Paylaş
“Seçmen ayarsız yahu, kendince bize ders vermek istedi ama dozunu kaçırdı!”
“Seçmen saf anacım, onu kör olası muhalefet yanılttı, iktidara muhalefet ederek darbe yaptı!”
“Seçmen bilgisiz kardeşim, seçim sisteminin tuzağına düştü!”
“Seçmenin kafa gitti, yanlış yaptı, yanlışının nelere mal olduğunu görünce pişman olacak”!
Hikâye şimdi de aynı “mızıkçılık” tonunda devam ediyor:
“AK Parti’siz koalisyon olmaz, Türkiye için felaket olur. O yüzde altmış bir şey beceremez. Erken seçim en iyisi.”
“AK Parti-MHP olabilir ama uzun sürmez. AK Parti-CHP anlaşamaz, yürümez. Ülkeye vakit kaybettirmeden her şekilde erken seçime gidilmeli.”
“Kötü haber alan kaynaklar” zaten AK Parti’deki üç dönemliklerin ve Cumhurbaşkanı’nın planının da bu olduğunu söylüyorlar.
Abilerim ablalarım, biz bu seçimi niye yaptık ki? Hem yurtdışında hem memlekette, koşa koşa niye sandığa gittik? Vatandaş salak mı? Verdi ya işte oyunu? “Bu seçim sonucu bizce pek olmadı, hemen bunu yıkıp yenisini yapalım” ne demek? Kumdan kale mi yapıyoruz yav?
N’oldu “Demokrasinin esası sandıktır”a? N’oldu “Sandık ne diyorsa saygı duyacaksın”a? Bir “Sandıktan çıkan milli irade” vardı, n’oldu ona?
Adam gibi bir koalisyon yapın ve var gücünüzle işletin, adamın tepesini attırmayın!
Beni TBMM başkanı yapın!
BENDEN çok kral Meclis başkanı olurdu.
Bence aranan özellikler zaten en baştan yanlış. Meclis başkanı çemkirmeli, azarlamalı, hatta otorite kurmak için daha ileriye gitmeli. Meclis’te şimdiye kadar gördüğümüz ağız dalaşı, güreş ve kickboks sahnelerinden sonra, buna karar verdim. Ben otorite konusunda kendime güveniyorum. Meclis başkanlarımız fazla kibar ve sakin oluyorlar. Sonra da tansiyonları çıkıyor, Meral Akşener’in dediği gibi “Ay fenalık geldi vallahi”ler yaşanıyor. Ben hiç böyle kendimi üzmez, vekilleri paralardım! Onlar düşünsün, başkan benim arkadaş!
Şöyle ki:
1-Yeni Meclis’te kadın vekil sayısı öncekinden fazla. Yine de çoğunluk erkek lisesi kıvamında. Meclis başkanı ders kaynattırmayan öğretmen gibi olmalı. Ben bazı yasalar için el kaldıranlara çat diye soru sorardım. “Kalk bakayım, evet sen, bıyıklı! Ay hepiniz de bıyıklısınız, sen oğlum, mavi kravatlı, madem el kaldırıyorsun kalk. Anlat bakayım o el kaldırdığın torba kanunun içindekileri! Tek tek say!” Soracaksın, çuvallayanı da çıkaracaksın Meclis’ten, oy moy veremeyecek. Bir zahmet neye onay verdiğini okusaydı!
2-Sürekli kürsüde oturan öğretmen sınıfa hâkim olamaz. Meclis başkanıysan kalkıp sıraların arasında dolaşacaksın! Memleketin bin bir meselesini bırakıp, arkadaşına “Şu isimli yakinimin tayinini halleder misin abicim” diye not yazanı hemen avlayacaksın! Ayağa kaldırıp yazdığı notu ibreti âlem için okutacak, sonra kulağından tutup dışarı atacaksın! Cezası da dışarıda, gazetecilerin yanında tek ayak üstünde beklemek olacak!
3-Parti başkanı ne derse onaylayan, onaylama sebebini bile bilmeyen vekiller var. Onları, ani sözlü yapar gibi kürsüye çağırıp, “Bize kararının gerekçelerini anlat” diyeceksin. Kem küm edip, “Ama başkanım böyle dedi” derse, öğretmenlerin bayıldığı “Başkanın camdan atlasa sen de mi atlayacaksın evladım” klişesini patlatacaksın!
4-Vekiller bazen Hababam Sınıfı’nın komik olmayan bir türüne dönüşüyorlar. Küfürler, yumruklar, kafa atmalar gırla gidiyor. İşte orada Meclis başkanı devreye girecek. O tokmak ne için orada arkadaş? Allah yarattı demeyeceksin, tokmakla dalacaksın aralarına! Yer misin yemez misin! Bak nasıl mum gibi oluyorlar!
Yeni Meclis’ten ümitliyim. Ama göreceğiz. İşler eskisi gibi giderse otorite, azar, şamar, bence Meclis başkanımızın olmazsa olmazları! Ülkede uzun zamandır hâkim ruh buydu, o zaman Meclis’te de aynı tavır lazım.
Hem Meclis’te, hem sokakta, bu sefer de aklımızı başımıza toplayıp uzlaşma ve demokrasiyi öğrenemezsek, bunu hepimiz hak ediyoruz!
Paylaş