Savaşın 5 ila 6 milyar dolarlık bir zarara uğratacağı bir sektörden sorumlu olmak insanı aylarca uykusuz bırakabilir.
Bir sabah kahvaltısında biraraya geldiğim
Güldal Akşit, uykusuz gecelerini karşısındakine asla yansıtmayacak bir mizaca sahip.
Turizm Bakanı'na önce iptalleri soruyorum. Henüz iptallerin olmadığını ancak rezervasyonlarda yavaşlama olduğunu söylüyor.
Hafta sonunda katılacağı Berlin'deki uluslararası turizm fuarında mutlaka savaş ile ilgili sorulara muhatap olacak.
Peki nasıl bir mesaj verecek?
‘‘Türkiye'nin ne kadar büyük bir ülke olduğunu anlatacağım...Savaşın turistik bölgelerimizi ve özellikle Akdeniz bölgesini hiç etkilemeyeceğini haritaya bakınca bile anlamak mümkün’’ diyor.
Hukukçu kimliği nedeniyle çözüm üretmeyi ve ayrıntılar üzerinde durmayı iyi bilen
Güldal Akşit önemli bir noktaya işaret ediyor.
‘‘Mesajı verirken kendinizden emin olmanız şart.’’
Bakan bir yandan turizmin bu kriz günlerini en az hasarla atlatmasına uğraşırken, diğer yandan yeni projeler peşinde.
‘‘Türkiye'nin termal suları şimdiye kadar gerektiği gibi değerlendirilmemiş. Bu konuda Avrupa'nın bir numarası olan İtalyanlarla belki işbirliği yapabiliriz. Zira müthiş bir hazine var elimizin altında. Özellikle Ruslar termal sularına pek meraklı.’’
Türkiye'nin hazineleri bir değil, iki, üç değil.
Turizmi kum, deniz, güneş tekelinden kurtarıp, kültürel kimlikleriyle şehirlerimizi ön plana çıkartmaya yönelik yeni stratejiler belirlendiği sırada böyle bir kriz ne talihsizlik...
Ancak kabinenin tek kadın bakanı, görebildiğim kadarıyla krizde iyimserliğinin yanısıra, son derece sakin ve kararlı.
Bakanlık koltuğunda daha yeni olmasına rağmen dosyasına hakim. Türkiye'nin tanıtımı için tüm fırsatların değerlendirildiğini anlatıyor. Meselá, Dünya Ralli Şampiyonası'nın Eurosport Kanalı'ndaki yayınına sponsorluk desteği verilmiş ve Antalya ayağı sırasında Türkiye reklam filmi gösterilmiş.
Eurosport Avrupa çapında 12 yıldır yayın yapan bir kanal.
Üstelik 18 dile simültane tercümesi yapılıyor. Bir, iki saniyelik reklam filminin milyonlarca kişiye ulaştığını düşünün.
11-13 Nisan tarihlerinde Osaka'daki turizm fuarı için de benzer bir tanıtım planlanmış. Türkiye afişleri fuara ziyaretçi taşıyan trenlere yapıştırılacak.
Bakanla sohbetimiz sırasında kendimi tutamayıp
Zeugma meselesine değiniyorum.
Zeugma buluntularının depoda bekletildiği, olanların da yersizlik pek iyi değerlenmediği Gaziantep Müzesi'ne gerekli ilgi ne zaman gösterilecek?
Akşit, durumdan haberdar. Yasaların izin verdiği çercevede destek sağlamayı vaad ediyor.
‘‘Neticede’’ diyor...
‘‘Ne yapılırsa yapılsın turizme yarıyor...’’
Kabinedeki erkek bakanlar alınmasın.. Bu son derece pratik, rasyonel bir
‘‘kadın yaklaşımı.’’ ABD'nin ranzalı yatak siparişi ortada kaldı
GÜNLERDEN beri bir hareketliliğin yaşandığı İskenderun, Mersin gibi şehirlerde tezkerinin reddinden sonra durum ne?
Mersinli bir işadamının anlattıklarını aktarıyorum.
Amerikalıların verdikleri siparişler ortada kalmış haliyle.
Mesela Adanalı bir tüccara, üslerde kullanılmak üzere 50 bin ranzalı yatak siparişi verilmiş.
Oldukça önemli bir miktara ulaşan sipariş için avans ödenmiş. Hatta Adanalı tüccarın avansı alır almaz bir Mercedes araba aldığı da söyleniyor. Peki Amerikalılar verdikleri avansı geri alacaklar mı?
Yoksa üzerine bir bardak soğuk su mu içecekler?
İskenderun limanında Amerikalı askerler için inşasına başlanan barakalarda dünden itibaren inşaat durmuş. Mersin, İskenderun'da olup bitenleri merak eden sadece ben değilim.
Zira duyduğuma göre Amerikan Fox Televizyonu, Adana'daki Konsoluslyuk aracılığıyla Mersinli işadamlarını telefonla arayıp bölgeyle ilgili bilgi alıyormuş.
Söz Mersin'den açılmışken, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Milli Prodüktivite Merkezi'yle birlikte şehirde verimliliği artırmaya yönelik bir proje başlatmış. Milli Prodüktivite Merkezi daha önce de Gaziantep, Denizli, Çorum, Kayseri, Afyon, Balıkesir'de benzer projeler gerçekleştirmiş.
Milli Prodüktivite Merkezi ilgi bekliyor
Mersin'de üç aylık bir proje başlatan Milli Prodüktivite Merkezi'nin Basın ve Yayın Bölümü Başkanı
Nevzat Korkmaz'dan projeyle ilgili bilgi alıyorum.
Mersin'de bazı kriterlere göre seçilmiş 39 firmaya, verimlilik, kaynakların iyi kullanımı, maliyetlerin düşürülmesi gibi konularda 3 ay yol gösterilecek. Bir nevi danışmanlık.
Bu tür projeler 1998 yılından beri yürürlükte.
Korkmaz, çalışmalar yürüttükleri şehirlere 1 yıl sonra dönüp yapılanları izlediklerini anlatıyor. Yapılanlar güzel ama Milli Prodüktivite'nin ne işe yaradığını pek az bilen kişi var ne yazık ki...
Zaten
Korkmaz bu yüzden dertli.
‘‘Kurumu tanıtmak istiyoruz.. Bakanlıkları ziyaret ediyoruz. Cumhurbaşkanı Sezer önderliğinde geçen yıl ‘‘Ulusal Verimlilik Hareketi’ni başlattık. Her kesimin desteğini bekliyoruz’’ diyor.
Mesela, Enerji Bakanlığı da kuruluştan enerji verimliliğinin incelenmesini istemiş.
1965 yılından beri hizmet veren kuruluşun bir de isim derdi var.
Milli Prodüktivite, Türkçeye yani Milli Verimlilik Merkezi'ne çevirilmek isteniyor ama isim değişikliği yasaya takılıyormuş...