Paylaş
Yönetim Kurulu başkanı Oya Eczacıbaşı’nın dediği gibi, müze İstanbul’a gelen turistlerin Topkapı ve Ayasofya’dan sonra mutlaka uğradıkları üçüncü yer.
Yılda 600 ila 650 bin kişiyi ağırladıklarını belirten Oya Eczacıbaşı New York’taki MoMa’nın 3.8 milyon kişi, Metropolitan Müzesi’nin 4.5 milyon kişi tarafından ziyaret edildiğini hatırlatıyor.
Henüz 7 yıllık bir müze olan İstanbul Modern hızla yol almış.
The Art Newpaper, son iki yıldır dünyada en fazla ziyaretçi çeken dünyanın ilk 50 müzesi arasında sayılıyor İstanbul Modern.
Başbakan Erdoğan bu başarının fakında olmalı ki, geçenlerde
Galataport ihalesi yeniden gündeme geldiğinde ve İstanbul Modern’in yıkılacağı iddiaları ortaya atıldığında “Müze yıkılmayacak yerinde duracak” diyor.
Oya Eczacıbaşı, İstanbul Modern’e daha çok ziyaretçi çekmek için ilk günkü heyecanıyla sürekli yeni arayışlar içersinde.
“Müze için teknolojinin sonsuz olanaklarından da yararlanıyoruz” diyor.
İstanbul Modern’e teknolojinin olanaklarını sunan, bir anlamda sanatla teknolojiyi buluşturan kurum ise Turkcell.
SMS İLE 3000 BİN ZİYARETÇİ
İki ay önce Turkcell ile yapılan anlaşma sonucu, yaşları 18 ile 25 arasında değişen 320 bin öğrenciye SMS ile ulaşılmış.
“Müze perşembe günleri ücretsizdir” duyurusunda bulunan SMS’ler sayesinde İstanbul Modern’in ziyaretçi sayısı Perşembe günleri 3 bine ulaşmış durumda.
Sanatla teknolojiyi buluşturan yeni bir projeyi yerinde görmek için geçen akşam müzede Oya Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Kurumsal İletişim Direktörü Okşan Sanön, İstanbul Modern Kürotörü Levent Çalıkoğlu, Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv, Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler ile birlikteyiz.
Çalıkoğlu, “Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar” bizlere sergisini gezdiriyor.
Derken bir tablonun önünde duruyoruz ve Turkcell ekibinin hemen o an cep telefonlarına yükledikleri “Konuşan Etiket” sayesinde sanatçıyla karşı karşıyayız.
İnci Eviner’in tablosunun önündeyseniz, “Konuşan Etiketi” (QR Kod, NFC Etiket) tablonun yanına tutuyorsunuz ve sanatçının eseriyle ilgili detaylı bilgiler verdiği videoyu izliyorsunuz.
Tabloyu beğendiniz ama sanatçıyı dinleyecek vaktiniz yok,
Kaydedin sonra izleyin.
Ciliv, Turkcell’in İstanbul Modern’e verdiği desteğin arkasında iki neden olduğunu söylüyor.
Birincisi, teknoloji sayesinde sanat ve kültürü daha geniş kitlelere yayma sorumluluğu.
İkincisi, Oya Eczacıbaşı’nın İstanbul Modern’i daha iyi bir yerlere taşıma tutkusu.
Ciliv “Türkiye’ye gelenler İstanbul Modern için de gelsinler. Türk sanatçılarını tanısınlar” diyor.
Turkcell’in İstanbul Modern’e desteği sayesinde, hemen müzenin yanı başında demir atan kruvazyer turistlerine SMS atılabilecek.
Ya da müzeye gitmeden cepten sergilerle ilgili bilgi alınabilecek.
Sanat ile teknolojinin evliliği herkes için iyi.
Unilever’in ‘yeryüzünü cehennemden kurtarma’ planı
İNGİLİZ Kraliyet Cemiyeti’nin (Royal Society) son raporuna göre, aşırı tüketim, sera gazları ve nüfusla ilgili önlem alınmadığı takdirde bu yüzyıl zarfında yeryüzü cehenneme dönecekmiş.
Haber dünkü The Guardian gazetesindeydi.
İngilizler alarmda zira İngiltere ciddi bir kuraklığın pençesinde.
Kimsenin kuşkusu olmasın küresel ısınmadan hepimiz payımızı alıyoruz.
Nisan ayında haziran sıcaklığı yaşamamız normal mi?
Ya da daima mayıs ayında
açan leylakların nisan ayında çiçeklenmeleri?
Dünya devlerinden Unilever’in, çevre üzerindeki etkilerini azaltmak için bir yıl önce başlattığı “Sürdürülebilir Yaşam Planı” yeryüzünün cehenneme dönmemesi için önemli bir adım.
10 yıl sürecek 60 maddelik bu planın birinci yılında, Unilever Türkiye CEO’su İzzet Karaca bir yıllık Türkiye bilançosunu önümüze koydu.
· Tarımsal ham maddelerin yüzde 100’ünü sürdürülebilir kaynaklardan sağlama hedefinde yüzde 24’e ulaştık.
· Konsantre çamaşır deterjanları ve daha etkili çamaşır yıkama alışkanlarıyla 2 Ömerli Barajı kadar su kurtarıldı.
· 2008-2011 arasında geliştirilen yeni nesil Omo formülüyle karbon dioksit emisyonuna etkimiz yüzde 41 oranında azaldı.
· Bazı fabrikalarda sıfır atığa ulaştık. Örneğin Çorlu fabrikası.
· Türkiye’nin ilk “yeşil sertifakalı” binası inşa edildi.
İKİ KAT BÜYÜYECEK AMA
Türkiye’in yanı sıra Rusya, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya dahil 35 ülkeden sorumlu olan İzzet Karaca kesin konuşuyor
“2020’ye kadar iki kat büyüyüp çevreye zararı yarı yarıya indirmek istiyoruz”.
Türkiye’ye dönersek, önümüzdeki yıllarda ulaştırmada denize ve demiryollarına ağırlık verilecek.
Dondurma dolapları iklim dostu seçilecek.
100 ülkede, 267 fabrika ve 171 bin çalışanıyla faaliyet gösteren Unilever enerjisini yüzde 20 oranında yenilenebilir enerjiden karşılıyor.
Örneğin Vietnam’daki fabrikası tamamıyla güneş enerjisiyle çalışıyor.
Hedef 2020 yılında bu oranı yüzde 40’a çıkarmak.
Unilever tek başına “yeryüzünü cehennem” olmaktan kurtaramaz tabii ki.
Ama önemli bir adım.
Karaca’nın söylediğine göre, Unilever’in üretirken çevreye verdiği zararın yüzde 25’i hammadde, yüzde 3’ü üretim, yüzde 2’si nakliye, yüzde 1’i atık, yüzde 69’u ise tüketici kaynaklı.
Sonuçta Unilever gibi bir dünya devi istediği kadar “Sürdürülebilir Yaşam Planı” yapsın tüketici bilinçlenmedikçe yeryüzü rahat yüzü göremez.
Paylaş