Paylaş
Çevre Bakanımız beton makinesinin sesinden çok keyif aldığını söyledi. Katılıyorum. Ülkemizdeki gelişim, bilim ve teknolojiye bakış açısı bu şekilde özetlenebilir. Hatta bence Türkiye’nin son yıllarını bir sembolle anlatmaya kalksak, bu birçok açıdan beton makinesi ikonu olabilirdi!
Son zamanlarda çok ve büyük teknolojik-bilimsel işler yaptık. Özellikle ‘büyük’, altını çizmek isterim! Ben bilimin, teknolojinin kocamanın severim. Yok çipti mipti, yazılımdı, inovasyondu anlamam. Elimle tutacağım, gözümle göreceğim, bakınca “Vay anasını” diyeceğim! Hacim olarak büyük olmayınca teknolojiden bir şey anlamıyorum ben. Mesela ilk bilgisayar oda kadardı. Kanımca o zaman daha gösterişli, daha etkileyici bir ‘yatırım hamlesi’ gibiydi, başka bir havası vardı.
Çoluğun çocuğun elinde tablet haline dönüşünce ne ciddiyeti kaldı ne bir şeyi.
İlk cep telefonları da daha mühimdi ve daha bir ağırlıkları vardı örneğin. Her anlamda. Beton gibi ağırlardı, ve “N’abıyon, n’ediyon?” yerine, acil durumlar için kullanılırlardı.
Teknoloji, bilim, böyle biraz ağır ve oturaklı olacak.
Mühim olan kulenin yüksekliği
Araba yapacaksın örneğin. 1880’de icat edilmesi önemli değil. Enerji kaynağının farklılaşması yeter. Modeli de en ağırından olacak ama. Mesela Cadillac gibi!
Acık daha büyütelim hedefi! Büyük binalar yapacaksın her yere! Fakat hedefi de binayı da büyütüp en büyüğünden, en yükseğinden yapacaksın. Gelişme diye buna derim. Çamlıca’daki televizyon antenlerini de AVM’li filan kule yapacakmışız örneğin, çok sevindim. Almanya kıskançlıktan çatlayacak yine! Yalnız inşallah antenleri kulede birleştirirlerken televizyon yayınlarında aksaklık çıkmaz. Olmadı, yabancı teknolojik uzman getirtir, onu hallettiririz, o kadar şey değil. Mühim olan kulenin yüksekliği. Vallahi yerden göğe kadar bilim yapıyoruz artık, görüyor musun?
Nükleer santral yapacaksın esas. Of beee! En büyüğü o bak! Avrupa nükleer santrallardan vazgeçiyor diyorlar. Yerleri yok anacım, ondan. Bizim çok şükür alanımız geniş. Yayıla yayıla gelişiriz.
Çevre ve Şehircilik Bakanımı da kutluyorum. Sayın Güllüce, beton makinesinin sesinden zevk alan bir insan olduğunu ifade etti. “Beton makinesinin sesi bu ülkede hiç eksik olmasın. Bu beton makinesi -ben inşaat mühendisiyim- çok keyif alırım onun sesinden, böyle paat paat paat vurdukça” dedi. Doğrudur. Bir Çevre Bakanı tutup ağaç hışırtısından, dere şırıltısından keyif alacak değildi herhalde. O her yerde var. Ama beton makinesi, Türkiye’nin son yıllardaki bilim ve teknoloji anlayışının bir nevi sembolüdür.
Esasen AK Parti şu an yeni bir parti sembolü bulmak istese ampul yerine beton makinesi ikonu daha yerinde olabilir.
Eleştirmek istemiyorum, vatan haini değilim
Çevre Bakanı’nın beton makinesi sesinden keyif almasını eleştirmek istesem “Ben de rejimdeyken mikser sesinden fevkalade heyecanlanıyorum ama işte orada karıştırılan kek, benim amacımın tam tersi” diyebilirdim. Vallahi. Paat paat paat söylerdim. Ama eleştirmek istemiyorum, vatan haini değilim zira!
Bu esnada iki gencecik öğrenci Cihan Nalbant ve Batuhan Katırcı, Twitter’ın güvenlik açığını buldular ve potansiyelleri hissedildiği için şirket tarafından Silikon Vadisi’ne davet edildiler.
Umarım geri dönerler!
Hatta umarım Batuhan ve Cihan bir gün Nobel alırlar ve buradan Amerika’ya gidip mesleki maceralarına orada devam etmeleri sayesinde olmaz bu!
En azından, umarım, o günlerde biz burada hâlâ gelişme ve teknoloji niyetine paat paat paat beton pompası sesi dinliyor olmayız!
Paylaş