Paylaş
Çocukken geceleri mahallelerde düdüklerini duyar ve güvende hissederdik. Ve sanırım biraz da bu yüzden, şehir içlerinde daha az hırsızlık ve gasp olurdu.
Sekiz bin kişiden 700’ü seçildi ve özel harekât polislerinin katıldığı derslerde eğitim aldı. Artık Gece Kartalları ismiyle İstanbul’da görev yapacaklar. İsim de havalı. Bence güzel haber bu.
Sadece şunu hep birlikte hatırlamak ve görev yapacak arkadaşlara da hatırlatmak gerek galiba.
Sevgili gece bekçilerimiz, Maçka Parkı’ndaki (güya) güvenlik görevlisi, İzmir’deki (güya) polis gibi, suç işlemeyen, kendi halinde vatandaşa karışmak, kıyafetine, haline tavrına müdahale etmek için orada değilsiniz! Kadınların, gençlerin üstüne başına laf etmek, hayat tarzlarını değerlendirmek için o göreve gelmediniz!
Bilakis, mesleğiniz ne biliyor musunuz? Bunun tam tersi! Bu insanları, onlara karışanlardan, müdahale edenlerden korumak. Hırsıza, uğursuza, tacizciye, zorbaya, üstüne vazife olmadan vatandaşa karışana müdahale etmek. Göreviniz vatandaşı elle, dille, silahla rahatsız edeni engellemek, kanuna teslim etmek. Suç işlemeyen insanın canını, malını, özgürlük alanını, tercihlerini korumak!
Ve altını çiziyorum. Korumak için görevlendirildiğiniz asayişin bir parçası da medeni ülkelerde olduğu gibi, her Türk kadınının istediği saatte, istediği kıyafetle, istediği sokakta endişesiz, güven içinde yürüyebilmesini sağlamak.
İşte bunu başarabilirseniz...
Bir kadın, gece saati istediği kıyafette, sağı solu, ara sokakları kollamadan, kalp çarpıntıları yaşamadan, sizin sayenizde “Gece bekçimiz bizi korur” iç rahatlığıyla yürüyebilecekse...
İşte o zaman Gece Kartalları’sınız hakikaten.
Şimdiden kolaylık ve başarılar. Sizi seviyoruz.
AK PARTİ’NİN ‘MARKA SÖZCÜLERİ’ SORUNU
HER kesimden, her açıdan fikir yazılarını, sosyal medyayı ve televizyon tartışmalarını takip ediyorum.
Ama bir senarist olarak en ilginci, muhalif yazıların altına yapılan yorumları izlemek.
Dikkat çekici olan şu: Yazılan bir yazı, bir fikir veya bir tweet için bazen bir-iki gün negatif tepki gelmiyor. Veya birkaç düzgün eleştiri yazılıyor.
Derken bir düğmeye basılmış gibi, aynı anda, “organize işler bunlar” tarzında, aynı karşı çıkışı, ancak seviyeli eleştiri değil, muhtelif hakaret, küfür ve farklı imla hataları eşliğinde bombardıman olarak izliyoruz!
Arada akıllı fikirli olanlar, karşı çıkışını zarif, düzgün bir dille aktaranlar gözden kaçmadıysa, artık inanın tek ciddiye alınan da onlar oluyor.
Zira AK Parti’nin “muhalefete muhalefeti” sosyal medya trollerinin ölçüsüzlüğüyle AK Parti seçmenini de utandıran bir hale geldi. Acaba aşırı küfürbaz, fanatik ve tehditkâr hesaplar hakikaten AK Partililer veya AK Parti’nin sosyal medya trolleri midir, yoksa bilakis, “İşte bunlar da böyle insanlar” algısı oluşturma hedefli, kaynağı meçhul bir sinsi aktivite midir? E öyle ya, artık hayatımız şüphe, hayatımız komplo teorisi!
Sosyal medyadaki AK Parti taraftarları arasında elbette gerçek vatandaşlar, hakikaten konuyla alakalı başka görüşleri veya içten ateşli fikirleri olanlar var ve onlar saygıdeğer insanlar. Ama bu saygıdeğer ve gerçek insanlar, öteki sahte veya paralı, aynı anda aynı hashtag’i açan, benzer avatar’ları kullanan, benzer isimli onlarca hesabı aynı anda aktive edip, hashtag bitince kapatan “hakaretseverler” arasında kaynayıp gidiyorlar. Çünkü bu trollerin sayısı çok.
AK PARTİLİLER BÖYLE TEMSİL EDİLMEYİ HAK ETMİYOR!
Milyonlarca insan, içinde milyonlarca birbirine benzemeyen seçmen, bu fanatik, küfürbaz, ayırımcı karikatüre indirgenmeyi gerçekten hak etmiyor. Benzer bir vaziyet ve sosyal medya aktivitesi muhalefet partilerinde de var ama sanırım bu kadar büyük bir sayı olmadığından daha az görünürler.
Çağın gereği sosyal medyada güçlü olmak. Siyasetteysen bu yolla kitlelerin enerjisini yükseltmek, bir takım duygusu sağlamak vs, bunları anlıyorum. Ama algıyı yönetelim, derdimizi anlatalım derken, parti seçmeninin imajı yerle bir oluyor. Ve farklı görüşten vatandaşların birbirinin gözündeki resmi sivriliyor, git gide ötekileşiyor.
VİKİPEDİ’NİN KAPALI OLMA İŞİ SIKMAYA BAŞLAMADI MI?
TEDARİK ettiği tüm veriler yüzde yüz doğru olmasa da bilgi alma özgürlüğünün bir duvara çarpması insanı sinirlendirmiyor mu?
Tam aradığınız içeriğinin ucunu, ilk birkaç cümlesini internette görmüşken, tıklayıp tamamına ulaşamamak aptalca bir dezavantaj değil mi?
Başka bir yol bulunup bir içerik filtresi yapılamaz mıydı?
Bu iş böyle kaldı mı şimdi? “Türkler Vikipedi’ye erişemiyor, dünyanın ulaştığı bilgilere ulaşamıyor” şeklinde tarihe mi geçecek bu dönem? Ve ne kadar sürecek?
Paylaş