Paylaş
Annemin memleketi olan Edirne’yi yaklaşık bir buçuk yıl önce ziyaret ettiğimde geçtiğimiz mayıs ayında merkeze alınan Hasan Duruer görevdeydi.
Vali Duruer, Edirne’nin en büyük hazinesi, tarihi ve kültürel mirasına odaklanmıştı.
Başta Mimar Sinan’ın “ustalık eserim” dediği Selimiye Camisi, saray, köprü, han, hamam, konut dahil 850 civarındaki eski eseriyle Edirne kuşkusuz Osmanlı Mimarlık tarihinin en güzel örneklerinden biri.
Açık hava müzesi olan bu şehir sizi 15. ve 16. yüzyıllarına yolculuğa götürüyor.
Duruer’in, Trakya Kalkınma Ajansı ve AB fonlarının desteğiyle Edirne’nin tarihi dokusunu daha iyi ortaya çıkartma hayali vardı.
Şehre adını vermiş Roma İmparatoru Hadrianus’un yaptırmış olduğu Saat Kulesi’ni bir Kent Müzesi’ne dönüştürmeyi, Balkan Savaşları Müzesi yapmayı planlıyordu.
Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Selimiye Cami, Unesco’nun “Soyut Olmayan Kültür Mirası” listesinde yer alan Kırkpınar Güreşleri gibi şehre başka markalar da kazandırmanın peşindeydi.
Mardin’de görevdeyken bu şehre kattıklarının fazlasını Edirne’ye vermeye o kadar hazırdı ki...
Bu şehri anlatırken heyecanından belliydi.
Derken Duruer merkeze alındı ve yerine “içinde büyük bir kin” barındıran Vali Dursun Şahin atandı.
Kin, öfke insanın ufkunu kısıtlayan şeyler değil mi?
Vizyoner bir yöneticiyle yıldızı parlayacak olan Edirne’ye yazık oldu.
Selimiye Camii
‘GÜNEŞ TARLASI’ ENERJİ MALİYETİNİ DÜŞÜRECEK
EDİRNE’nin aksine Malatya şehre gönül bağları devam eden iş insanlarıyla, üniversitesiyle, yöneticileriyle hayallerini adım adım gerçekleştiriyor.
Bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası Malatya Film Festivali nedeniyle hafta sonunu geçirdiğim Malatya en son iki önemli girişimin odağında.
Bunlardan biri LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük’ün, babasının belediye başkanlığı yaptığı Doğanşehir’de işsiz nüfusa meslek kazandırmak için açtığı atölye.
Diğeri İnönü Üniversitesi’nin önümüzdeki günlerde devreye sokmaya hazırlandığı 5.3 megavatlık Türkiye’nin en büyük “güneş tarlası”.
Küçük’ün değerli bir sosyal sorumluluk projesi olan girişiminden başlayayım.
Küçük, ziyaret etme fırsatını bulduğumuz Doğanşehir’deki atölyenin binasını satın almış ve İstanbul’da kendisi için mal üreten atölye sahibini buraya gelmeye ikna etmiş.
“İstanbul’da artık asgari ücrete, konfeksiyonda çalışan işçi bulmak zor. Hizmet sektörü tercih ediliyor. Ayrıca atölye giderleri yüksek. Biz Doğanşehir’de hem istihdama katkıda bulunuyoruz, hem insanlara meslek kazandırıyoruz, sosyal güvencelerini sağlıyoruz” diyor.
Doğanşehir’de 6 milyon liralık bir yatırımla açacağı toplam üç atölyede 500 kişi çalışacak.
Ziyaret ettiğimiz atölyede kadın, erkek, genç ve orta yaşlı “yeni meslek edinmiş” insanları görünce ziyadesiyle mutlu olduk.
DOĞALGAZ ALIMI DÜŞECEK
Güneş tarlası da “yenilenebilir enerji” yanlısı bendeniz için aynı şekilde yine mutluluk verici bir gelişme.
Turgut Özal Tıp Merkezi’yle dünyanın 2. karaciğer nakil merkezi olan İnönü Üniversitesi 21 milyonluk liralık yatırım için Ziraat Bankası’ndan 7 yıl vadeli kredi almış.
Rektör Profesör Cemil Çiçek ve projeden sorumlu Tıp Fakültesi Dekanı Profesör Ünsal Özgen ile “Güneş Tarlası”nı yakından gördük.
Anel Grubu’nun ihalesini aldığı tarlada 23 bin güneş paneli var.
Profesör Özgen “Santral devreye girdiğinde ürettiği elektrik kredi taksitinin üzerinde olacak” diyor.
Turgut Özal Tıp Merkezi’nin yıllık enerji maliyeti 10 milyon lira.
“Güneş Tarlası” bunun üçte birini yanı 3.3 milyon lirasını karşılayacak.
Yılda 2,5 milyon metreküplük doğal gaz alımını da engelleyecek.
Böyle bir yatırımın hem cari açığın azaltılmasına hem karbon ayak izinin düşürülmesine faydası var.
Paylaş