Paylaş
Konuya alaycı yaklaşmam yine tepki alacak, “Astroloji bilimdir” diye mesajlar gelecek. Bilimse, açık ve net konuşsun, gerçekleri saklamasın!
Eş dost ortamlarında “Burcun ne” sorusunun ilk sorulduğu dakika, kanımca, kalifiye muhabbetin biteyazdığı andır! Astroloji muhabbeti, sohbette IQ’nun asgari müştereke indiği, herkesin kendinden bahsetmeye başladığı ağız kalabalığının startını verir: “Sen yengeçsin di mi?”, “Yengeç kincidir”, “Ama benim abim yengeçtir, kinci değildir?”, “O zaman yükselenine bakacaksın”. Aha! ‘Yükselen burç’ telaffuz edilince konunun ebediyete kadar uzayacağını hissedip, “Bana yol” diye kalkarım!
Bugüne kadar burç köşelerinin, Susan Miller’ın, hatta astrologların hayatta faydalı bir değişiklik yaptığını görmedim. Şimdi astrologlar “Bu, bir bilim” diye bana kaş mı kaldıracaklar? Kaldırsınlar, demek yıldız haritamda yazılıymış! Yıldız haritasını filan nereden biliyorum? Çünkü etrafımda herkesin astroloğu var!
Doktoru olmayanın astroloğu var!
Astroloji bir bilim olabilir. Saygı duymak gerekiyor da olabilir. E ama bütün bilimlere saygı duyulsun o zaman? Senede bir kere doktora gitmeyen adam ayda üç kere astroloğa fikir danışıyor! Oturduğun binanın depreme dayanıklı raporunu aldırmıyorsun, ama yıldız haritan var!
Bu, son yıllarda bir furya. Toz da kondurmuyorlar astrologlarına. “Çok acaip bir kadın, bana bütün çocukluğumu anlattı”. E sen çocukluğunu bilmiyor musun? Annene sor? Babana sor? Onlar anlatsa “Amaan bırakın sürekli geçmişten konuşmayı, öf” dersin?
Şahsen bu tarz sohbetlerde, kıllık olsun diye, mesela F klavyeyi icat eden adamı bir saat övmek, “Hayatımı değiştirdi” filan demek istiyorum. Zira F klavyenin, tahin helvasının, tükenmezkalemin, hatta tekerlekli TV sehpasının bile hayatıma faydası büyük. Mucitlerine saygılar. Ama astrologların bana ne yararı olacağını çözemedim.
Anlatılanlara bakılırsa, etkilendiğiniz gezegenlerin o günlerdeki pozisyonlarına göre kritik tarihler veriyorlarmış. Mesela “28 Eylül’de çok ruhani bir tecrübe yaşayabilirsin” filan gibi. “Ruhani tecrübe”? Mesela o gün mağaza ararken, yanlışlıkla camiye girip, hislenip ağlamaya başlasam, derim ki işte astrolog budur! Ama şunları ruhani tecrübe olarak kabul eden arkadaşlarım var: “Eski sevgilimle ilgili bir haber okudum, anladım ki artık kıskanmıyorum”, “Günbatımı fotosu çekip İnstagram’a koydum”, “Halamı aradım”... Belki de arkadaş setimi değiştirmeliyim!
Böyle yuvarlak ifadelerle konuşukları için astrologlar hep haklı çıkıyor! ‘Ruhani tecrübe’ kapsamı bu kadar genişse, yolda “Abam al bi tane be” diyen Roman çiçekçi kız “Para işlerine dikkat, risk almayın”, kafede sizi kesen ergen çocuk “Aşk hayatında hareketlilik”, evde pijamayla televizyon seyredilen bir gün ise pekâlâ “Dingin ve huzurlu bir dönem” şeklinde anlatılabilir!
Satürn’e bakarsan hayat bize güzel
Astrolog dili ayriyeten böyle bir şey. Hayatı olduğundan daha pırıltılı anlatıyor! Susan Miller’ı filan okuduğunda kendini Hollywood yıldızı sanabilirsin: “Bu hafta iş hayatında spotlar üzerine çevrilecek, aşk partnerinle yakınlaşma var, sağlık konusunda ise ayaklarına özel ilgi göster!” Susan! Bir, sette bile spot ışık yok! Öteki günlerde de üzerimdeki tek ışık bilgisayarın ekran ışığı! Ben bir de ünlü insanım, bunu okuyan son ütücü ne yapsın? İki, bizim burada ona ‘Aşk partneri’ denmez ‘Beyim’ denir, ayıptır! Üç, uyuyacak vakit bulayım da ‘ayağıma özel ilgi’ kusur kalsın! Fakat iş ciddi. İşadamları, sanatçılar, hatta söylenenlere bakılırsa siyasetçiler, artık astrologlara sormadan tarih saptamıyorlar. Plüton ilerliyor, Neptün geriliyor, Mars zaten abuk subuk hareketler içinde. Ve ben, Balık burcu olduğum için astroloji çokbilmişlerinden mütemadiyen ‘hissiyatı beyninin önüne geçen, her an ağlaması mümkün potansiyel psikopat’ muamelesi görüyorum!
Halk astrolojiden açıklama bekliyor!
Fakat sıra bende. Eyyy astrologlar! Şimdi sizden net cevaplar istiyorum.
-Suriye ve Irak, ne zaman, kaça bölünecek? Topraklarımızda çatışma çıkacak mı? IŞİD başımıza bela olacak mı?
-Milyonlarca göçmen nereye gidecek? Neptün’e mi?
-Dolar kaça yükselecek?
-HSYK seçimleri sonucunda, bütün ülkenin güvendiği tarafsız bir adalet sistemine kavuşacak mıyız? Böyle bir ruhani tecrübe yaşayacak mıyız?!
-Ebola Türkiye’ye gelecek mi? “Bu hafta sosyal ortamlara dikkat, ebola bulaşabilir” diyecek misiniz?
-Reyting ölçerleri şehirlerden alıp komple kırsala taşıma operasyonu bir noktada duracak mı yoksa Plüton’a kadar yolu mu var?
-Bizim dizinin bu sezonki share’leriyle ilgili Uranüs bir şey diyor mu?
Siz bunlara açık ve net cevaplar verin, ben ayağıma kremimi sürerim bilader, o bende! Madem “bilim’siniz, top sizde. Bin türlü dertten millette gece uykusu kalmadı. Hadi aydınlatın bizi!
Paylaş