Paylaş
Alışkın olduğum tablo nedense bu kez gözüme daha çok batıyor.
Koskoca salonda oda başkanlarının tüm erkek.
Cumhurbaşkanı konuşurken alkışlayan, heyecanla söz alanların tümü koyu renk takımlarıyla erkekler.
Bildiğim kadarıyla, 365 oda ve borsa başkanı arasında topu topu iki kadın başkan sayabiliyoruz.
İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli ve Erdek Ticaret Odası Başkanı Faika Özlem Sarı.
Ayrıca İstanbul, Doğu Beyazıt, Of, Bafra odalarının meclis başkanları kadın.
Dünkü istişare toplantısına dönersek aldığım bilgiye göre, iki kadın başkan arka sıralarda yer almışlar.
Neden?
Bunca erkek oda başkanı en ön sıralarda onları aralarına alamazlar mıydı?
Diyeceksiniz memleketin içinde bulunduğu bu ortamda bunun ne önemi var?
Tabii ki var çünkü o korkunç gece darbe girişimine karşı sokaklara akanların arasında ne çok kadın olduğunu gördük.
İngiliz BBC bile önceki gün darbe girişiminin ilk saatlerinde ellerine bayraklarını alarak sokağa inen üç kadınla program yapmıştı.
Kendilerine BBC’nin mikrofonu tutulan erkekler “eşlerinin korkusuzca sokaklara çıkmalarından onur duyduklarını” anlatıyorlardı.
Bu memlekette kadınlar korkusuz olduklarını, erkeklerle yan yana mücadele edebileceklerini kaç kez gösterdiler.
Darbe girişimi gecesi yine meydanlardaydılar.
O halde sokaklara akan kadınların artık mecliste, kamuda, iş dünyasında daha çok temsil edildiğini görmek istiyoruz.
Erkeklerin her ortamda kadınlara daha fazla yer açmalarını talep ediyoruz.
Bugün dünden fazla.
Zira, bu atlattığımız badireden sonra mesele demokrasiyi daha çok güçlendirmek ise kadın-erkek eşitliği ön planda olmalı.
Bu arada sanırım, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’na dün televizyona ekranlarına yansıyan tabloyu değiştirmek için fazlasıyla iş düşüyor.
TÜRKAN SAYLAN’I BİR KEZ DAHA ANARKEN
GERÇEKLERİN ortaya çıkmaları gibi kötü huyu vardır derler ya...
Ne kadar doğru.
Savcı Ferhat Sarıkaya’nın itiraflarıyla eski Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın’a dönemin ÇYDD Başkanı sevgili Türkan Saylan ile
yaptığımız ziyareti anımsadım.
2004 yılı, ekim ayıydı.
ÇYDD, Danone ve Milli Eğitim Bakanı’nın bir okulda ortak açtıkları bir ana sınıfının açılışı için Van’daydık.
Türkan Saylan, Danone’nin Türkiye Genel Müdürü Serpil Timuray ve yine dönemin Milli Eğitim Bakanı Vanlı olan Hüseyin Çelik ile bir toplantıya katılmıştık.
Toplantı sonrası Saylan ile birlikte Prof. Dr. Yücel Aşkın’ı üniversite kampüsündeki lojmanında ziyaret etmiştik.
Saylan’ın sağ kolu Prof. Dr. Ayşe Yüksel rektör yardımcısıydı.
Rektör Aşkın’ın evi, eşiyle birlikte tarihe, arkeolojiye ve sanata düşkünlükleri nedeniyle küçük çapta bir müze gibiydi.
O gece Aşkın üstüne basa basa gördüğümüz tüm eserlerin müzeye kayıtlı olduğunu belirtmişti.
Yaklaşık bir yıl sonra “tarihi eser kaçakçılığı” ve “ihaleye fesat karıştırmaktan” suçlanmıştı.
Ardından, itirafçı Savcı Sarıkaya’nın yürüttüğü soruşturma sonucu tutuklanmış ve cezaevine gönderilmişti.
Kendisiyle birlikte tutuklanan Yardımcısı Enver Arpalı cezaevinde intihar etmişti.
Aradan bunca yıl geçtikten sonra Prof. Aşkın ve Arpalı’nın nasıl haksız yere karalandıklarını bizzat Sarıkaya’nın ağzından duyduk.
Bu itiraflar aslında sevgili Türkan Saylan’ın ve ÇYDD’nin de nasıl karalanmış olabileceğinin ipuçlarını da veriyor.
Saylan’a iade-i itibar bugün pişmanlıklarını dile getirenlerin boyunlarının borcu.
Paylaş