Paylaş
TABA-AmCham (Türk-Amerikan İşadamları Derneği) Başkanı Ekim Alptekin çok daha yüksek olması gereken bu rakamı nasıl büyütebileceğimizin ipuçlarını veriyor.
Birincisi, ABD ile AB arasında “eli kulağında” Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması’na (TAFTA) bir şekilde dahil olmamız.
İkincisi çok daha etkin bir lobicilik.
Hafta başında Dış Haberler Müdürümüz Nilgün Tekfidan Gümüş’ün “Yeni Bir Dev Doğuyor” yazısında değindiği TAFTA’ya 21. yüzyılın işbirliği deniyor.
Yıllık ticaret hacimleri 455 milyar euro olan ABD ile AB, Çin rekabeti karşısında güçlerini birleştiriyor.
Alptekin “ABD’de bu anlaşmaya yeni Marshall Yardımı gözüyle de bakılıyor. Türkiye böyle bir anlaşmanın dışında kalmamalı” diyor.
TAFTA ile ilgili ABD ile Türkiye arasındaki müzakerelerin bir an önce başlaması gerektiğini söylüyor.
“Bunun için ayrı bir lobi, ayrı bir bütçe gerekiyor” diyor.
Geldik işin en can alıcı noktasına lobiciliğe.
Kimse kusura bakmasın bu işi beceremedik yıllardır.
Rum, Ermeni, Yahudi lobilerine göre, Amerikan kongresindeki etkinliğimiz pek zayıf.
Beğenin, beğenmeyin lobicilik, Amerikan siyasi sisteminin olmazsa olmazı.
Kongre üyelerinin kampanyalarına giden paralar bunun önemli ayağı.
Diğer lobilerin kongreye akıttığı paralar milyar dolarları bulurken, geçen yıl ABD’deki Türkler ancak 300-350 bin dolar toplayabilmiş.
Mesele ABD’deki iş güç sahibi Türklere, Türkiye ile iş yapan Amerikalılara ulaşmak.
Onları harekete geçirmek.
Kendisi de ABD’de yeni nesil hafif jet uçakları fabrikası Eclipse’in ortaklarından olan Ekim Alptekin’e göre potansiyel hayli büyük.
Örnek vermek gerekirse, Eren-Fatih Özmen çiftinin sahip oldukları havacılık şirketi Sierra Nevada, Hamdi Ulukaya’nın yarattığı Çobani, ABD’de ilaç ve
nükleer sektörlerine yatırım yapan Eczacıbaşı lobiciliğin başını çekecek güçlü markalar.
Yeni kurulan TABA-USA kongre üyelerinin seçim bölgelerinde görev yapacak temsilciler belirlemeye başlamış.
Alptekin “Sistemi çözdük. Büyükelçi Namık Tan’ın desteğiyle iyi yol alıyoruz” diyor.
Washington’da nihayet şeytanın bacağını kırıyoruz galiba.,
Karadere: Avrupa kültür bütçesini kırparken biz arttırıyoruz
ÖNCEKİ gün benzersiz bir Karaköy- Haliç manzarasına sahip Salt Galata’da Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere ve küratör Vasıf Kortun ile buluştuk.
Sanat-kültür adına harika bir ufuk turuna çıktık.
Mimar Vallaury’nin 1892 tarihli eski Osmanlı Bankası binasındaki Salt Galata sadece bir müze değil.
Zengin kütüphanesi, arşivi, uluslar arası ilişkileriyle sergileri besleyen bir araştırma merkezi.
Vasıf Kortun, Araştırma ve Programlar Direktörü zaten.
Garanti Bankası’nın sanat-kültür ayağı olan Salt kurumlarının Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere müjdeyi veriyor.
Salt Galata, Salt Beyoğlu’ndan sonra Ankara’da Salt Ulus önümüzdeki günlerde açılıyor.
Karadere, bu arada pek merak ettiğimiz sorunun da cevabını veriyor.
Garanti Bankası’nın Salt bütçesi 11-12 milyon lira.
Bankanın sanat-kültür, spor, çevre, sosyal sorumluluk projelerine ayırdığı bütçe toplam tanıtım bütçesinin yüzde 20’siymiş.
Karadere bunun azımsanmayacak bir miktar olduğunu söylüyor.
“Avrupa kültüre ayırdığı bütçeyi kırparken, biz arttırıyoruz” diyor.
Kortun da Avrupalı meslektaşlarının aksine bütçe sayesinde “önünü görebildiğini” belirtiyor.
İstanbul’da parasız gezilen nadir müzelerden biri olan Salt Galata henüz 1,5 yıl önce açılmasına rağmen 411 bin kişi tarafından ziyaret edilmiş.
Paylaş