Paylaş
Dün gazetede bizlerle deneyimlerini paylaştı.
Kısmen teknoloji özürlü sayılsam da bambaşka dünyaların kapılarını açan Silikon Vadisi hikâyelerine tek kelimeyle bayılıyorum.
Geçen hafta, İstanbul’da Silikon Vadisi’nin efsane isimlerinden Skype’ın kurucularından Niklas Zennström’ı dinlemiştim.
Ne ki, o iklime tümden yabancı, Avrupalı bir gazetecinin gözlemleri bana çok daha
ilginç geldi.
Silikon Vadisi deyince öyle bir yer düşünün ki, ofislerin duvarında “Yangın durumunda tweet atmadan binayı tahliye edin” uyarıları var.
Twitter’ın önümüzdeki aylarda halka açılmasına hiç şaşmamalı.
Silikon Vadisi’nde geçirdiği dokuz ayın sonunda nedense dış görünüşü de tamamen değişmiş olan Diekmann’ın anlattıklarından aklımda kalan en çarpıcı cümleleri sıralıyorum.
Silikon Vadisi dersleri de diyebilirsiniz.
-Girişimcilik şaşkınlık verecek boyutta. Arabanızın markasını değil, kurduğunuz şirketin adını merak ediyorlar.
-Başarısız olma kültürü diye bir şey var. Başarı için başarısızlık deneyimi çok değerli.
-Ürün basit şekliyle insanlara ulaşıyor. Oysa Avrupa’da bunun tam tersini görüyoruz. Ürün en sofistike şekline ulaşmadan tüketiciyle buluşmaz.
-Silikon Vadisi şunu keşfetmiş: Mükemmellik tüketici talebiyle şekillenir.
-Medyada geleceğin trendi cep telefonu. Sabah gazete, akşam televizyon tarihe karışacak.
Diekmann’dan, bir de Bild’in dahil olduğu Axel Springer Grubu’nun Silikon Vadisi’nde genç üniversite öğrencilerinin “startup”larına yatırım yaptığını öğrendik.
Amaç elbette ki para kazanmak filan değil.
Sadece oradaki iklimin inovasyonu nasıl etkilediğini görmek, genç beyinlerin yaratıcılığından faydalanmak.
Almanya’nın neden Avrupa’nın en güçlü ekonomisi olduğunu Springer Grubu’nun vizyonundan bilmem
anlatabildim mi?
Dice Kayek’ten ‘sanal defile’
SÖZ inovasyondan açılmışken Fransa’da yıllardan beri Dice Kayek markasıyla önemli başarılara imza atan Ayşe ve Ece Ege ikilisiyle önemli bir gelişme.
Dice Kayek, Paris Moda Haftası’nda ilk kez bir sanal defile düzenlemiş. Manken yok, film var.
Londra’nın ünlü moda film stüdyosu Showstudio tarafından çekilen, sanal defileyi internet üzerinden izledim.
Sanal defilenin iyi tarafı şu:
Canlı manken olmadığı için gözünüz filmdeki mankenlerden ziyade tasarımları görüyor.
Hem de en ince detaylarıyla...
Doğuş Grubu Singapur’da lokanta açar mı?
SİNGAPUR benim 20 yıl önce gördüğüm yer kesinlikle değil.
Gökdelenlerin mantar gibi her yerden fışkırmasına artık maalesef gözümüz alıştı da ama o güzelim, huzurlu, yemyeşil Sentosa Adası’nın dev bir Disneyland’a dönüşmesine içim nasıl acıdı anlatamam.
Singapur, Uzakdoğu’nun finans merkezi olmasının yanı sıra eğlence, yeme içme ve alışveriş merkezi de olmuş.
Sadece Formula 1 Yarışları’nın ekonomiye katkısı 400 milyon dolar.
Bizleri büyükelçilik konutunda ağırlayan Büyükelçi Taner Seben sohbetimizde haklı olarak soruyor:
“Nerede bizim markalar? Mavi, Beymen, Vakko? 10 dolara tişört satan Bangladeşli firma burada ama bizim tekstilciler neden yok?”.
Singapur gibi turistlerin kaynadığı bir yerde Türk Mutfağı’nı en iyi şekilde temsil eden bir lokantanın olmayışı Büyükelçi Seben’in canını sıkıyor.
“Doğuş Grubu’ndan burada bir lokanta açmalarını rica edeceğim” diyor gülerek.
Öyle anlı sanlı bir Türk lokantası ne zaman açılır bilmem ama yakında Singapur market ve lokantalarında Keskinoğlu marka tavuk ürünlerini görmek mümkün olabilecek.
Zira Büyükelçi Seben’den aldığımız bilgiye göre, Keskinoğlu, Singapur pazarına girmek için tüm hazırlıklarını tamamlamış.
Singapur önemli bir sermaye birikiminin olduğu bir yer.
Kişi başı 61 bin dolar gibi bir gelirle halkın alım gücü büyük.
Mersin Limanı’nın ortaklarından Singapur Liman Otoritesi’nin dahil olduğu Temasek Grubu 400 milyar dolarlık bir şirket.
Singapur nereden bakarsanız bakın Türkiye için önemli bir pazar.
Paylaş