Gülçin yazıyor

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

Ata / Çiller, ‘Atatürk’le aramıza girmeyin' diyor!

Sabahları erken uyanmayı sevmem, ama bu kuralımı Tansu Hanım'ı TÜSİAD'ta izlemek için bozdum. O kadar laf ettiği, ‘‘kanemiciler’’ dediği, TÜSİAD'ın liderlerle sohbet toplantısına katılacaktı. Bakalım karşılamaya kimler kimler gelecekti? Tansu Hanım TÜSİAD'lıların kalbini nasıl fethedecekti?. Muhalefet, Tansu Hanım'a yaramış mıydı? Yeni çevresinde kimler vardı?

Toplantının yapılacağı Swissotel'e vardığımda toplantıya 10 dakika kalmıştı, salon neredeyse boştu. DYP'lilerden İstanbul İl Başkanı Celal Adan ve yakın dost çevresindeki birkaç il meclisi üyesi Tansu Hanım'ı beklemekteydi. Tansu Hanım yarım saat geç kaldı. TÜSİAD üyelerinden Tuğrul Erkin, ‘‘Yarım saatten fazla kimseyi bekleyemem’’ diyerek toplantıyı terketti.

TANIDIK ÜYE YOK

Toplantıya mümkün olduğu kadar erken gitme telaşım önlerde yer bulmak içindi. Bu telaşım meğerse yersizmiş. Milliyet gazetesi yazarı Meral Tamer'le birlikte kendimize ön sıralarda bir yer bulduk ve hemen oturduk. Çevremde gözlerim tanıdık TÜSİAD üyelerini boşuna aradı. Her toplantıya görev olarak katılan İshak Alaton ve Üzeyir Garih bile yoktu. Eskilerden eski DYP'li yeni DTP'li milletvekili Jefi Kamhi'nin babası Jak Kamhi toplantıya katılmıştı ve Tansu Hanımı geçirme sırasında sıcak merhabalaştılar.

Toplantı başladıktan çok kısa bir süre sonra Anayol'un mimarı yeni TÜSİAD üyesi Hamdi Akın, yakın dostu DYP Elazığ Milletvekili Cihan Paçacı ile birlikte boş olan ilk sırada yerlerini aldılar. Ufuk Söylemez de en ön sırada, Sedat Aloğlu'nun yanından hayranlıkla izlemekteydi Tansu Hanım'ı. Başında bulunduğu kamu kuruluşlarıyla ilgili her hangi bir soruşturma olmasın diye partisini terk edip DTP'ye geçen, herşeyi yoluna koyduktan sonra Tansu Hanım'ın yanında yer alan Ufuk Söylemez, rahata kavuşmuştu, tehlike atlatılmıştı.

KUYRUK ZAİMOĞLU

Tansu Hanım'la birlikte gelenler arasında eski ANAP'lı, yeni DYP'li bir yüz dikkatimi çekti. Kendisi Giresun Milletvekili olmakla beraber İstanbul'da Tansu Hanım nereye, Rasim Zaimoğlu da oraya. Acaba Tansu Hanım onu İstanbul Milletvekili adayı yapacağım diye mi, partisinden kopardı. Yoksa İstanbul Belediye Başkanlığı'na aday mı yapacak diye kendi kendime sormadan edemedim.

Tansu Hanım salondan içeri girerken içim burkuldu. O genç, çağdaş güzel kadın gitmiş, yerine yeni modacısının alaturka çizgilerini taşıyan orta yaşlı orta gelir gurubundan alaturka bir kadın girmişti sanki. Ünlü modacı Figen Özdenak'la yolları Refahyol hükümeti sırasında ayrılmış, Tansu Hanım'a yeni hayatında muhtemelen yeni muhitindeki hanımlar ünlü yeni modacısını tavsiye etmişlerdi. Tabii Tansu Hanım'a çağdaş Türk kadını imajını veren çizgilere de ‘‘Allahısmarladık’’ dediler...

TOMBUL TANSU

Yeni modacısı onun daha da tombul gözükmesini istiyor olmalı ki, plili etek giymişti. Plili eteğin altında ise dolgu topuk pabuçlar gerçekten tüyler ürpertici bir şekilde gözükmekteydi. Ben TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan'ı açış konuşması sırasında Tansu Hanıma yöneltiği çarpıcı sorular için tebrik etmeden geçemeyeceğim.

Tansu Hanım'ın demokrasi havarisi kesilmesine gülüp geçiyorum. Temiz toplum için elele kampanyasında bizleri azarlayan sanki o değildi. Ama beni en çok güldüren cümlesi ‘‘Benimle Atatürk arasına kimseyi koyamazsınız’’ oldu. Hemen aklıma arşivimdeki Doğan Güreş Paşa'nın yeni evine astığı AtaÇiller portresi geldi. Sonra da Tansu Çiller'in TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan'ın yanıtsız bıraktığı soru. Şimdi ben tekrarlıyorum:

‘‘Refah Partisi tehlikedir. Bu tehlikeyi önlemek için bizi seçin, diyerek oy topladınız. Daha sonra Refah ile koalisyon yaptınız ve bunu da 'Refahın uçlara kaymasını biz engelliyoruz' diyerek açıkladınız. Önümüzdeki dönemde Sayın Çiller'in Fazilet Partisi aynı şeyleri söyleyip söylemeyeceğini merak ediyoruz. Bu partinin uçlara kaymasını önlemek için yine DYP'ye ihtiyaç olup olmadığını sanırım yalnız biz değil, bütün kamuoyu merak ediyor.’’

Gülben Ergen'e helal olsun

Geçen gün Hürriyet Gazetesi'nde Gülben Ergen'le Erol Evcil'in ayrıldıklarını okuyunca bayağı üzüldüm. Demekki ‘‘düşenin dostu olmaz’’ sözü doğruymuş. Bizim Ünal Korukçu'nun ‘‘mühim değil’’ dediği 150 milyon dolarlık krediden acaba Gülben Hanım'a neler alınmış?

Bursa dedikodularına göre Erol Evcil, Gülben Hanım'a karşı oldukça bonkörmüş. İçimden Gülben Hanım'a 'helal olsun' dedim. Nasıl olsa haydan gelen huya gidecekti, hiç değilse bu güzel hanıma gitmiş diye de sevindim... Gelelim iki yıl önce Gülben Hanım'a ilk ve son rastladığım yılbaşı gecesine.

Uludağ'da yeni açılan bir otelde kalıyordum. Gecenin ilerlemiş saatleriydi; birden otelin kapısı açıldı. Otelin sahibinin oğlu ile birlikte dört erkek, bir vizonlu kadın girdi. Erkeklerden birini ben çok yakın tanıyordum. Bu erkek, kısa bir zaman önce Türk basınında ilk söyleşiyi yaptığım ve ne büyük tehlikeler atlatmış olduğumu çok sonraları anlayacağım Erol Evcil'den başkası değildi...

Geri kalanları ise İş Bankası'nın önde gelenleriydi. Yerlere kadar vizonlu güzel kadın ise Gülben Ergen'den başkası değildi. Bu isimlerden bir tek İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi Metin Tiryakioğlu'nun ismi kafamda yer etmişti.

Tiryakioğlu'nun ismi bugünlerde çok konuşuluyor. Zira, Tiryakioğlu'nun oğlu Burak'la meğerse Erol Evcil ortakmış. Ne güzel ortaklık!

Şirketin üçüncü ortağı daha da komik, o da İş Bankası Bursa Şubesi eski Müdürü -sonra müfettiş raporlarında yükselme hırsının aklının önüne geçtiğine hükmedildi ve başına ileride gelebilecekleri düşünerek, paşa paşa emekli oldu- Mehmet Ertaş'ın kardeşi Halil Ertaş...

Tiryakioğlu bugünlerde Ünal Korukçu'nun istifasından sonra meselenin kendisine kadar uzanıp uzanmayacağını merak ediyormuş. Ben onu bu meraktan kurtarayım; onun için kaç kahve falı kapattıysam hep ‘yol’ çıktı, haberi olsun...



Yazarın Tüm Yazıları