Paylaş
Yakın bir arkadaşım Kapadokya’nın şirin köylerinden birinden satın aldığı evi görmek için uçak biletlerimizi bu yıl üçüncüsü yapılan Cappadox Festivali’ne göre ayarladık.
Konser, gösteri, 11 Haziran’a kadar devam edecek olan çağdaş sanat etkinlikleri, açık hava yürüyüşleriyle Uçhisar, Avanos ve Göreme’de çeşitli noktalara yayılan Cappadox Festivali bölgeye dört günlük bir canlılık getirmiş.
Festivali düzenleyen Pozitif’i de bünyesine katmış olan Doğuş Grubu’nun üç yıl önce ortak olduğu Uçhisar’daki Argos in Cappadocia Oteli, festival için Kapadokya’ya gelen ünlü CEO’ların, iş insanlarının, sanatçıların buluşma noktası.
Festivalin şöyle demokratik bir ortamı da var:
İş hayatının ünlü simalarıyla, modern diva diye bilinen Emma Shapplin konserini dinlemek için Kayseri’den kalkıp gelen bankacı bir genç kadını aynı ortamda buluşturuyor.
FİLMLERİN BÖLGEYE KATKISI
Argos in Cappadocia’da 15 yıl küçük bir ortaklığı olan, iki yıldan beri ise kendi oteli Kistar’ı işleten Mehmet Özkılıç ile Kapadokya’da turizmin bugün geldiği noktayı konuşuyoruz.
Türkoloji mezunu, Özkılıç bölgenin tarihini, mitolojisini iyi bilen 40 yıllık turizmci.
19. yüzyıl Fransız gezginlerinin “peri bacaları” çizimleriyle Batı’nın projektörüne giren Kapadokya’nın 1960’lı yıllarda yine Fransızlar tarafından keşfedildiğini anlatıyor.
Zaten bölgedeki işletmelerinin çoğunun Fransızca isimlerinden bu anlaşılıyor.
“İtalyan yönetmen Pier Paola Pasolini’nin 1970’lerde Maria Callas ile çevirdiği Medea burada turizmi patlattı” diyor Özkılıç.
Bu arada Pasolini’nin kült filmlerinden Medea, bu yıl Cappadox Festivali’nde gösterilen filmlerden biri.
Reyting rekorları Türk dizileri gibi Kapadokya, üç yıl önce Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ödülüyle ile dönen ünlü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu filminin çekildiği yer.
Hiç kuşku yok ki Kapadokya’nın dünyada, Türkiye’de turizm markası olmasında film, dizi sektörünün de payı var.
TURİZMDE PLANSIZ BÜYÜME
Ancak ne kadar turizm markası olsa da bugün gelinen noktada otellerin pek çoğu yüzde 50’nin altında kapasiteyle çalışıyor.
Sadece 12 odası olan, eşsiz peri bacaları manzarasına sahip Kistar Oteli’nin doluluk oranı örneğin yüzde 30.
Mehmet Özkılıç sohbetimizde “Kapadokya bir marka ama bunu iyi kullanamıyoruz. Kendi adıma turizm krizini daha az hasarla atlatmasını beklerdim. 1985-2015 yılları arasında ortalama yüzde 8 büyüyen turizm durma noktasında” diyor.
40 yıllık turizmci olarak Kapadokya’nın bir turizm master planının olmamasını eleştiriyor. “Bölgenin en büyük avantajı 12 ay boyunca turizm yapılabilmesi. Bu avantajı kullanamıyoruz çünkü master planımız yok. Kapadokya’nın kültür varlıkları envanteri eksik. Kaç kilise var tam olarak bilmiyoruz” diye konuşuyor.
400 kadar kilise olduğunu hep duyarız ancak bunun gerçek rakamının bilinmiyor olması gerçekten şaşırtıcı.
Özkılıç’a göre, turizmin krizde yalpalıyor olmasının bir başka nedeni plansız yatırımlar.
“Göreme’nin nüfusu 2 bin, otel sayısı neredeyse 300. 56 tane seyahat, 25 tane balon acentesi var” diyor.
Geçtiğimiz aylarda Kapadokya’da peş peşe yaşanan talihsiz balon kazalarına yol açan nedenlerden biri bu plansız büyüme. Cappadox Festivali’nin bölge için yeni bir nefes olduğunu belirten Özkılıç “en önemlisi Doğuş Grubu böyle etkinliklerin nasıl yapılacağına dair know how’u getirdi bölgeye” diye konuşuyor.
ZEYTİNLİKLER SANAYİNİN GELİŞTİRİLMESİNE KURBAN MI?
Ayvalık’tan, Salih Madra’dan yine “SOS” işareti geldi geçenlerde.
Önümüzdeki günlerde komisyonda görüşülecek olan “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nedeniyle zeytinlik alanları tehlikede. Zira tasarıya göre, Zeytincilik Yasası’nda yapılacak değişiklik, dekar başına 15 zeytin ağacının bulunmadığı alanları zeytinlik olarak kabul etmeyecek.
Ayrıca mevcut Zeytincilik Yasası’nda yer alan zeytinlik alanların 3 kilometre yakınında kimyasal atık oluşturacak tesislerin oluşturulmasını engelleyen madde de değiştirilerek, bu gibi durumlarda sanayi tesislerinin kurulabilmesi Bakanlık ya da valilikçe verilecek izne bağlı olacak.
Özetle, sanayiyi geliştirmeyi amaçlayan kanun tasarısı, hem zeytinciliğe ve hayvancılığa, hem de doğaya zarar verecek uygulamaların önünü açıyor.
Sanayiye yer açarken, memlekette 750 bin ailenin geçim kaynağı olan zeytinciliğe darbe vurmak niye?
Paylaş