Paylaş
Milli Takımımız Avrupa şampiyonu olunca ben de TV karşısında coşup “Helal olsun şampiyonlaraa” diye tweet atanlardanım.
Takipçilerden biri de altına şu yorumu yazmış:
“Yazın. Azmin zaferini yazın, hayata direnmeyi bırakmayanları yazın, inanarak, çalışarak her şeyin başarılacağını yazın, milli ruhu yazın.”
İşte ben de yazıyorum.
Ahlaksızlık, yalan, riya, hile hurda, organize kötülük, adam kayırma, haksızlık, hukuksuzluk diz boyuyken...
Yukarıda, o takipçinin saydığı harika kavramlar da var bu ülkede.
Osman Çakmak gibi yaşayanlar da var. O takımın muhteşem oyuncuları gibi, torpil, kayırılma, nepotizm şöyle dursun, bir adım geride başladıkları yolculuklarda kendi şansını kendi yaratıp, yokluktan başarı çıkaranlar var.
Hatta bu ülkede, ikinci grubun birincilerden kalabalık olduğu kanaatindeyim.
Ampute Milli Takımımız... Sayenizde, sanki havasız bir odada cam açtık. Oksijen gibi geldiniz, minnettarız.
Ağlamıyorum, gözüme dalgalanan bayrağın ucu kaçtı.
AMERİKA VİZESİ NİYE İNFİAL YARATMADI?
BAKTIĞINIZDA diplomatik açıdan dev bir olaydır.
ABD’yle en gergin yıllarda bile bu olmamış. Misal Kıbrıs Barış Harekâtı’nda bile Amerika sadece silah ambargosuyla yetinmiş. Ne demek vize vermeyi süresiz olarak durdurmak? Ya eğitim hürriyeti? Ticaret hürriyeti? Seyahat hürriyeti? Sağlık için ABD’ye gideceklerin tedavi olma hürriyeti? Ne oldu hürriyetler ülkesi? Ne vaziyette hürriyet abidesi?
Cumhurbaşkanı da ABD Ankara büyükelçisi de konuyu “Üzüntü verici bir olay” olarak tanımladı.
Bence akılsızlık dolu bir olaydır.
Amerika’nın söylediği gerekçeden başka stratejik çıkarların çatışmasıyla ilgili on tane farklı muhtemel sebep sayılıyor. Ama böyle “gelmeyin bu ülkeye” tarzı hareketler diğer memleketin, çıkarlarınıza aykırı hamleleri üzerine, o devlet veya hükümete yaptırım için, kamuoyu oluşturmak için yapılmaz mı? Şu an Türkiye’de hangi görüşten olursa olsun “Aa Amerika bize vize vermeyecekmiş, demek çok yanlış işler yaptık, nasıl oldu da Amerika’yı küstürdük” diye düşünecek tek vatandaş var mı? Buradaki ABD temsilcileri, elçilik, kamuoyu yoklama şirketleri, halkla ilişkiler birimleri hiç mi Türk milletinin psikolojisine hâkim değil? En sağdan en sola kadar herkesin Amerika’ya en az güven duyduğu, vatandaşın siyasetten en çok bıktığı ve kendi dünyasına kapandığı dönemde, bu ne fayda sağlayacak? Hele ki Türkiye’yi Sudan, Yemen, Somali, Libya kategorisine koymak, bu mağrur milleti küstürmek için ideal hamle değil mi?
Peki, bu Amerika’yla tarihimizdeki en dramatik olaylardan biri, niye ülkede dev infial ve tepki yaratmadı. Dolar bile biraz çıkar gibi olup ertesi gün niye nispeten normalleşti? Niye günlük sohbetlerimizde birinci sırada bu yok?
Siyaset ve diplomaside kim bilir neler dönüyor, bilemem. Umarım diyalogla, soğukkanlılıkla, bir an önce çözülür. Ama sokağın bakış açısı şu: Bir kere, bu işin uzun süreceğini kimse düşünmüyor. İki, Amerika’nın son zamanlarda Meksika sınırına duvar örmek, göçmenleri dışarı atmak, şu veya bu ülkenin vatandaşlarını memlekete sokmamak filan gibi öyle büyük, mantıksız ve tuhaf projeleri oldu ki... Ne Amerikalılar, ne dünya, ABD yönetimini eskisi kadar ciddiye alıyor. Başkan, sadece dünyada değil, kendi ülkesinin büyük ve önemli bir kısmında bir şaka haline gelmiş durumda.
Bu aralar Amerika’ya gitmek için vize almak zorunda olanların hayatı zorlaştı, evet. Ama onun dışında, ayıp ediyorlar, bizi kaybediyorlar.
Dün bir arkadaşım dedi ki, “Gitmesem de olur da daha 6 yıllık vizem var, Trump’ın ise en iyi ihtimalle 4 yılı kaldı”.
İlginç bir bakış açısı.
Paylaş