Paylaş
Giriş katındaki kafesi hem huzur verir hem rahat bir çalışma ortamı sunar.
Tarihi 1893 yılına dayanan ve restore edildikten 2005 yılında açılan Pera Müzesi, biraz ötesindeki İstanbul Araştırmalar Merkezi’yle birlikte Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın bünyesinde.
Müze Genel Müdürü Özalp Birol ile Pera Müzesi’nin kafesinde öğle yemeği için buluştuğumuzda cıvıl cıvıl çocuk seslerinden geçilmiyor.
Birol “Pera Eğitim” programları çerçevesinde eğitimlere katılan öğrenci sayısının sekiz yılda 34 bini geçtiğini söylüyor.
Meltem Cumbul ile Yekta Kopan’ın seslendirdiği çocuk rehberi müzedeki eserleri eğlenceli bir dille aktarıyor.
Nitekim Özalp Birol ile müzeyi gezerken bir grup çocuk yerde oturmuş çocuk rehberini dinliyordu.
Çocukların küçük yaşlarda sanatla tanışmaları hayatlarını değiştirebilir.
Bilim insanlarına göre, sanat aktivitelerinin, özellikle yoksul, dezavantajlı kesimlerden gelen çocukların, engelli çocukların üzerinde iyileştirici bir etkisi var.
İstanbul Modern ve Sabancı Müzeleri’nin de çocuklara yönelik programlarını bu vesileyle hatırlatmış olayım.
GUGGENHEİM PROJESİ SUYA DÜŞTÜ
Şanlıurfa GAP İdaresi’nde çalışmakta olan yakın bir arkadaşım bu arada Suriyeli mülteci çocukların sanat eğitimi için İstanbul’da bir müzeyle işbirliği arayışında.
Bunu da not düşüp Özalp Birol ile sohbetimize döneyim.
2016 yılında İstanbul’un peş peşe maruz kaldığı terör saldırıları, insanların evlerine kapanmaları müzedeki ziyaretçi sayısını da haliyle etkilemiş.
Guggenheim Müzesi, The Royal Academy of Arts gibi dünyanın önde gelen kurumlarıyla Pera Müzesi’nin geliştirdiği projeler suya düşmüş.
Birol “Guggenheim Müzesi’yle Ortadoğulu sanatçıların güncel işlerini içeren bir proje için tam 1,5 yıl çalışmıştık” diyor.
İptal edilen projeler, İstanbul’da yaşanan tatsız olaylar neticesinde Pera Müzesi’ni 2016 yılında ziyaretçi sayısı 90 bin.
2017 yılında İstanbul Bienali’ni, müzenin koleksiyonuna da yer açan şahane işlerle ağırlayan müzenin ziyaretçi sayısı 140 bin.
Pera Müzesi bu nedenle İstiklal Caddesi’nin barometresi gibi.
MİMARLIK SANATINA BAKIŞ
Özalp Birol’un eşliğinde gezdiğimiz müze 2018 yılına iki uluslararası çapta sergiyle girmiş.
Bunlardan biri İspanya’nın önde gelen sanat kurumu La Caixa’nın çağdaş sanat koleksiyonuna ait resim, fotoğraf, heykel ve videolardan oluşan “Bana Bak” Sergisi.
Diğeri 20. yüzyıl mimarlığının en önemli isimlerinden olan mimar, düşünür ve sanatçı Louis İsadore Kahn eserlerini ve fotoğrafçı Cemal Emden’in ünlü mimarın Pensilvanya’dan Dakka’ya yapıtlarının fotoğraflarını içeriyor.
“Louis Kahn’a Yeni/Den Bakış” Sergisiyle ilgili Özalp Birol “mimarlığın, estetiği, teknolojiye birleştirerek, sanatla taçlandırdığı bir alan olduğuna inanıyoruz” diyor.
Vahşi bir kentsel dönüşüm nedeniyle birbirine benzer, estetikten nasibini alamamış mimari projelerin kurbanı İstanbul’u sevenlerin hayıflanarak izleyecekleri bir sergi bu.
İstanbul demişken, Pera Müzesi’nin bir sonraki projesi “İstanbul’un Plajları”.
Yani yok olmuş plajları desek daha doğru.
ROMA SÜTUN BAŞLIĞININ BAŞINA GELENLER
GEÇENLERDE, Barselona’dan gelen bir arkadaşımı, İstanbul’da Kariye Müzesi’yle başlayan, Balat-Fener’de devam eden ve Karaköy Perşembe Pazarı’nın arka sokaklarında sona eren bir gezintiye çıkardım.
Karaköy’de Ceneviz, Bizans, Osmanlı izlerini ve yüzyılların yorgunluğunu taşıyan, Kurşunlu Han’ın avlusunda üstüne ilkel bir pompa yerleştirilmiş bir Roma sütunun oymalı başlığıyla karşılaştım.
Kuşkunuz olmasın Roma sütun başlığı Fransa’da filan olsaydı Louvre Müzesi’ndeydi.
Yüzyıllar önce kim bilir Anadolu’nun hangi ünlü mermer ustasının elinden çıkmış, paslı suların lekelediği bu güzelim sütun başlığının fotoğrafını içim sızlayarak çektim.
Paylaş