Türkiye’nin ilk ’katılımcı bütçesi’ Çanakkale Belediyesi’nden

KATILIMCI bütçe kavramına henüz yabancı sayılırız.

Nedir bu kavram?

Aslında her gün aramızda konuştuğumuz şeylerle yakından ilgili.

Hükümetin, belediyenin "nerelere", "ne kadar para" harcadığı meselesi.

Örneğin, geçen günkü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tanıtım afiş ve pankartlarıyla ilgili yazıma okurlardan çok sayıda e-posta geldi.

E-postalar sorulan soru şu:

"Belediye bu afişlere, pankartlara ne kadar harcadı? Kimlere yaptırdı?"

Yöneticilerin halka danışmadan, hesap vermeden harcadıkları paralar insanların akıllarını meşgul ediyor.

Bu kadar basit.

"Katılımcı bütçe" yöneticilerin halka danışarak oluşturdukları bütçeler.

Halka gidiyor ve "Şu kadar param var. Önceliğiniz nedir" diye soruyor.

Dünyada ve Türkiye’de ilk "katılımcı bütçe" nerede, kimin tarafından yapılmış?

FATSA VE PORTO ALEGRE

Karadeniz’de. Fatsa’da.

12 Eylül’de tutuklanarak cezaevine konan ve orada ölen eski Belediye Başkanı "Terzi Fikri" Fikri Sönmez tarafından.

Ancak dünya belediyecilik literatürüne geçen ilk "katılımcı bütçe" Fatsa örneği değil Brezilya’nın Porto Alegre örneği.

Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na karşı birkaç yıldan beri yapılan ve "Dünya Sosyal Forumu"nun doğduğu yer olan Porto Alegre 1989 yılından beri "katılımcı bütçe" yapıyor.

1992 yılında da Danimarka’nın Aarhus şehrinde Avrupalı belediyeler "katılımcı bütçe" kararı almışlar.

Dolayısıyla o tarihten bu yana Avrupa’da belediye hizmetleriyle ilgili kararlar ilgili taraflara danışılarak alınıyor ve uygulanıyor.

Olması gerektiği gibi.

Bu bilgileri TESEV’in (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) "Kamu Harcamalarının Verimli Kullanılması" Projesi’ni yürüten Fikret Toksöz’den alıyorum.

Toksöz, 1992 ile 2002 yılları arasında Marmara ve Boğazlar Belediyeler Birliği’nin Genel Sekreterliğini yapmış.

Şimdi TESEV’in projesi nedeniyle Türkiye’de çeşitli belediyelerle çalışmalar yapıyor.

BENİM ÖNCELİĞİM

Toksöz
, en son geçen hafta sonu Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın daveti üzerine bu ilimizdeydi.

"Belediye Başkanı Gökhan Çanakkale’nın iki mahallesinde ’katılımcı bütçe’ uygulamasına gitmiş" diye anlatıyor.

Gökhan ve ekibi ilginç bir yöntem uygulamış.

Roman mahallesi diye bilinen Fevzi Paşa Mahallesi ile İsmet Paşa Mahallesi’nde oturanlara "Benim önceliğim" yazısı olan küçük kağıtlar dağıtmış.

Kağıtlar parayı temsil ediyor. Yani söz konusu mahallelerde oturanlar ceplerindeki paraları nereye harcamak istediklerine karar verecekler.

Önlerindeki listede altı tane şık var.

Kentsel Altyapı, Ortak Kullanım Alanları (kütüphane, yeşil alan, spor alanı gibi) Toplu Taşıma, Yol-Kaldırım-Trafik, Çevre ve Sosyal Hizmetler.

Fevzi Paşa Mahallesi’
nin önceliği belediyenin tahmin ettiği gibi altyapı değil "Ortak Kullanım Alanı".

Romanlar daha çok yaşam alanı talep ediyorlar.

İsmet Paşa Mahallesi ise "Yol-Kaldırım-Trafiğe" öncelik vermiş.

Böylelikle Çanakkale Belediyesi bütçesini halkına danışan ilk belediye oluyor.

Gerçi yukarıda Fatsa örneğinden söz etmiştim ancak o örnek tarihin tozlu sayfalarında kaldı.

Belki de kimse o dönemde Fatsa’da neler yapılmak istendiğini anlamadı.

Fatsa’nın "katılımcı bütçe" deneyimi kayda geçmedi.

Bu yüzden Fikret Toksöz "Terzi Fikri ilk katılımcı bütçeyi uygulayan adam. Cezaevine konmasına neden olan şey ölümünden 30 yıl sonra uygulanıyor" diyor.

Peki bu "katılımcı bütçe" İstanbul’a uygulanabilir mi?

Toksöz, "2010 İstanbul Kültür Başkenti" toplantılarına katılmış.

"Katılımcı Bütçe" meselesi bu toplantılarda konuşulmuş.

"İstanbul için böyle bir model oluşursa 2010’da pek çok şey değişir" diye konuşuyor.

Sanırım tüm İstanbulluların gönlünde "katılımcı bütçe" yatıyordur.
Yazarın Tüm Yazıları