Gila Benmayor: Rüzgár gibi geçti



Gila BENMAYOR
Haberin Devamı

Günün birinde yolunuz Atlanta'ya düşerse, şehre girer girmez gözünüze ağaçsız bir bahçenin ortasında kırmızı bir ev ilişecek.

Margaret Mitchell'in ‘‘Rüzgár Gibi Geçti’’ romanını kaleme aldığı ev burası.

Vivien Leigh ile Clark Gable'ın sinemada ölümsüzleştirdiği ‘‘Rüzgár Gibi Geçti’’ Atlanta'nın sembollerinden sadece biri. Film hálá Fox diye bir sinemada her gün oynuyormuş.

Atlanta'nın diğer sembollerine gelince, bunlar elbet Coca-Cola ile CNN.

Georgia eyaletinin merkezi olan Atlanta'nın nüfusu 3.8 milyon.

Şehir merkezinde Afrikalı-Amerikalıların oranı yüzde 62.

Banliyölerde bu oran yüzde 80'e kadar çıkıyor.

Yani Atlanta, (Amerikalılar son T harfini telaffuz etmiyor). Yani Atlanta beyazların azınlıkta olduğu bir şehir.

Amerika'nın en hızlı gelişen şehirlerinden biri. Geçtiğimiz on yıl içinde buraya 1 milyon kişi göç etmiş.

IBM'in de merkezi burada.

2000 yılında, teknoloji ve iletişim alanlarında yeni 150 tane şirketin faaliyete geçtiği hesaplanıyor.

Peki Atlanta niye böylesine gözde?

Çünkü bu şehir, yatırımcılara vergi indiriminden bedava araziye kadar sayısız olanak sunuyor.

Altyapı hizmetleri de cabası.

ABD'de ‘‘Müşteri kapmak için’’ yarışan eyaletler arasında kuşkusuz Georgia en başarılarından biri.

Margaret Mitchell'in evinden sonra mutlaka Coca Cola müzesini gezmek gerekiyor.

Eczacı doktor John Pemberton'ın 1986 yılında yaptığı şurubun nasıl tutulduğunu bilmeyen yok.

Formülü hálá açıklanmıyor.

İddiaya göre önünden geçtiğimiz SunTrust Bankası'nın kasalarından birindeymiş.

Müzeye gelince içinde Coca Cola'yla ilgili aklınıza ne gelirse var.

Kimi yerlerde Coca Cola bedava içiliyor.

Bir kat aşağıya iniyorsunuz, canınız Cola çekti, para ödeyip alıyorsunuz.

Müzenin sinema salonunda rahat koltuklara gömülüp sizi iyice susatan Cola filmleri seyretmek de mümkün.

Tanıtım filminde Mısır, Filipin, Güney Amerika ülkeleri Tayland, kısaca dünyanın pek çok yerini görüyorsunuz. Türkiye'yi bekliyorsunuz, boşuna!.. Türkiye yok. Oysa bildiğim kadarıyla Türkiye, iyi bir Cola pazarı.

Neyse ki müze için yapılan tanıtım yazısı, Türkçe'ye çevrilmiş.

Ş ve I harfleri eksik de olsa.

CNN'i de aynı bir müze gezer gibi gezebiliyorsunuz.

6 Dolar karşılığında katılacağınız CNN turu yaklaşık 40 dakika.

Önce karşınıza CNN hatıra eşyalarının satıldığı ‘‘Turner merkezi’’ çıkıyor.

Ted Turner şirketini Time Warner'a satmış olsa da, ismi her yerde. Dünyanın en uzun otomatik merdiveniyle Turner gösteri merkezine varıyorsunuz. Burada Körfez Savaşı'nı gösteren bölümde CNN muhabiri Peter Arnett'in Bağdat'ta giydiği ceket sergileniyormuş.

Ben onu göremedim.

Ayrıca biliyorsunuz Arnett, birkaç ay önce şirketten kovulmuştu.

Belki ceketini alıp gitmiştir.

Ted Turner'ın büyük boy karton resminin yanında, hatıra resmi çektirmek de mümkün.

CNN turunun en tatsız kısmı, bir cam bölmenin arkasından haber merkezinde çalışan 100 kişiyi seyretmekti.

Düşünün, sürekli izlenmek ne can sıkıcıdır bu insanlar için.

Bizi gezdiren Afrikalı-Amerikalı'dan öğrendiğime göre bu tura yılda 400 bin kişi katılıyor. CNN bu turdan yılda 2.4 milyon dolar kazanıyor.

Bir şey ilave etmeyi unuttum. Tur, CNN'in hatıra eşyalarının satıldığı alışveriş merkezinde bitiyor.

Yazarın Tüm Yazıları