Paylaş
“Benim ve onun en önemli başarısını ilk çalışmaya başladığı yıllardan itibaren hayırseverliği olarak görürüm”.
Ayşen Özyeğen’in, Finansbank’ı ya da Fiba Holding’ı anmaktan ziyade başarı deyince ailenin hayırseverliğini ön plana koymasını anlamlı buldum.
Hayırseverlik derken Ayşen Özyeğin eğitim, genç kız yurtları, AÇEV (Anne Çocuk Eğitimi Vakfı) ve en önemlisi kırsal kalkınma çalışmalarını sayıyor.
Kırsal kalkınma çalışmaları kapsamında Hüsnü Özyeğin ile birlikte Bitlis’e Kavar Havzası’na yaptığımız yolculuğu geçenlerde TÜRKONFED’in Diyarbakır toplantısında rastladığım eski Tarım Bakanı Mehdi Eker hatırlattı.
Zira bölgeye yaptığımız yolculukta bize eşlik etmişti.
Kavar’da, boşaltılmış 6 köyde, Nurcan Baysal ve ekibinin sürdürdüğü başarılı kırsal kalkınma çalışmalarını yerinde görmek için yaptığımız yolculuk 2010 yılındaydı.
Uzun yıllar sonra köylerine dönmüş olanların evleri tamir edilmiş, ortak yaşam alanları inşa edilmişti.
Köye dönüş yapanlara çeşitli meyve fidanları dağıtılmış, hayvancılık, hattı arıcılık başlamıştı.
İNSANIN HAYATINA DOKUNMAK
Aradan tam yedi yıl geçmiş.
Kavar’ın yanı sıra Kilis’in 8 köyünü kapsayan Ravanda Havzası’nda da kırsal projeler hayata geçmiş durumda.
Ayşen Özyeğin, bugün Kavar Havzası’nda arıcılık yapan 45 kadının İstanbul’a dahi bal sattıklarını söylüyor.
Yedi yıl önce arıcılık yapan kadınların sayısının sadece üç olduğunu hatırlatıyor.
“Gerçek anlamda insana değen projeler yapıldı. Çalışma yaptığımız bölgelerde hayat öykülerinin birkaç yıl içerisinde nasıl değiştiğini gördük. Bir milyonu aşkın insanın hayatına dokunabildik. Bundan daha güzel, daha kalıcı ne olabilir” diye konuşuyor.
AÇEV’e gelince, Türkiye okul öncesi eğitimin önemini AÇEV’in “7 Çok Geç Kampanyası” ile öğrendi.
Düşünüyorum da, Türkiye’de sağlıklı bir neslin yetişmesi çok önemli olan bu kampanyayı yıllar zarfında ne çok yazdık, çizdik.
Ayşen Özyeğin ve geçenlerde kaybettiğimiz Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ile yıllar önce Diyarbakır’da açılışına katıldığımız bir AÇEV yuvasının kapanmış olduğunu öğrendim geçenlerde.
Sanırım çatışma bölgesinde kalmıştı.
Kırsal kalkınma çalışmalarını yerinde izlediğimiz, AÇEV öncülüğünde çocuk yuvalarının peş peşe açıldığı günleri özlüyorum.
Sanki o günlerde bu ülkenin geleceğine daha umutla bakıyorduk.
YÜZ YIL ÖNCE İSTANBUL’DA YAŞAMIN MALİYETİ
TÜRKİYE’de İngiliz Ticaret Odası 130. yıldönümü ilginç bir sergiyle kutluyor.
Önceki gece İngiliz Konsolosluğu’nda yıldönümü nedeniyle düzenlenen resepsiyonda davetlilerin görme şansını buldukları sergi, odanın kurulduğu 1887 yılından günümüze gelen tarihi belgeleri kapsıyor.
Odanın arşivinden derlenen belgelerde neler yok?
1914 yılında yani 103 yıl önce İstanbul’da yaşamanın günlük maliyeti örneğin.
Belgelere göre, 1914 yılında İstanbul’da bir okka şeker 3 kuruş, kahve 12 kuruş, patates 1 kuruş, 1 okka ekmek 1,8 kuruş.
Yine belgelere göre 1914 yılında Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 13 milyon.
Nüfusun 7 milyonu yani yüzde 50’nin fazlasını kadınlar oluşturuyor. Günümüze göre kadınların oranı daha fazlaymış.
İngiliz Ticaret Odası’nın belgelerinde, 1888 yılında İngiltere’den Osmanlı’ya toplam ithalatın 5 milyon 500 pound olduğu kayda geçmiş.
Osmanlı’dan İngiltere’ye ise aynı yıl 4 milyon 200 pound değerinde ihracat yapılmış.
Odanın bu değerli arşivinin önümüzdeki günlerde bir müzede sergilenmesi planlanıyor.
Paylaş