Paylaş
Suruç’taki korkunç saldırı, aynı gün Adıyaman’da çatışma... Tam ülkeye bir mutluluk, uzlaşma, ferahlık duygusu gelecek gibi oluyor... Ağız tadıyla yaşayamadan bir facia kopuyor.
Herkes, siyaseten durduğu yere veya etraftan duyduğu geyiğe göre, Suruç’la ilgili kendi teorisini (veya komplo teorisini) anlatıyor:
-“IŞİD yaptı”: Öldürülen gençler Kobani’nin tekrar inşası amacıyla yola çıktığından, ilk akla gelen teori. Olabilir. Türkiye IŞİD’e karşı olduğunu son dönemde ilk kez açıktan dillendirdiği için, meseleleri Kürtlerden çok Türkiye ile de olabilir.
-“Devlette etkili bazı karanlık çevreler yaptı”: Barış ve çözüm işine gelmeyen ve/veya Suriye’de farklı gerekçelerle IŞİD’i destekleyen ve/veya haklı-haksız sebeplerle sınırda bir Kürt kantonuna karşı birileri olabilir. Kürtleri provoke edip çıkacak olayları bir kutuplaştırma aracı gibi kullanacak birileri olamaz mı? Olabilir.
-“HDP’yi marjinalleştirmek isteyen bazı siyasi elemanlar yaptı”: “Kürt siyasi hareketinin Türkiyelileşme hamlesini samimi bulmayan, barajı geçmelerinden hoşlanmayan, siyasetin böyle şekillenmesi işine gelmeyen, hatta koalisyon istemeyen birileri ortalığı karıştırmayı amaçlamış olabilir” diye düşünenler de var.
-“PKK yaptı”: Bu da bir teori. “Çözümün tıkanması üzerine, acı bir olayla bölgedeki Kürtleri konsolide etmek ve Güneydoğu’da tekrar ‘savaş’ başlatmak istemiş olabilirler” deniyor. “Adıyaman’daki çatışmanın eşzamanlı olması bir tesadüf mü” diye soruluyor.
-“Uluslararası güçler yaptı”: Türkiye’yi IŞİD’in karşısında daha net konumlamak için ve/veya Türk-Kürt savaşı başlatmak için ve/veya Türkiye’yle stratejik düşman olduklarından ve/veya sadece bölgeye silah satmak için... Hepsi olabilir.
Ben gerçeği biliyorum! Kim, niye yaptı, cevabı bende!
Robot resmi çizeyim: Suçlu, bu bölgede barış, sakinlik, refah istemeyen biri. Ne Kürtlere bayılıyor ne Türklere. Arapları da sevmiyor büyük ihtimal. Hepimizden feci tiksiniyor olabilir hatta.
Suçlunun, ne Türkiye’de yaşayanların mutluluğu umurunda ne Suriye’de yaşayanların.
Silahlara bayıldığı çok net. Türkiye’de içsavaş rüyalarıyla heyecanlandığı kesin. Parası, bir tür istihbaratı ve Suruç’daki canlı bomba gibi, bilerek veya bilmeyerek onun için çalışanlar var.
Suçlu yukarıdaki teorilerdeki grupların hepsinin içinden biri veya birileri olabilir. Birkaçı veya hepsinin içinden çıkan birilerinin ittifakı da olabilir.
Kim mi? Fark eder mi kim?
Barış isteyen, bu memleketi seven insanlar bir araya gelip karşısında durursa, o kim ki zaten?
‘Halkın kendi güvenliğini alması’ derken?
SELAHATTİN Demirtaş’ın “Artık halkımız kendi güvenliğini almak durumunda...” açıklaması, o kadar fena yerlere gidebilecek bir cümleydi ki...
Güneydoğu’daki herhangi bir vatandaşımızın eline Kalaşnikof’u alıp kendine polis-jandarma rolü biçmesi gerektiğini mi söylüyordu?
Ya da Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçlerinin bölgede bir meşruluğunun kalmadığı, PKK’nın emniyet gücü olarak yetki alacağı manasına mı geliyordu?
Demirtaş, sözüne “... İl ve ilçe teşkilatlarımız kendi güvenlik tedbirlerini almalıdır” diye devam etti. Her parti, teşkilat binasının güvenliğini, kurşun geçirmez kapıdan özel güvenliğe kadar pek çok yöntemle sağlayabilir. Bu makuldür.
Mesele, iki cümlenin arasındaki olmayan bağlaçtı sanırım!
Korkutucu ilk cümleden sonra “Yani” gelseydi, rahat bir nefes alacaktık. Ancak, iki cümle arasında “Ve” bağlacı varmış gibi geldi kulağa. Tabii çok tedirgin edici oldu. Tam da HDP Türkiye’de ezilen herkesin arasında “bağlaçlık” yapma iddiasındayken...
Neyse ki dün, Demirtaş “Silahlanma çağrısı değildi, teşkilatlarımıza güvenlik önlemlerini artırmaları için çağrıydı” açıklaması yaptı.
Bu kadar gergin dönemlerde bir bağlaç, tek bir kelime hayati önem taşıyabiliyor!
Ağır aksak koalisyon!
DÜN AK Parti’den Ömer Çelik ve CHP’den Haluk Koç görüştü.
Şimdi konu başlıkları belirlenecek. Hangi mekânda bir araya gelecekleri kararlaştırılacak. Birkaç güne heyetler olacak. Onlar bir araya gelecek. Öbür hafta başı ne konuşulacağına karar verilecek!
On-on beş gün konu başlıkları değerlendirilecek. Koalisyon kurulmasının mümkün olduğu kararı alınırsa, sonra müzakerelere geçilecek...
Yani inşallah bende osteoporoz ve demans başlamadan önce koalisyonun kaderi belli olacak!
Hadin beyler, hayat kısa!
Paylaş