Paylaş
Çocuk yapmamayı tercih eden kadınların bu seçimini sorgulamayın. Biyolojik sebepler, imkansızlıklar filan bir yana, belki sebep başkadır. Belki onlar çiçek çocuğu ruhlu, barış ve huzur âşığı insanlardır, ne biliyorsunuz?
Çünkü çocuk yetiştirmek, özellikle kadın için, zaman zaman bir tür savaştır! Kendi çocukluğumdan biliyorum, itiraz etmeyin.
Anne, yavrusunun 16-17 yaşına kadar, önce mantıksız bir bebek, sonra azgın bir çocuk, bilahare kafayı yemiş bir ergenle mecburen savaşmak zorunda kalır.
Bu, anne açısından meşru bir savaş, mecburi bir mücadeledir. Zira karşı taraftaki velet, anneye, kendisine, hatta çevresine zarar vermeye gayet meyilli, her an arıza çıkarabilecek, bir nevi canlı bombadır! Ben nispeten uslu bir çocuk olarak, kibritle kendi saçını ve halıyı yakmış insanım, itiraz etmeyin arkadaşım! O gün orada AFAD olsa belki durumu kurtaramazdı, annem kurtardı!
Anne olana kadar, çocuk ve anne, bire bir, zaman zaman soğuk, zaman zaman sıcak bir savaş sürdürürler. Ta ki çocuk biraz erişkin bir yaşa gelip, iki taraf barış paktı imzalayana kadar.
Ve dolayısıyla her anne yavrusuyla başa çıkmak, asayişi sağlamak için kendine göre askeri teknikler geliştirir.
Birlikte inceleyelim...
BİR İNSANSIZ HAVA ARACI OLARAK TERLİK
Türk annesi bu silahı belki yüzyıllar önce, muhtemeldir terliğin icadından on dakika sonra filan geliştirmiştir. Her zaman teçhizatlı olunabilmesi, bu silahın caydırıcılık gücünü artırır. Yavrunun kıvraklığına göre ilki ıskalansa bile, her zaman ikinci bir atış şansı bulunduğundan en sık kullanılan fiziksel silahlardandır.
Türk annesi zaman içinde terliğin yanında pek çok savaş taktiği geliştirmiştir. Hayat alışkanlıkları da buna göre yön bulmuştur. Mesela, annelerin, aynı ordular gibi bazı örtülü gelir kaynakları vardır. Altın günü gelirleri, erzak bütçesinden artırılıp sutyenin içinde saklananlar vs.
Ayrıca, aynı bir silahlı güç gibi, anne ekonomik davranır, lojistik kaynakları israf etmez. Torbaları, ambalaj kâğıtlarını, boş kavanozları, hatta vücudundaki suyu bile saklar. Bunun için çoğu annede çoğu zaman ödem vardır.
Herhangi bir çatışma anında, anne daima hazır cephanesini kenarda tutar. Yavrusunun “Akşam Özgelerde kalabilir miyim”, “Ben mercimek yemem ya!” gibi taciz atışlarına karşı, derhal angajman kurallarını işletir. “Zaten akşama kadar temizlik yaptım yorgunum, mahsus mu böyle diyorsun sen?”, “Zaten baban sabah bir sürü dırdır etti, hele bir onun yanında da söyle bak neler oluyor!” şeklinde misliyle karşılık verir. Düşmanı savuşturur. Çünkü saldırı her zaman en iyi savunmadır.
Ama eğer sıcak savaş gerçek anlamda başlamışsa, daha ağır silahlar devreye girer!
‘MINCIRMA’NIN KİMYASAL VE PSİKOLOJİK YÖNLERİ
Terliğin etkili olamayacağı yaş ve boyutlara gelen yavru için, farklı ve daha gelişmiş seçenekler mevcuttur. ‘Anne bağırması’ tiz tonu ve uzun esler verse de tekrar başa sarmasıyla fiziksel olarak yıpratıcı ve psikolojikman yıldırıcı özellikler taşır.
Ancak bu sistem, özellikle bahar ve yaz aylarında, yani camlar açıkken, “Komşularla sıfır sorun” amacıyla mütevellit pek tercih edilmez. Kanımca annenin en etkili fiziksel silahlarından biri ‘mıncırma’dır. Daha çok ergenlerin ayaklanmalarında kullanılır.
Anne, ergene arkadan yaklaşır, ani bir hareketle bel veya kol bölgesinden bir miktar eti avuçlar ve 180 derece çevirir. Acısı derin, etkisi ani ve korkutucudur. Tehdit içerir.
Mıncırma, kendisine eşlik eden kimyasal ve psikolojik silahlarla kullanıldığında kesin çözüm getirir. Eğer anne mıncırmanın önce veya sonrasında ergenin ensesinde önce sıcak nefesini hissettirir ve sonra “Gebertirim!” tarzı tehditkâr bir fısıltı kullanırsa, ergen en az birkaç gün etkisiz hale getirilir.
‘Enseye soluma’ dışında kimyasal silahların arasında aceleci veya sinirli annenin kabahatli yavruya zorla yedirdiği kereviz, pırasa, içi tam ısınmamış biber dolması vb. sayılabilir.
Bazen, psikolojik savaş yöntemi olarak “Gebertirim!”in daha yumuşak, ama daha etkin formları kullanılır. Ki bunlar kesinlikle Türk anneleri tarafından icat edilmiş, patenti alınmış stratejilerdir. “Hakkımı helal etmem”, “Benim senin gibi oğlum/kızım yok”, “Yakında ölüp giderim, sen de rahat edersin” bu gruptadır.
Sonuncusunun 35 yaşında bir anne tarafından etkili şekilde kullanılabildiğine gözümle şahit oldum!
Hepimizin yüzünden, her Türk annesi asker doğar ve kesinlikle cennet de ayaklarının altındadır!
Herkesin Anneler Günü’nü öpücüklerle kutlarım.
Paylaş