Paylaş
Evde yazıya oturduğum sırada mesela, sokağımdaki ve arka sokağımdaki bina yıkımı nedeniyle pencereler kapalı.
Makinelerin çıkan uğultusundan telefonda konuşulmuyor.
Oysa birkaç saat önce müthiş bir İstanbul deneyimi yaşamışım.
İstanbul Rehberler Odası eski Başkanı Şerif Yenen ile birlikte Zeytinburnu, Kazlıçeşme, Yedikule’de Bizans dönemi kara surlarının peşine düşmüşüm.
Yüzyıllara meydan okumuş, Bizans döneminde imparatorların şehre girdikleri Porte Aurea’nın(Altın Kapı) maalesef sadece girişini görmüşüm.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u alıncaya kadar yaklaşık binyıl bu kapı İstanbul’un en önemli kapısı.
Has bir İstanbullu olup Altın Kapı’yı tanımıyorum çünkü ziyarete açık değil.
16-9 KULELERİNİN DİBİNDE FATİH’İN MİRASI
Zeytinburnu, Kazlıçeşme’de şehrin nadide siluetine zarar verdiği için üst katlarının kesileceği söylenen 16-9 Kuleleri’nin hemen dibinde bir tarih yatıyor.
Fatih Sultan, İstanbul kuşatmasını bu noktada başlatmış ve kazların konduğu alanda ordusu için su bulduğu için bir çeşme yaptırmış.
Kaz motifli çeşme, Fatih Camii, Merzifonlu Kara Mustafa Camii, Erikli Baba Derg^ahı, 50 kiloluk çanı birkaç yıl önce çalınan Aya Paraskevi Kilise’si yan yana, karşı karşıya.
Şerif Yenen, bu alanda Fatih döneminde 360 tane tabakhanenin kurulduğunu söylüyor.
Şimdi bunların yerinde yeller esiyor.
Fatih Sultan’ın eserlerine bu kadar mı sahip çıkılmaz?
Kara surlardan geriye ne kaldıysa (7 kilometre) bu kadar mı bakımsız bırakılır?
Düşünün, İstanbul’un sahip olduğu tarihi zenginliklerin binde birine sahip olan ülkeler dahi elindekini nasıl parlatılıp tanıtımını yapıyor?
Peki ağır bir turizm krizinden geçen İstanbul bundan sonra elindekilerinin kıymetini daha iyi bilip, değerlendirir mi?
Sanırım umut var zira Tülin Ersöz’ün başında olduğu, İBB’ye bağlı İstanbul Turizm Atölyesi turizme yeni bir soluk için aylardır harıl harıl çalışıyor.
Geçenlerde Bursa’da turizm sektörünün önemli isimlerinin katıldığı “İstanbul Turizmi Arama Konferansı”ndan sonra önceki gün Sofa Otel’deki “Yeniden Başarmak” sunumunda yeni turizm vizyonunu ortaya konulmuş.
İSTANBUL’A 50 MİLYONLUK BÜTÇE
Yasemin Pirinçcioğlu, İskender Çayla, Faruk Boyacı gibi turizmci dostların katıldığı toplantıda Belediye Başkanı Topbaş turizme yeni bir soluk için bir yıl için 50 milyon liralık bir bütçe ayırma sözü vermiş.
Surların temizlenip halka açılmasına da pay düşer mi acaba?
İskender Çayla, İstanbul’un 2023 yılında şehir turizminde ilk beş arasına girmesini hedefleyen vizyonda 3 önemli noktaya vurgu yapıyor:
Turizm potansiyelini iyi değerlendirmek, strateji geliştirmek için bir üst çatı yapı. Ki böyle yapılar Barselona, Amsterdam gibi turistik şehirlere iyi işliyor.
Türkiye’nin algı sorunun üstesinden gelmek için sosyal medya çalışması. Bunun içinde AirBnB ile uzlaşma dahil.
Büyük veriden yararlanma. Bununla ilgili Çayla “2020 yılında 50 milyar noktada internet kullanılacak. 2027 yılında ise aşağı yukarı dünyada 2 milyar turist dolaşacak. Büyük veriye başvurarak, yapay zekânın da katkısıyla “hangi turist Türkiye için daha yararlı” analizlerini yapmak gerek. İspanya buna başladı bile” diye konuşuyor.
İstanbul’da bir turisti cezbedecek her şey fazlasıyla var.
Dünyada biricik bir coğrafyaya ile tarihe sahip şehre sanat, kültürü ve gastronomiyi katın.
Herkes gibi bu şehri günün birinde terk etme hayalleri kursam da sanırım “İstanbul seni bırakırsam yüreğim kurusun” cümlesi ağır basıyor.
SAYILARLA İSTANBUL TURİZMİ: AYASOFYA’DA YÜZDE 60’LIK KAYIP
İstanbul’un yatak kapasitesi (2015) 186.302
2015 turizm geliri 8.8 milyar dolar
Yüzde 80 doluluk oranıyla elde edilecek gelir 14 milyar dolar yani kaybımız 5.28 milyar dolar.
Yabancı ziyaretçilerin ortalama kalış süresi 2.4 gün.
2015 yılından 2016 yılına Ayasofya Müzesi yüzde 60 ziyaretçi kaybetmiş.
Topkapı Sarayı’nın yüzde 55, Topkapı Harem’in yüzde 67 ziyaretçi kaybı var.
Paylaş