Paylaş
Lafımı dinler miydi?
Bir keresinde Fettah Tamince’ye, antik Phaselis kentinin hemen yanı başında planladığı otel projesi için de “gelin vazgeçin” demiştim.
Nitekim, Tamince’nin “Phaselis Rüyası” otel projesi, bana kulak verdiği için değil yargının engeline takılıp durmuştu.
Artvin’in 4 kilometre uzağındaki Cerattepe’ye dönersek, bölgenin tamamı ormanlarla kaplı.
Biyoçeşitlilik açısından çok zengin ve önemli su kaynaklarına sahip.
Artvinliler yıllardan beri burada madenciliğe karşı çıkıyorlar.
Madencilik şirketlerine bıkmadan, usanmadan dava açan başta Yeşil Artvin Derneği ve çevreci örgütler 2012 yılından beri ise Eti Bakır’ı devralmış olan Cengiz Holding ile mahkemelik.
Dün de 750 davacı, 60 avukat, TEMA dahil sayısız çevreci örgüt, akademisyen ve politikacının katılımıyla Türkiye’nin değil dünyanın büyük çevre davalarından biri olduğu söylenen dava Rize’deydi.
Sabahtan itibaren gün boyunca sosyal medyadan gelişmeleri ilgiyle izledim.
BİRİCİK DOĞA ORTAK DEĞERİMİZ
Hani günlerden beri bizim gazetede “ortak değerlerimiz” ile ilgili yazılıp çiziliyor.
Bu memleketin benzersiz, biricik doğası ortak değerimiz değilse ne?
İstanbul’dan, İzmir’den ve daha başka şehirlerden kalkıp Cerattepe davası için Rize’ye gidenlerin, Karadenizlilerle ortak değeri doğa sevgisinden başka ne olabilir?
Artvinliler haklı olarak madenciliğin, bakır ya da altın aramak için kullanılan siyanürün zengin su kaynaklarına zarar vereceğini söylüyorlar.
Diğer yandan o çoğrafyada heyelan yani toprak kayması denen şey var ki, sel durumunda neler olup bittiğine hepimiz şahidiz.
Ağaçların kesilmesi toprak kaymasına davetiye.
Bunu en iyi bilenler de Artvinlilerdir kuşkusuz.
Doğa nedeniyle yerel halkın yatırımcı şirketlerle karşı karşıya gelmesi ne ilk, ne de son.
Üstelik bu gibi şeyler sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde olmuyor.
Vereceğim örnek ABD’nin Kuzey Dakota eyaletinden.
BORU HATTINA KARŞI ÇIKIYORLAR
Bu eyaletteki Siyu (Sioux) kabilesine mensup yerliler geçtiğimiz nisan ayından beri topraklarından geçmesi planlanan 1900 kilometrelik petrol boru hattına karşı çıkıyorlar.
Diğer Kızılderili kabileler ve Amerikalı çevreciler tarafından desteklenen Siyu yerlilerinin eylemlerini yabancı televizyonlardan izledim.
Onlar da aynen Artvinliler gibi “bu toprakları en iyi biz tanırız. Boru hattının su kaynaklarına nasıl zarar vereceğini en iyi biz biliriz” diyorlar. Ayrıca atalarının mezarlarının tahrip olmasına da karşı çıkıyorlar.
Asırlardan beri aynı topraklarda yaşayan bu insanların çığlıkları, Karadeniz insanının çığlıkları gibi boşuna değil.
Neticede, petrolü daha ucuz yoldan tüketiciye ulaştırmak gerekçesiyle boru hattı projesine girişen Energy Transfer Partners adındaki şirketin “sulara bir şey olmayacak” iddiasındaki raporları yerlileri ikna etmeye yetmemiş.
Sonunda ne oldu biliyor musunuz?
Siyu yerlilerinin direnişi birkaç gün önce meyvelerini verdi.
Amerikan içişleri ve adalet bakanlıkları söz konusu şirkete, “adil bir çözüm” bulununcaya dek faaliyetlerini durdurulması talebinde bulundu.
Şimdi Energy Transfer Partners projesini rafa kaldırmak zorunda.
Darısı Artvinlilere umarım.
Paylaş