Paylaş
Adını Osmanlı döneminde bir sanatçı örgütlenmesi olan Ehl-i Hiref’ten alan marka “kültürünü tasarla” sloganıyla yola çıkmıştı.
Çinicilik, camcılık, kakmacılık, bakır dövmeciliği gibi geleneksel sanatlara çağdaş bir yorum katan Hiref bu tarz tasarımda öncü bir Türk markası oldu.
Ebru Çerezci’yi ilk tanıdığım yıllarda, mesleklerini sürdüren el sanatlarının peşinde Beykoz, Trabzon, Kütahya, Gaziantep, Kastamonu başta Türkiye’nin dört bir tarafında geziyordu.
Ustalarla birlikte el sanatlarının, malzemelerin arkasındaki hikayeleri tasarıma dönüştürüyordu.Hiref’in bu çabaları sonucu, Anadolu’nun zengin tarihi ve kültürel mirasına ait, kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarının çoğu sürdürülebilir bir mesleğe dönüştü.
Hatta bazı meslekler tekrar babadan oğula geçmeye başladı.
Örneğin Kütahya’da internet kafede çalışan çinici bir babanın mesleksiz oğlu çinicilikle ilgilenmeye başladı.
Yeniden keşfedildiğini, değerlendiğini görünce baba mesleğine yöneldi. Kurulduğundan bu yana Hiref, onlarca ustayla işbirliğine giderek geleneksel ile modern tasarımları birleştirerek 400’den fazla yeni formu hayata geçirdi.
ÇEŞM-İ BÜLBÜLE MODERN FORM
Bunların pek çoğunun patentini aldı.
Çeşm-i bülbülün modern varyasyonlarını ilk kez Hiref tasarımlarında gördük.
2008 yılında Georgetown Üniversitesi’nde master öğrencileri tarafından kez konusu olarak seçilen Hiref, 2011 yılında ise Harvard Business School öğrencileri tarafından “marka değeri yaratma” adlı çalışmada yine proje olarak yer aldı.
Bu arada Ebru Çerezci, Kagider ve Garanti Bankası’nın birlikte düzenlediği yarışmada yılın “kadın girişimcisi” seçildi. Şimdi Ebru Çerezci ve Güvenç Kılıç, bu başarılı girişimcilik hikâyesini yurt dışına taşıyacak, markayı daha da değerlendirecek güçlü bir ortaklığı hayata geçirdiler.
Hisselerinin yüzde 51’ini DEMSA’ya sattılar.
Geçenlerde DEMSA Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan, Çerezci ve Kılıç ile bir araya gelip bu ortaklığı konuştuk.
Dünyaca ünlü pek çok markanın Türkiye temsilciliğinin yanı sıra önümüzdeki aylarda Fransızların ünlü Galeries Lafayatte’ini İstanbul’a getirmeye hazırlanan Demet Sabancı Çetindoğan “Hiref’i eşimle beğenerek izliyorduk. Ortaklıkla bu marka farklı dış pazarlarda büyüyecek” diyor.
Mozaik Yolu ve benzer projelerle Türkiye’nin tanıtımının fahri elçiliğini üstlenmiş olan Çetindoğan Hiref markasının da tanıtıma katkısına inanıyor.
EHL-İ HİREF'TEN HİREF TASARIM'A
FARSÇA ‘Sanatlar’ anlamında kullanılan Hiref’in adı 15. yüzyıl sonlarında Sultan II. Beyazıt tarafından kurulmuş bir sanatçi örgütlenmesi olan “Ehl-i Hiref” ten geliyor.
Dönemin en ünlü dokuma ustaları, çinicileri, cam ustaları, marangozları, nakkaşları, kuyumcuları, kakmacıları bu örgütün sanatçıları arasından çıkıyor. 1573 yılı kayıtlarına göre imparatorluk genelinde 983 sanatçının oluşturduğu örgüt, her zaman padişah ve sarayın koruması altında olmuş.
Osmanlı sanat üsluplarının belirlenmesinde ve sanat akımlarını yönlendiren etkili bir kurum olan Ehl-i Hiref Osmanlı İmparatorluğu’nun sonuna kadar ömrünü sürdürüyor.
Düzeltme: Salı günkü yazı yerine yanlışlıkla eski bir yazı yayınlandı. O gün yayınlanması gereken “Bilim elbet kadının da işi” yazısına internet üzerİnden ulaşmak mümkün.
Paylaş