Paylaş
Fotoğraflar: Levent KULU
File vardı benim çocukluğumda, pazar filesi. Annemle pazara gittiğimi, filemizin annemin avucunda bıraktığı izi hatırlarım.
Dokunmak hayatımın en değerli şifresi olduğu için evimizin erzak alışverişini kendim yapmayı severim. Dokunarak seçtiğim sebzenin, meyvenin bize daha iyi geleceğine inanırım.
Dünyanın neresine gidersem gideyim ilk işim gittiğim şehrin mis gibi kurulmuş pazarlarını bulmak olur.
Sabahın erken saatlerinde tezgahlarını açan, mallarını inci gibi dizen bu emekçi pazarcı kardeşlerimi çok severim ve değer veririm.
Bu sebeple bu hafta pazara çıktık. İyi de oldu. Mutfağımızın eksiklerini taptaze ve emek kokan ellerden almış oldum.
Büyük alışveriş merkezlerinin dünyayı donattığı günümüz çağında artık bakkallar yerini büyük marketlere bıraktı...
İstediğiniz her şeyi bulabileceğiniz, süslü, donanımlı ve şık AVM’lerin içerisine dizilmiş, güneş görmeyen, hava alamayan, tezahüratı, sloganı olmayan tüm ürünler de güzel ama ben eskileri sevenlerdenim.
Eski alışkanlıklarına bağlı olanlardanım...
Sohbeti az, duygudan yoksun iki kilo elma, üç demet maydanoz isteyip almışlığım çoktur elbet ama robot gibi...
Oysa pazarda hayat vardır... Siyaset, gündem, dizi, magazin, iki alana bir bedava, pazarlık sohbetleri, artistler, şarkılar, türküler vardır... İnsan gibi... Hayat gibi...
10 YAŞINDAN BERİ PAZARCILIK YAPAN HAŞİM PELEN:
Patlayan her canlı bomba bizi de öldürüyor
* Haşim seni tanıyabilir miyim?
- 35 yaşındayım. Aslen Siirtliyim ve yaklaşık 25 senedir pazarcılık yapıyorum.
* Pazarcılığa 10 yaşında mı başladın?
- Evet. Babam da pazarcıydı. Onun yanında gidip gelmeye başladım. 5-6 yaşında çalışmaya başladım. İlkokula giderken sabahları sokakta tatlı satardım. Sonra okula dönerdim. Öğle tatili olunca da boya yapmaya giderdim. Kalabalık bir aileyiz. Yedi erkek, üç kız. O yüzden maddi sıkıntılarımız vardı. Çalışmak zorundaydım.
* İlkokul bittikten sonra ne yaptın?
- Direkt İstanbul’a geldik. Ablamla beraber pazarcılık hayatımız başladı. Hâlâ da devam ediyor.
* Pazarcılığa başladığında ilk önce ne öğrendin?
- Poşet açmayı, malı yerleştirmeyi ve terazi kurmayı. İlk önce limon sattık.
* Limon satarak kaç para kazanıyordunuz?
- Şimdinin parasıyla iki kasa limondan 50 kuruş-1 lira civarında para kazanırdık.
Fotoğraflar: Levent KULU
BİR PAZARCI KAÇ PARA KAZANIR
“Haftada dört pazara gidip günde 100 lira kazanıyorum”
* Çocuğun var mı?
- İki kızım, bir oğlum var. Oğlum işitme engelli. Onun durumu bizi çok zorluyor.
* Doğuştan mı işitme engelli yoksa sonradan mı oldu?
- Doğuştan. Doktor hatası yüzünden oldu. Doğum esnasında duyma yetisi zedelendi. Yüzde 92 duymuyor. Ameliyat oldu. Şimdi işitme cihazı takılı olduğunda duyuyor ama cihaz çıktığında duymuyor.
* İyi ki cihaz almışsınız…
- Ne zorluklarla aldık bir bilsen. Hâlâ 1.500 lira borcu var. Maalesef sigortam da yok. Günde 100 lira para alıyorum. Haftada 4 pazara gidiyorum. Ayda 1.600 lirayla geçiniyoruz. Üç çocukla zor oluyor. Anaokuluna gidiyor en küçük çocuğum. Okula ayda 100 lira veriyoruz. İki çocuğum da ilkokulda. Oğlumun engelli maaşını alamıyoruz. Çok uğraştık ama olmadı. Ameliyattan sonra yüzde 52 engelli raporumuz var.
* Günde 100 lira kazanıyorum dedin. Yevmiye usulüyle mi çalışıyorsun?
- Evet. Bizimki aile işi ama yevmiye usulü ile çalışıyoruz. Bu tezgâh 10 kişiye bakıyor. Okuyan kardeşimiz de var. Hepimiz bu tezgâhtan ekmek yiyoruz.
Muhammed Tuncay, üç çocuklu pazar emekçisi Haşim’in (solda) işitme engelli oğlu. Yüzde 52 engelli raporu olmasına rağmen engelli maaşı alamamışlar.
Etiler-Levent müşterisi fiyat sormaz
* Sıkı pazarlık yapan müşteri de vardır, hiç pazarlık yapmayan da. Müşteri profilleri genel olarak nasıl?
- Yüzde 30’u cinstir. Ama semtine göre değişiyor. Etiler ya da Levent pazarında müşteri fiyat sormaz, ne istiyorsa alır gider. Buralarda öyle değildir. Kocası veriyor 20-30 lira “Ne alacaksan bununla al” diyor. Kadın ne yapsın, mecbur pazarlık yapacak.
* Televizyon izler misin?
- Geceden hale gidiyoruz. Ertesi gün de geç geliyoruz eve. Bir yemek yiyebiliyorum evde. Sonra hanım çay yapmaya gidiyor. O daha çayı demlemeden ben koltukta uyumuş oluyorum. Bu yüzden tüm pazarcılar hanımlarıyla kavgalıdır.
* Çocuklarını pazara getirip onların bu işi öğrenmesini ister misin?
- İstemem. Ben çocuklarımı imkanım olduğu sürece okutacağım.
* Hangi pazarlara gidiyorsunuz?
Cuma günü Cumhuriyet Mahallesi’nde, cumartesi günü Bayrampaşa’da, pazar günü de Karadeniz Mahallesi’ndeyiz.
* Çocuklarınla ilgilenebiliyor musun?
- Eşim kadar ilgilenemiyorum. Çocukları okula o götürüp getiriyor. Haftada iki gün de oğlumuzu rehabilitasyon merkezine götürüyor. Eşim çok koşturuyor.
Pazarın en meşhur doncusu Murat’ın yanındayım. Müşterileri genellikle pijama yerine uzun don almayı tercih ediyormuş. Sloganını soruyorum başlıyor bağırmaya: “Üç parça 10, tanesi 5 lira”.
İsmail yıllarını yufka işine vermiş. İncecik elde açılmış yufkalar kat kat duruyor tezgâhının üzerinde.
Marketten yufka alanlara çok kızdığımı söyleyince bana hak veriyor ve bu konuda çok dertli olduğunu anlatıyor.
“Taze, günlük el yufkası” diye bağırıyor İsmail…
İşimiz zor ablacığım, 30 yumurta satacaksın ki 1 lira cebine kalsın
* Hasan, tezgâhınızın önü yumurtalarla dolu… Günde ortalama kaç yumurta satıyorsun?
- Pazarına göre değişiyor. Bazen 200 koli satarız bazen de 400.
* Bir koli yumurtadan ne kadar kâr elde edilir?
- Bir kolide 30 yumurta vardır. Hepsini satınca 1 lira kâr ederiz. Üstelik pazarda ucuza satarız yumurtayı. Bakkallarda her zaman daha pahalıdır.
* Kaç senedir bu iş yapıyorsun?
- Benim yaklaşık 15 sene oldu. Sadece şarküteri işi yapıyorum. Tezgâhta ortalama 4 kişi çalışırız. Malımızı Rami’deki toptancılardan alırız.
* Müşteriler çok pazarlık yapıyor mu?
- Yok. Bizim müşterilerimiz çok fazla pazarlık yapmaz. Zaten bize gelen müşteri bellidir. Bizim durumumuz sebze-meyve satan arkadaşlara göre daha farklıdır.
Biz malımızı ertesi gün de satabiliriz. Sebze-meyve satanlar ellerinde ürün kalmasın diye indirim yaparlar. Bizde fiyatlar oynamaz.
* Güvenlik kamerası gördüm peynir dolabının orada…
- Evet. Zaman zaman cepçilik gibi olaylar oluyor. Müşterilerimizin eşyaları çalınıyor. Tedbir almak için kamera koyduk.
* Eskiye oranla daha çok mu daha az mı kazanıyorsunuz?
- Daha az kazanıyoruz. Hayat pahalılaştı. Her sokakta neredeyse iki market var. Böyle olunca kazanç düşmeye başladı.
HIRDAVAT TEZGÂHINDA PARA KAZANMAYA ÇALIŞAN CEVDET AMCA:
Sen ne diyorsun Gülben kızım “Bazı günler para kazanmayı bırak cebimden harcıyorum”
* Cevdet Amca işler nasıl?
- Valla kızım hiç iyi değil. Bazı günler para kazanmayı bırak cebimden harcıyorum. İş olursa günde 10-20 lira ancak kazanırım. Son 3-4 yılda daha bir günde 50 lira kazanmışlığım yok.
* Memleketin neresi?
- Diyarbakırlıyım. Aslında mesleğim bu değil. Diyarbakır’da tütün ekerdik, hayvancılıkla uğraşırdık. Sonra baktık geçinemiyoruz İstanbul’a geldik.
* Kaç yaşındasın? Bu yaşta pazara gelmek zor olmuyor mu?
- 63 yaşındayım. Haftanın 5 günü pazara çıkıyorum. Ekmek davası bu mecburuz.
* Kaç çocuğun var?
- 9 çocuğum, 8 torunum var. Çoğu evli. Bir bekar oğlum var. Şimdi Şanlıurfa’da askerlik yapıyor.
35 SENEDİR PAZARLARDA BALIKÇILIK YAPAN FEHMİ AKPINAR:
Belgesellerde şu ayıların yediği somon balıkları var ya, en çok ondan satıyoruz
Fotoğraflar: Levent KULU
* Pazarın tek balık tezgâhı seninki. Nereden alıyorsun balıkları?
- Balıkları pazara gelmeden önce hale gider taze taze alırım. Yıllardır bu işi yapıyorum.
* Şu anda en çok hangi balık satıyor?
- Mevsimden dolayı çeşitler biraz azaldı. Şu anda levrek, çupra ve belgesellerde ayıların yediği somon balıkları var ya en çok onlar satıyor.
* Kaç senedir bu işi yapıyorsun?
- 35 senedir balıkçılık yapıyorum. Tezgâhta 3-4 kişi çalışıyoruz. İşler eskiye göre çok iyi değil ama idare ediyoruz.
Pazarın Pavarotti’si Ersin
Pazarda herkes onu işaret ediyor. “Gülben Abla bir sesini dinle, bayılırsın” diyorlar. Ersin’le tanışıyorum. Nam-ı diğer Pavarotti. Önce damardan Ahmet Kaya’nın Korkarım şarkısını patlatıyor. Sonra “Hareketli bir şarkı daha söyle” dediğimde başlıyor Ağrı Dağın Eteğinde’yi söylemeye...
Ne zaman pazara gitsem tezgâhların yukarısına asılan kıyafetler dikkatimi çeker. Bu kez aldım elime askı sopasını, bu iş nasıl yapılır ustasından öğrendim.
Liseden sonra okuyamamış Rıdvan’ın hikayesi…
Belediye kapalı pazarlara dönünce pazarcının rızkı iyice düştü
* Rıdvan, pazarcılık baba mesleği mi?
- 25 yaşındayım. Yaklaşık 10 senedir pazarcılık yapıyorum. Lise son sınıfa kadar okudum. Okurken de pazara gelip gitmeye başladım. Babam aslında inşaat ustasıydı. Sonradan işleri düşünce tezgâh alıp pazarcılığa başlamış. Ben de sonradan onun gibi bu işe devam ettim.
* Tezgâhlara kira mı ödüyorsunuz? Nasıl oluyor tezgâh almak?
- Tezgâh kurma bedelini ödüyorsun. Belediyelerden senelik oluyor bu işlem.
* Siz ne satıyorsunuz?
- Sebze satıyoruz. Hemen hemen bütün sebze çeşitleri var.
* Günlük yevmiye usulü mü çalışıyorsunuz yoksa kazandığınız cebinize mi kalıyor?
- Babam ve kardeşlerimle birlikte yapıyoruz bu işi. Kazancı ortak paylaşıyoruz. Önceden iyi bir kazancımız oluyordu. Ama şimdi pazarların yerlerini değiştirmeye başladılar ve işler azaldı.
* Yerleri nasıl değişti?
- Kapalı alanlara alıyorlar pazarları. Ama insanlar kapalı pazarlara gelmek istemiyor. Şu anda bu pazarı da kapalı alana almak istiyorlar.
Şiir okumayı çok severdim, hayalim edebiyat öğretmeni olmaktı ama kader buymuş
* Sabah kaçta gelirsin işinin başına ve akşam kaçta evine dönersin?
- Sabah 5’te geliyorum pazara. Akşam eve gitmem 22.00’yi buluyor. Bir kardeşim hale gidip mal alıyor. Biz de erken gelip, çadırı açıp tezgâhı kuruyoruz. Sonra hale gidip malı kamyonete yüklüyoruz ve pazara geri geliyoruz.
* Evli misin?
- Evliyim. İki çocuğum var.
* Çocuklarının pazarcılık yapmasını ister misin?
- Onların bu işi yapmasını istemem.
* Lise sona kadar okuduğunu söyledin. Ondan sonra niye okuyamadın?
- Tezgâhta eleman eksikliği vardı. Babama ve kardeşlerime yardım etmem gerekiyordu. Liseyi okudum. Sonra da devam etmedim.
* Üniversitede okuma şansın olsaydı hangi bölümü tercih ederdin?
- Edebiyat öğretmeni olmak isterdim. Şiir ve kitap okumayı çok severdim. Bu işi yapmaya başlıktan sonra onu da bıraktım. Kader buymuş.
* İşini severek mi yapıyorsun?
- Bu işi sevmiyorum çünkü zor bir iş. KPSS’ye girseydim belki zabıta ya da güvenlik görevlisi olabilirdim.
* İsteseydin bence yapabilirdin…
- Öyle ama bizimki aile işi. Tezgâhta boşluk olur ben ayrılırsam. O yüzde başka bir işte çalışmayı hiç düşünemedim.
Pazar selfie'si
PAZAR HIRSIZLIKLARI
Peynirci kamera kurdu, biz kuramadık önlüğümü bile çaldılar
* Hırsızlık olayları çok oluyor mu?
- Bir gün önlüğümü tezgahın altına koyup bir yere kadar gitmiştim. Bir geldim ki önlüğüm çalınmış. Oluyor böyle şeyler. Aşağı kısmı dolaştığınızda görmüşsünüzdür. Peynircinin tezgahında güvenlik kamerası var. Çünkü onların sattığı mal bizimkine göre pahalı. Bizim öyle bir kamera sistemi kurmamız imkansız.
* Sence pazarcılık doğru anlatılıyor mu?
- Bence anlatılmıyor. İnsanların gözünde çok küçük kalmış bir meslek. Artık insanlar marketleri tercih etmeye başladı. Bizi küçük görüyorlar. Marketler zaten çok güçlü. Sahipleri zengin insanlar. Biz öyle değiliz ki.
* Hepiniz birçok farklı pazara gidiyorsunuz. Mesela burasıyla 4. Levent ya da Etiler pazarını karşılaştırdığında nasıl farklılıklar var?
- O bölgelerde zengin insanların uşakları yapıyor genellikle alışverişi. Pazarlık yapmazlar. Fiyatını bile sormazlar. Bazen telefon edip şunları hazırlayın derler.
Bizim buradaki pazarda müşterinin yarısı Suriyeli
* Pazarda tezgâhın yeri önemli midir?
- Çok önemlidir. Biz bugün girişe yakın ve düz yerdeyiz. Mesela bu bir avantaj. En çok işi köşe başındaki tezgâhlar yapar.
*Bir ürünü satabilmek için müşteri ile kurduğunuz diyalog iyi olmak zorunda, değil mi?
- Müşteriye kibar olmak önemli. Kaba davranırsan müşteri kaybedersin. Müşterinin sana güvenmesi lazım. Güvenirse her zaman gelir.
* Pazarda Suriyeli müşteriler de gördüm…
- Şu an bu pazardaki müşterilerin yüzde 50’si Suriyeli. Bu bölgede yaşayan çok Suriyeli var.
Kocasına kızıp hıncını benim tezgâhtaki domatesten alan müşterilerim var
* Bazı pazarcılar malını hiç seçtirmez. Çok sinir olurum buna...
- Mal bozulmasın diye seçtirilmez. Zaten iyi esnaf kötü mal satmaz. Tek tek seçip sebzeleri berbat edenler var. Kadın kocasına kızıyor sonra gelip domatese parmak atıyor.
* Yetkililere söylemek istediğin bir şey var mı?
- Pazarlar kapalı alanlara taşınmasın. Pazarın hası mahalle arasında olandır. Bir de bağırmak yasaklandı biliyorsunuz. Pazar eski bir kültür. İnsanların hoşuna gidiyordu. Şimdi pek kimse bağırmıyor.
Paylaş