Paylaş
Mersin’de iki genç kadın parkta yürürken kurşunlanmış.
Biri hayatını kaybetmiş, diğeri ağır yaralı.
Zonguldak’ta ise kızgın koca sokakta tartıştığı karısını bir yumrukla hastanelik etmiş.
Gün geçmiyor ki, gazetelere bunlara benzer iki, üç hatta daha çok sayıda haber olmasın.
Bu memlekette çeşitli nedenlerden ötürü kadına karşı şiddet tırmanışta.
Nedenlerin detaylarına girmeyeceğim ama devletin aldığı önlemler yetersiz.
Aile içi şiddeti önleyemediği için AİHM’den ceza alan bir ülke durumuna düşmemize rağmen.
Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı, Avrupa Kadın Lobisi Yönetim Kurulu üyesi ve Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları bölümü öğretim görevlisi Dr. Selma Acuner haklı olarak, Aile ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Selma Kavaf’ın geçen haftaki açıklamasına takılmış.
Ne demişti Kavaf?
“Dayak yiyen kadını eve göndermek yok. Düzenlenen formlarla, şiddete uğrayan kişi evine mi dönmek istedi, yoksa bizim kurumlarda mı kalmak istedi? Göreceğiz. Takibini yapacağız.”
Acuner, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla yayınladığı bildiride Kavaf’a şu soruyu yöneltmiş:
“Şiddete uğrayan milyonlarca kadını nerede barındıracaksınız?”
18 MİLYON MAĞDUR 1200 YATAK
Aynı zamanda Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün atanmış ilk müdürü olan Selma Acuner’in yaptığı hesap ortada.
Türkiye’de kadın nüfusu 36 milyon.
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün araştırmasına, yani resmi verilere göre, Türkiye’de her 10 kadından dördü şiddet görüyor.
Kırsal kesimlerde bu oran beşe yükseliyor.
Bu da Türkiye’de 18 milyon kadının şiddet gördüğü anlamına geliyor.
Acuner’e göre akademik araştırmalarda bu sayı daha yüksek.
Şiddet gören kadınlara yönelik sığınma evlerinin sayısı ise sadece 52.
Nüfusu 75 milyona yaklaşan Türkiye’de sığınma evlerinin sayısı 52 iken, bu sayı 9 milyonluk İsveç’te 160, 5.5 milyonluk Slovakya’da ise 109.
Avrupa Parlamentosu üyesi Emine Bozkurt tarafından iki kez kaleme alınmış olan “Türkiye’de Kadının Durumu” raporlarında sığınma evlerinin yetersiz olduğuna dikkat çekildiği halde sorun çözülemedi.
Selma Acuner’in hesabına dönersek, Türkiye’deki sığınma evlerindeki toplam yatak sayısı 1200.
Diğer yanda şiddet gören kadın sayısı 18 milyon.
HAVADA KALAN SÖZLER
Diyelim ki, Kavaf’ın sözünü ettiği formları dolduran mağdur kadınların çoğu sığınma evlerini tercih etti.
O zaman Acuner’in de dile getirdiği gibi “1200 yatakla hangi mağdur kadını, hangi sığınma evine yerleştireceksiniz?” sorusu akla gelmez mi?
Neticede Devlet Bakanı Kavaf’ın, “Dayak yiyen kadını eve göndermek yok” sözleri havada kalan sözler.
Mağdur kadınları barındıracak yerimiz yok.
Bu yüzden Acuner, “Öncelikle ve acil olarak sığınma evlerinin sayısını arttıralım” çağrısında bulunuyor.
Ayrıca şu hatırlatmayı yapıyor:
“Nüfusu 50 binin üzerindeki belediyelerin sığınma evleri açmaları yasal bir zorunluluktur.”
Yasal zorunluluğa rağmen nüfusu 50 binin üzerindeki 319 belediyeden sadece 19’unda sığınma evi mevcut.
Sadece belediyeler bu yasal zorunluluğu yerine getirseler dahi hayli yol almış oluruz.
Paylaş