TÜSİAD'ın geçtiğimiz temmuz ayında yayınladığı ‘‘Yeni Rekabet Stratejileri ve Türk Sanayisi’’ raporunu hatırlayacaksınız.
Raporun en çarpıcı bölümlerinden bir tanesi, Türk sanayiinin Ar-Ge'yi (araştırma-geliştirmeyi) fazla önemsemediğini ortaya koyuyordu.
Türk şirketlerinin Ar-Ge'ye ayırdıkları para yatırımlarının binde biri.
Oysa hepimiz biliyoruz ki, günümüzde Ar-Ge'siz rekabet etmek, marka yaratmak artık mümkün değil.
Batı'da Ar-Ge'ye fazla para ayıramayan sanayiciler genellikle üniversitelerle işbirliğine gidiyor.
Geçen yıl Almanya'daki Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin organize ettiği gezi sırasında uğradığımız Münster meselá bu işbirliğinin tipik bir örneği.
Münster, üniversiteleriyle meşhur bir şehir.
Almanya'nın en büyük üniversitelerinden Westfalische Wilhelms başta olmak üzere bölgenin üniversiteleri araştırma ve geliştirme konusunda dünyanın önde gelen kuruluşları arasında yer alıyor.
İşte Münster'in bu özelliğinden ötürü biyo-teknoji ve nano-teknoji (mikroskobik boyutlarda endüstri parçası üretimi) alanında faaliyet gösteren çok sayıda şirket bölgeye yerleşmiş.
Üniversitelerle sürekli irtibat halindeler.
Birbirlerini besliyorlar.
Münster örneğinden Türkiye'ye dönersek henüz emekleme devresinde olan üniversite-sanayi işbirliğiyle ilgili sevindirici gelişmeler var.
Bugün başlayan CeBİT eurasiaBilişim Bilgi ve İletişim Teknolojileri Fuarı'nda TÜBİTAK'ın şemsiyesi altında Boğaziçi, Bilkent, İTÜ ve ODTÜ üniversiteleri sanayi için geliştirdikleri bilişim ağırlıklı projeleri sunuyorlar.
CeBİT'teki bu faaliyetin gerçekleşmesinde büyük payı olan Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Profesör Uğur Çağlayan, bilişimin en büyük fuarı CeBİT Hannover'i örnek aldıklarını söylüyor.
‘‘Alman üniversiteleri 15-20 yıldan beri sanayiye yönelik projelerini burada sunarlar. Bizde bu yıl Hannover örneğinden yola çıkarak bilişim alanında üniversitelerle sanayicileri buluşturalım istedik. Yoksa sanayici üniversitedeki araştırmalardan nasıl haberdar olacak?’’
İşin bir diğer boyutu da şu: CeBİT'i ziyaret edenler projeleri bizzat sahiplerinden duyabilecekler, akıllarına takılan soruları sorabilecekler.
Türk öğrencinin projesi Johannesburg'da
PAZAR ekte birkaç hafta üstüste değindiğim Johannesburg'daki Dünya Zirvesi'ne bizden TEMA ve GAP'ın bazı projeler sunduklarını yazmıştım.
E-postama düşen mesajdan öğrendiğime göre, Özel Kalamış Fen Lisesi'nin bir öğrencisinin (adı yok) ‘‘İstanbul'da Zemin, Şehirleşme, Deprem Etki Alanları’’ konulu projesi de zirvedeymiş.
Anladığım kadarıyla, Dünya Zirvesi organizasyonu ‘‘Benim Toplumum, Bizim Dünyamız’’ adı altında bir proje yarışması açmış. İstanbul'dan Özel Kalamış Lisesi ve Özel Kalamış Fen Lisesi toplam 10 projeyle katılmış.
Tüm dünyadan 200 öğrencinin katıldığı yarışmada, Türk öğrencinin projesi Johannesburg'a gönderilmek üzere seçilmiş.
Söz Johannesburg ve çocuklardan açılmışken, dün ajanslardan birinde okuduğum haberi aktarmak istiyorum.
Bu tür zirveleri izlemiş olanlar iyi bilirler.
Üst düzey BM yetkililerinin tumturaklı cümlelerinden işin özünü kavramak katiyen mümkün değildir.
Gazeteciler birşeyler anlamak ve yazmak için tam anlamıyla ter dökerler.
Önceki gün, Johannesburg'da dünya liderleri önünde söz alan çocuklar, gerçekleri yalın bir dille anlatınca gazetecilere de nihayet bol malzeme çıkmış.
14 yaşındaki Ekvadorlu Analiz Vergara şöyle seslenmiş liderlere: ‘‘Zirveden zirveye koşuşturacağınıza, vaktinizi ve paranızı dünyadaki yoksullara ve çocuklara ayırın. Konuşmalarınızdan ve alkışlarınızdan fazla eyleme ihtiyacımız var’’
Ne demişler?
Çocuktan al haberi.
Kötü imaj, süper kárlar
FRANSIZ petrol devi Total ya da tam adıyla TotalFinaElf, Myanmar'da (eski Burma) insan haklarını ihlal ettiği için mahkemelik.
Petrol şirketinin, Myanmar'daki faşist rejimle işbirliğine giderek, ülkedeki petrol boru hattının inşaatı sırasında insanları zorla çalıştırdığı ortaya çıkmış.
Bu şirketin ilk vukuatı değil.
Fransa kıyılarını berbat eden Erika tankerinin batışından, Toulouse'da AZF kimyasal madde fabrikasındaki patlamaya kadar sürüyle karanlık işe bulaşmış.
1999 yılında Elf'i satın alışından da kötü kokular çıkmış durumda.
Ne var ki, kötü imajına rağmen Total beş yıl içersinde petrol devleri arasında dördüncü sıraya çıkmayı başarmış.