Pera Müzesi’nde teknolojik deneyim: Kaplumbağa Terbiyecisi’nin tablosuna yolculuk

Zira müzede sizi,  tarihimizin en renkli sanat ve kültür adamı, ressam-arkeolog Osman Hamdi Bey’in dünyasına “sanal gerçeklik”  gözlüğüyle müthiş bir yolculuk bekliyor.

Osman Hamdi Bey’in çalışma orasına sanal yolculuk yapmak mümkün

Osman Hamdi Bey’in özel eşyalarının olduğu çalışma odasına ve hatta Türk resminin en iyi bilinen eserlerinden biri olan Kaplumbağa Terbiyecisi’nin tablosunun ta içine kadar sanal bir yolculuktan söz ediyorum.

Ünlü tablonun, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu’na girişinin 15. yıldönümü nedeniyle Pera Müzesi, sanal gerçeklik içerikler üreten Muse VR şirketiyle işbirliği yapmış.

Muse VR, New York’ta yaşayan, dijital sanatçı heyketraş, mimar Taha Alkan ile İstanbul’da yaşayan dijital sanatçı kardeşi Talat Alkan tarafından kurulmuş.

Alkan kardeşler, mimari, grafik tasarım, müzik, ses efekti, sanat yönetmenliği, üç boyutlu görselleştirme gibi alanlarda uzmanlaşmış dijital sanatçılar.

Pera Müzesi Genel Müdürü Özalp Birol

Sanatçılarla yakın çalışıyorlar.

Muse VR tarafından Pera Müzesi için tasarlanan projenin adı “Osman Hamdi Bey’in Dünyasına Yolculuk: Sanal Gerçeklik Deneyimi”.

Pera Müzesi Genel Müdürü Özalp Birol’un geçenlerde müzede verdiği davette sanal gerçeklik gözlüğünü takıp Talat Alkan’ın yardımıyla sanal yolculuğa çıktım.

Daha önce böyle yolculuklar yapmışlığım var.

FARKLI BİR SANAL YOLCULUK

Ancak bu seferki oldukça farklıydı zira Osman Hamdi Bey’in kişisel eşyalarının olduğu odada dolaşırken, elime ressamın boya paletini aldım, tekrar yerine bıraktım.

Ressamın, 1906 yılında Paris’te Grand Palais’deki sergiye gönderdiği  “Kaplumbağa Terbiyecisi” nin tablosuna girdim.

Terbiyecinin gözlerine baktım ve ayağının dibindeki kaplumbağaları yerdeki marul yapraklarıyla besledim.

Pera Müzesi’nin dijital sanat projesi her açıdan ilginç ve anlamlı.

Özalp Birol’un dediği gibi, teknolojinin hızla geliştiği, sosyal yaşamın buna ayak uydurarak geliştiği bir iklimde müzenin algılanma biçiminin de değişmesi kaçınılmaz.

Müze deneyimini “mekân ötesine” taşıdıklarını belirten Özalp Birol “Sanal gerçeklik deneyim müzeyi daha kişisel ve interaktif kılıyor. Böylelikle ziyaretçimize daha zengin bir tecrübe sunuyoruz” diyor.

“Bu proje Osman Hamdi Bey’in günlük yaşamı ve çalışma ortamına dair bir fikir de veriyor” diye ekliyor.

Kendi payıma “Osman Hamdi Bey’in Dünyasına Yolculuk”  projesinin,  Doğu ile Batı kültürlerini bir müzede bir sanat ortamında buluşturduğunu düşünüyorum.

Osman Hamdi Bey,  Paris’te sanat eğitimi almasına karşın oryantalist bir ressam.

Tablolarındaki figürler, mekânlar, giysiler Doğu’ya özgü.

“Kaplumbağa Terbiyecisi” tüm oryantalist öğeleri bir araya getiren bir tablo ve Batı’nın geliştirmiş olduğu bir teknolojiyle doğunun kalbine girebiliyorsunuz.

YAŞASIN MÜZİK, YAŞASIN AİMA

AYVALIK Uluslararası Müzik Akademisi kısaca AİMA, 1998 yılında Ayvalık’taki Ümit ve Cem Boyner’in Cunda’da zeytin ağaçları arasındaki evlerinde ilk adımlarını attı.

Filiz Ali Halit Ergenç ile birlikte

Hikâyesini geçen gece Boğaziçi’nde AİMA Festival Orkestrası Konseri’nin sunuculuğunu üstlenen oyuncu Halit Ergenç hatırlatıyor.

Filiz Ali’nin gençlerin dünya insanı olmasına katkıda bulunmak hayaliyle başlattığı yaz ustalık kursları Türkiye’de müzik eğitimi sisteminde, müzik kültüründe büyük bir yenilik.

Konservatuar, müzik okulları, güzel sanat liselerinde eğitim alan yetenekli gençler yaz döneminde kısa ama oldukça yoğun bir programla eğitimlerine devam şansı yakaladılar

Aynı zamanda yerli ve yabancı usta müzisyenlerle, müzik eğitmenleriyle çalıştılar.

AİMA 21 yıl zarfında, önce Boyner’lerin evinde, daha sonra Haluk ve Tınçay Barutcuoğlu çiftinin Ayvalık’ta bağışladığı “pembe evde” binin üzerinde gencin hayatına dokunmuş.

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki konserde AİMA Festival Orkestrası ve seyirciyi selamlayan İdil Biret

Uluslararası kariyerlerinin önünü açmış.

AİMA yaz ustalık kurslarında deneyim kazanan pek çok öğrenci, eğitimlerine ve kariyerlerine Avrupa’da devam ettiler.

Ergenç sunumunda önemli noktayı şöyle vurguluyor:

“AİMA sadece müzik eğitimi gören yetenekli gençlerin önünü açmadı. Aynı zamanda iyi bir dayanışmanın, müziği, müzisyeni yerel ve bireysel kaynaklarla desteklemenin aracı oldu”.

Ergenç’in dikkat çektiği gibi AİMA başından beri hiçbir kuruluşa bağlı olmadan, hayırseverlerin, gönüllülerin ve yolu Ayvalık’a düşen müzikseverlerin çabalarıyla misyonuna devam etti.

Hayırseverliğin ve gönüllülüğün pek yaygın olmadığı ülkemizde AİMA’nın bunu başarmış olması mucize gibi bir şey.

Ayvalık’ta AİMA Festival Orkestrası’yla bahar ve yaz konserleri veren AİMA, 2011 yılında Vehbi Koç Ödülü’nü kazanmıştı.

Boğaziçi’ndeki konsere dönersem, şef Orhun Orhon yönetimindeki AİMA Festival Orkestrası eşliğinde 14 yaşındaki yetenekli kemancı İlke Işı Tuncer ve yolu sıklıkla Ayvalık’a düşen ünlü piyanist İdil Biret’i dinleme fırsatını bulduk.