futbolcuyla bu noktaya gelmeden sözleşme yenilemeliydi. “Neden?” Larin henüz 26 yaşında ve formasını giydiği Kanada Ulusal Takımı ile 50 maçta 24 gole imza attı.
Şu anda bu alanda rekortmen ve bu sayıyı geliştirmeye devam edecek. Önümüzdeki kış Katar’daki 2022 Dünya Kupası’nda da Kanada’nın gol silahı olacak. Şu anda pazarlık masasında tüm kozlar Larin ve menajerine geçmiş durumda. Halbuki Larin’i bu noktaya getiren Beşiktaş. Siyah beyazlı kulüp adeta yoktan var ettiği ve şu anda Transfermarkt verilerine göre piyasa değeri 11 milyon Euro olan kıymetli bir oyuncusunu hiçbir gelir elde edemeden kaybedecek. Bu işin ekonomik tarafı...
Yüksek verim almak istiyorsanız Sergen Yalçın gibi oynatacaksınız
Sportif açıdan bakarsak da Cyle Larin’i farklı kullanan ve ondan maksimum verim alan ise Sergen Yalçın. Larin, açık alanda süratli değil. Dar alanda çabukluğu yok. İyi bir dribblingçi asla değil ve sırtı dönük oynamayı da bilmiyor. Sergen Hoca, Kanadalı futbolcuyu yüzü kaleye dönük ve daha az markaj altında topla buluşacağı, santrfora yakın oynayan bir sol kenar oyuncusu olarak kullandı.
Gol vuruşları mükemmel olmasa da gol sezgisi yüksek. Pozisyona giriyor. Hâlâ da gelişmeye açık olduğunu düşünüyorum. Uzun lafın kısası kulüplerimizin uluslararası alanda boy gösteren 30 yaş altındaki futbolcularının bir asset (paraya çevirebilecek ticari bir değer) olduğunun bilincinde olması şart.