Paylaş
- Uğur bey, seminerde anlattıklarınızdan çok etkilendim. Okuyucularımız da sizi tanısınlar istiyorum. Genetik alanına merakınız, bugünlere gelişiniz nasıl oldu?
UĞUR SEZERMAN: Aslında Boğaziçi Üniversitesi’nde Elektrik Elektronik Mühendisliği okudum fakat hep insana daha yakın bir konuda çalışmak istediğimden mezun olur olmaz biyomedikal mühendisliğine geçtim. Doktoram sırasında İnsan Genom Projesi’ni başlatan kişi olan Prof. Charles Delisi ile tez çalışmalarımı yapmaya başladım. Bu sırada genetiğe de ilgi duymaya başladım. Çalışma alanım olan biyoinformatikte yeni nesil dizileme ile elde edilen verilerin analizi, anlamlandırılması için ve kişiye özel tanı ve tedavide kullanılması için yapay zekaya dayalı algoritmalar geliştirmeye başladım. Şimdi de hem Türkiye hem Polonya hem Amerika’da kurduğum şirketlerle bu geliştirdiğimiz yöntemlerle kişileri daha sağlıklı tutmak için uzmanlarla birlikte kişiye özel çözümler geliştiriyoruz.
- Müthiş bir alan bu! Gen, DNA, epigenetik, metilasyon... Tüm bunların ne kadarına hakimiz?
UĞUR SEZERMAN: Yeni nesil dizileme yöntemleri, insanların DNA dizilim bilgisine hızlı olarak makul masraflarla ulaşmamıza olanak sağladı. Biz de geliştirdiğimiz algoritmalarla bu bilgiyi anlamlandırarak olası riskleri belirleyebiliyoruz. Genom bilgileri uluslararası veri bankalarında tutuluyor. Buradaki veri arttıkça giderek daha doğru ve hızlı tanı ve tedavi geliştirmek mümkün olacak. Aynı şekilde diğer omik veriler -ki bunlara epigenetik veriler de dahil-, veri bankalarında daha fazla. İyi anote edilmiş veriler arttıkça bunlardan geliştirilen modellerin doğruluğu da daha çok artacak ve bu verilerin sağlık ilişkilerini belirlemede daha doğru modeller geliştirebileceğiz.
- Genetik tarama yaptırmamızın bize ne gibi faydaları olacak?
UĞUR SEZERMAN: Kişiye özel risklerinizi, yatkınlıklarınızı ve hatta belli spora olan performansınıza katkı olabilecek varyantlarınızı erkenden öğrenebilirsiniz. Buna göre önleyici tıp olarak riskiniz olan hastalıklar için yaşam tarzınızı ona göre değiştirebilirsiniz. Daha sık doktor kontrollerine gidebilirsiniz ya da belli ilacı hızlı metabolize ediyorsunuzdur. Bu tarama sonucunu doktorunuza ilettiğinizde size o ilacı vereceği zaman daha düşük doz verecektir ve ilacın olumsuz etkilerini önleyecektir. Ya da belli bir tür sporda performansınıza olumlu katkı sağlayacak varyantınız vardır. Siz o spora yönelebilirsiniz. Genetik analiz bu gibi veriler sunacağından hayatınızda sürekli kullanabileceğiniz bir rehber olacaktır.
- Sizin genetik tarama yaptırdığınızdaki görülen yaş ile gerekli önlemleri aldıktan sonra görülen yaş arasında 10 yaş geriye gitmişsiniz. Zaten çok genç ve dinamik duruyorsunuz. Neler yaptınız?
UĞUR SEZERMAN: Ben olası risklerimi ve kuvvetli olduğum alanları biliyorum. Ona göre beslenmemi, yaptığım spor aktivitelerini ve kullandığım takviyelerimi değiştirdim. Bu da benim epigenetik yaşımın şu anki yaşımdan çok daha iyi bir duruma gelmesini sağladı. Bu da yaşam kalitemi ve performasımı artırdı.
- Sağlık sektörü kişiye özel formüllere, biricikliğe doğru gidiyor. O halde bugüne kadar gelmiş geleneksel tedavi yöntemleri değişecek diyebilir miyiz?
UĞUR SEZERMAN: Kesinlikle... Aspirin herkese iyi gelmiyor. Kahve herkese iyi gelmiyor. Vücudumuzdan elde edilen tüm genetik (omik) ve klinik verilerin toplamından vücudun resmini çekip eğer bir hastalık varsa bunları tetikleyen mekanizmaları belirleyebiliyoruz ve onu hedefleyen tedaviler de hızla gelişmeye başladı. Bu tedavi illa o hastalık için geliştirilmiş bir ilaç olmayabilir. İstediğiniz hastalığa sebep olan, aktive eden sinyali kesmek ise bu sinyali kesecek ilaç başka bir hastalık içinde geliştirilmiş olabilir. Bu sinyali etkileyen başka ilaç harici çözümler de olabilir. Bunlar belirlenecek ve tedavi için kullanılmaya başlanacak. Çok yakın bir zamanda değil ama hızla bu yaklaşımı uygulamaya geçirmek için dünyada çalışmalar yapılmaktadır.
- Aileden gelen hastalıkların önüne geçmemiz mümkün mü? Tetikleyici faktörlerin önüne geçebilir miyiz?
UĞUR SEZERMAN: Genetik hastalıklarda önleyici tıp olarak hastalığa göre yaşam tarzınızı ve check up programları ile hastalığın başlamasını engellemek, geciktirmek ya da erken teşhis koymak mümkün olabilir ya da Angelina Jolie’nin yaptığı gibi çok agresif ilerleyecek bir kanserse mastektomi ile göğüslerini aldırıp hastalığın oluşumunu engelleyebilir. Genetik analizlerde, kişinin yaşam kalitesini artırmak ve riskleri minimize etmek için çok önemli bilgiler sunuluyor.
- Genetik kod tamamen çözüldüğünde sağlıklı bir şekilde kaç yaşına kadar yaşamamız mümkün görünüyor?
UĞUR SEZERMAN: Her şey kişiye özel. Buna katkısı olan her faktör iyiyse 120 yaşına kadar yaşamak mümkün. Tabii ki bu değerler ne kadar strese maruz kaldığınızla değişiyor.
- Gözlemlerinize dayanarak sorsam: Nelere dikkat edelim, ne zararlı, ne faydalı?
UĞUR SEZERMAN: Bunlardan sakının:
1- Bağırsak sağlığımıza çok dikkat edelim: Beslenmemiz, yaşam şartlarımız, duygusal sağlığımız hepsi bize bağırsak sağlımızla ilgili önemli doneler sunuyor. Bağırsağımız mutlu değilse bir çok şekilde bize bunu belli ediyor. Biz de bunun için onun tercümanı olmak üzere DNA dizilemine dayalı çözümler ürettik. Sağlıklı bir flora elde etmek için kişiye göre beslenme, takviye ve yaşam tarzı önerileri sunuyoruz. Şu yararlı, bu zararlı diyemem her şey kişiye özel.
2- Uykusuzluk.
3- Stres.
4- Aşırı beslenme.
Faydalılar için bence önerilerin kişiye özel olması lazım. Mesela probiyotik çok bilinçsizce kullanılıyor. İçinde sizde zaten çok miktarda olan bakteriyi içeren bir probiyotik kullanıdığınızda, onun miktarının daha da artmasına ve diğer yararlı bakterilerin baskılanmasına sebep olabiliyorsunuz. Yarardan çok zarar vermiş oluyorsunuz. ‘Şişkinliğim var, şu probiyotiği kullanayım’ yanlış bir yaklaşım. Bunların mikrobiyom testlerinden sonra eksikler, fazlalıklar belirlenip ona göre uzmanlarca verilmesi lazım.
- Kanser tedavisinde en yeni çözümler hangi alandan geliyor?
UĞUR SEZERMAN: Kanserde kişiye özel çözümler üretmede en fazla potansiyele sahip olan uygulama, yeni nesil dizileme teknolojileridir. Dizileme sonucu kişiye özel kanser tetikleme mekanizmalarını belirleyebiliyoruz. Ama tek bir kanser yok. Kanser, heterojen bir yapıya sahip. Bu yüzden içinde farklı klonlar var. Biz en dominant olanı hedefliyoruz. Bir süre sonra hedeflemediğimiz diğer klonlar öne geçiyor ve kanser geri geliyor. Dizileme sayesinde bu klonları belirleyip hepsinin tetikleyici mekanizmalarını belirleyip hepsinde birden etkili olacak ilaç kombinasyonlarını bulmak mümkün. Bu da kanseri geri gelmeyecek şekilde tedavi etmemizi sağlayacak.
Ayrıca bağırsak modülasyonunun da tedavi etkinliğini artırmaktaki önemi ile ilgili çok yeni çözümler üretebilmekteyiz. Belli kanser türlerinde tedavi sırasında belli amino asitleri içeren besinleri tüketmeyerek tümörün daha fazla küçültülebildiği gözlenmiş. Bu da aslında aldığımız besinin ve yaşam tarzımızın hastalığı kontrol etmekteki önemini gösteriyor. İnsan metabolizması, aldığımız besin ve destek ürünlerden çok hızlı etkileniyor ve metabolizma kanser dahil pek çok hastalığın ilerlemesinde rol oynadığı gibi, tedavi geliştirmekte de kullanılabiliniyor. Metabolizmayı en çok etkileyen faktörlerden biri de mikrobiyomumuz. Bunun modülasyonu da metabolizmada istediğimiz değişiklikleri yapmamızı sağlayabiliyor. Bu da hastalıkların tedavisi için çok ciddi bir potansiyel içeriyor. Doğal ürünler, yağlar ve destek ürünleri kullanılarak yapılan modülasyonların pek çok hastalıkta tedavi için kullanılması planlanmakta. Dünyada bizimki de dahil pek çok şirket bu konuda çalışıyor ve çözüm üretiyor. FAETH Theurapeutics bu alanda öncü durumda. Onlar metabolitlere bakarak çözüm üretmeyi hedefliyor. Mikrobiyomun da buna dahil edilmesi, çok daha kalıcı şekilde modülasyonu sağlayabiliyor.
- Peki mikrobiyom modülasyonunun destek olacağı çözümler ne?
UĞUR SEZERMAN: Mikrobiyom, metabolik hastalıkların tedavisinden, alzhemier, parkinson gibi pek çok nörolojik hastalıkta da önemli rol oynuyor. Son yapılan çalışmalar bazı parkinson hastalarında, hastalığın bağırsakta başladığını gösteriyor. Bu da önleyici tedbirlerin de bağırsakta başlaması gerektiğini gösteriyor. Depresyon, anksiyete, uyku kalitesi gibi konularda da mikrobiyom çok önemli bir rol oynuyor. Bizim mutluluk hormonumuz olan serotoninin hammaddesi olarak görebileceğimiz GABA’yı üreten bakteriler ve bunların eksikliği ile depresyon ve anksiyete arasında ciddi ilişkiler bulunmuş. Beslenme, destek ürünleri ve belli spor aktiviteleri ile bu bakterinin seviyesini artırmak mümkün. Bu da semptomların iyileşmesine sebep oluyor. Immunite regulasyonunda da mikrobiyom çok önemli bir rol oynuyor. Bunun için anahtar olan bakteriler var ve bunların modülasyonu ile autoimmun hastalıkların semptomlarının modüle edilmesi mümkün. Bu konularda çalışan çok kıymetli klinisyenlerimiz var. Tüm bunlar gösteriyor ki yaşam tarzımız, yediklerimiz, aldığımız destek ürünleri bizi sağlıklı tutmakta çok önemli rol oynuyor. Genetik faktörler, çevresel riskler olsa da bunları testlerle belirleyip kişiye özel çözümler bulmak ya da önleyici tedbirler almak mümkün. Bu da daha uzun, üretken ve sağlıklı bir yaşam sürmemizi sağlayacaktır. Bu yüzden konuşmada bahsettiğim gibi 100 yaşına kadar sağlıklı yaşamak mümkün ve bugünkü bilgi ve teknoloji birikimimiz, kişiye özel çok önemli çözümler sunuyor.
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Geleceğin tıbbı genetik analiz üzerine kurulacak, hatta kuruldu bile ve Uğur Sezerman bu alanda hatırı sayılır bir isim.
- Bir gün herkes kan tahlili yaptırır gibi DNA dizilimine baktıracak.
- 90’lı yıllarda sadece bir insanın genetik dizilimi için 13 yıl harcanmış. Bugün ise bir haftada analiz edilebiliyor.
- Müthiş bir beyin.
- Güler yüzlü, sabırlı ve sakin.
- İnsana güven veren bir yapısı var.
İKİLİ SEÇENEKLERDEN
BİRİNİ SEÇİN
- Yürüyüş-Koşu: Koşu
- Sıkılmak-Sabretmek: Sabretmek
- Susmak-Konuşmak: Konuşmak
- Dans Etmek-Oturmak: Dans etmek
- Klasik-Modern: İkisi de
- Dobra-Politik: Dobra
- Samimi-Mesafeli: Samimi
- Uykucu-Uykusuz: Uykusuz
- Sakin-Heyecanlı: Heyecanlı
- Kitap-Dergi: Kitap
- Doğa-Konfor: Doğa
- Kedi-Köpek: İkisi de
- Güneş-Yağmur: İkisi de
- Çay-Kahve: Kahve
- Et-Ot: Ot
- Disiplinli-Rahat: Rahat
- Unutur-Affetmez: Unutur
- Tatlı-Tuzlu: Tuzlu
- Çin Yemeği-İtalyan Yemeği: İkisi de
- Şarap-Rakı: İkisi de
- Esprili-Ciddi: Esprili
KİMLİK
- Burcu: Yengeç.
- Okuduğu okullar: Boğaziçi Üniversitesi, Boston Üniversitesi.
- Bekar-aile: Boşandım.
- İlgi alanları: Müzik, sinema, dans, yüzme, gezme.
YÜZDEYÜZ
- Senin için yüzdeyüz tek gerçeklik nedir?: Doğa.
- Yüzdeyüz olmak istediğin yer neresi?: İnsanların insanca değerlerle mutlu bir birey olarak yaşadığı bir yer.
- Yüzdeyüz güvendiğin kişi?: Kendim.
- Yüzdeyüz bilmek istediğin şey? (kimsenin bilmediği ve senin öğrenmek istediğin bir şey): Hiçbir şey. Bilinmezi araştırmayı, anlamayı sevdiğimden yüzde yüz bilsem araştırmaya gerek kalmaz.
KİMSİN?
- Kimin beyninde olmak isterdin? -düşüncelerini merak ettiğin-: Kimsenin.
- Kimin gözleriyle dünyayı görüp algılamak isterdin?: Şu anki bilincimle yeni doğmuş bir bebeğin ya da gezgin bir kuşun.
- Bir ‘keşif’ olsan ne olurdun?: Penisilin.
NOKTALI YERLERİ DOLDUR
- ..... çok iyi yaparım: Dans.
- ..... hiç beceremem: Takım sporları.
- Çevrem beni ..... biri olarak tanımlar: İyi.
- Az kişi bilir ben .....: Muzip biriyim.
SANA DAİR KISA KISA
- Bilim insanı olmasan ne olmak isterdin?: Öğretmen.
- 30 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: Hayatı çok ciddiye alma.
- Hayat motton varsa nedir?: İyilik yap, denize at.
İYİ Kİ...
- İyi ki yapmışım: Karşıyaka’da doğmuşum.
- İyi ki kabul etmişim: Doktora tez hocamın teklifini.
- İyi ki başladım: Kişiye özel çözümler üretmeye. Bu sayede yüzlerce kişinin hayatına dokunuyoruz.
- iyi ki yapmamışım: Tıp okumamışım. Boğaziçi’nde aldığım mühendislik eğitimimin getirdiği analitik yaklaşımların bugünkü çözümleri üretmeme çok büyük katkısı oldu.
Paylaş